Tarih: 20.11.2025 12:37

Dünyayı taşıyacak olan güç artık gelişmekte olan ülkeler

Facebook Twitter Linked-in

Prof. Dr. Mahfi Eğilmez, kaleme aldığı analizde dünya düzeninde yaşanan dönüşümü tarihsel kırılmalar üzerinden değerlendirdi. Tarım, ticaret ve sanayi devrimlerine ek olarak, 21. yüzyıla girerken sermaye hareketlerinin serbest kalmasının dördüncü büyük dönüşüm olduğunu belirten Eğilmez, bu gelişmenin tüm dünyada küresel entegrasyonu ve sermaye akışını artırdığını söyledi. Ancak bu entegrasyonun demokrasi, hukuk devleti ve merkez bankası bağımsızlığı gibi Batılı değerleri yaygınlaştıracağı beklentisinin boşa çıktığını vurguladı.

HEGEMONYA KAYMASI: BATI GERİLERKEN ÇİN YÜKSELİYOR

Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından ABD'nin tek kutuplu bir hegemon güç haline geldiğini hatırlatan Prof. Dr. Eğilmez, 21. yüzyılın başından itibaren Çin'in hızla yükselerek hem Avrupa ülkelerini hem de Japonya'yı geride bıraktığını, bugün ise ABD ile başa baş konuma ulaştığını ifade etti. Satın alma gücü paritesine göre Çin'in GSYH'sinin ABD'yi geçtiğini kaydeden Eğilmez, Japonya'nın ise durgunlukta kaldığını belirtti.

DEMOKRASİ EROZYONU VE OTORİTERLEŞME EĞİLİMLERİ

Eğilmez, ABD ve Avrupa'da demokrasi ve hukukun üstünlüğü anlayışından uzaklaşma eğilimlerinin güç kazandığını dile getirdi. "Trump yönetimi, demokrasi ve hukuk ülkesi olarak örnek gösterilen ABD'de otoriterleşme eğilimine geçişi ve hukukun üstünlüğünü çiğnemeyi neredeyse kabul ettirme aşamasına geliyor" diyen Eğilmez, Kongre'nin bütçeyi onaylamayarak Trump'a karşı denge mekanizması olarak durduğunu hatırlattı.

ALTIN REZERVLERİ VE DOLARIN GELECEĞİ

Küresel belirsizliğin ve irrasyonel kararların arttığını vurgulayan Prof. Dr. Eğilmez, özellikle Trump'ın gümrük vergilerine dair tutarsız kararlarının bu belirsizliği daha da artırdığını ifade etti. Bu ortamda ülkelerin merkez bankalarının altın rezervlerini artırmaya yöneldiğini, bireysel yatırımcıların da güvenli liman olarak altına sığındığını belirtti. Eğilmez, "Doların altın karşılığı 1971'de kaldırıldığından beri bu anlamda bir karşılığı bulunmuyor. Ne var ki ABD doların en önemli rezerv para olarak adeta bir dünya parası haline gelmesini kötüye kullanıyor" değerlendirmesini yaptı.

BATI'NIN YAVAŞLAYAN EKONOMİLERİ

Avrupa'nın yaşlanan nüfus yapısı ve azalan yaratıcılığı nedeniyle ekonomik büyümede ciddi yavaşlamalar yaşandığını belirten Eğilmez, "Almanya'nın Japonya gibi bir durgunluğa girdiğini öne süren çok sayıda yorumcu var" dedi. G20 ülkeleri içinde gelişmiş ekonomilerin büyüme hızlarının ortalama yüzde 1,5 seviyesine gerilediğini, buna karşın gelişmekte olan ülkelerde bu oranın yüzde 4,5 seviyesinde sabitlendiğini belirtti.

DOĞU DAHA TUTARLI VE İSTİKRARLI

Yazısında Çin ve Rusya'nın daha istikrarlı bir görüntü sunduğunu vurgulayan Eğilmez, bu ülkelerin yıllardır aynı otoriter çizgide ilerlediğini ve bu yönüyle Batı'nın içindeki çelişkilerden uzak durduklarını belirtti. "Trump'ın ABD Merkez Bankası Fed'e ve onun başkanına yaklaşımını Çin veya Rusya Başkanları kendi merkez bankalarına yapsalar bu yaklaşım batılılarca kıyasıya eleştirilirdi. Ama konu Trump olunca çoğunluk sessiz kalıyor" ifadesiyle de çifte standarda dikkat çekti.

Eğilmez, şu ifadeleri kullandı:
 

"Batı yaşlanıyor ve yaratıcılığı giderek düşüyor ona paralel olarak da ekonomilerin büyüme hızları her yıl biraz daha geriye gidiyor. Yakın zamana kadar Avrupa'nın lokomotifi konumundaki Almanya'nın Japonya gibi bir durgunluğa girdiğini öne süren çok sayıda yorumcu var. G20 ülkeleri içinde gelişmiş ülkelerin büyüme hızları bir süredir ortalama yüzde 1,5, aynı gruptaki gelişme yolundaki ülkelerin büyüme hızları ortalaması ise yüzde 4,5 dolayında sabitlenmiş görünüyor. Yalnız Almanya değil bütün gelişmiş ülkeler durgunluğa doğru sürükleniyor. Bu durumda dünyayı taşıyacak olan güç artık gelişmekte olan ülkeler.

Yirmi birinci yüzyılın ikinci çeyreği çok farklı gelişmelere sahne olacak. "




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
G-DT9JLG88B3