Ekonomist Prof. Dr. Emre Alkin, son günlerde art arda gelen ekonomik göstergeleri ve hükümetin müdahaleci yaklaşımını eleştirdi. Alkin, "Ekonomi kendi doğal akışına bırakılsa, birçok sorun zaten çözülürdü" diyerek, uygulanan politikaların piyasada dengeyi bozduğunu savundu. Döviz rezervlerinden kredi politikalarına kadar birçok alanda yapılan müdahalelerin geçici fayda sağladığını ama uzun vadede kırılganlık yarattığını ifade eden Alkin, ekonomi yönetiminde tutarlılık ve şeffaflık vurgusu yaptı.
Alkin, Ekonomi gazetesinde kaleme aldığı makalesinde ekonomi yönetiminin algı yaratma çabalarını ve mevcut ekonomik tabloyu çarpıcı ifadelerle değerlendirdi. Alkin, uygulanan politikaların olumsuz etkileri belirginleştikçe ekonomi yönetiminin üç temel savunma refleksi geliştirdiğini ifade etti:
Verilere dayalı analizinde ekonomi yönetiminin sık sık rakamlarla oynayarak, aslında kontrol edemedikleri gelişmeleri başarı hikayesi gibi sunmaya çalıştığını söyleyen Alkin, "Kredi büyümesinin nedenini hepimiz biliyoruz. Maliyetler o kadar arttı ki insanlar aynı işi görebilmek için daha fazla borçlanmak zorunda kalıyor. Ama bunu bir kredi patlaması gibi anlatıyorlar" dedi.
Prof. Dr. Emre Alkin
İflas eden şirketlere ve yüksek enflasyonun yarattığı sosyal tahribata da değinen Alkin, sorumluluğun vatandaşa ya da özel sektöre yıkılmaya çalışıldığını vurguladı:
"Şirketler ardı ardına batıyor ama bu doğal karşılanıyor. Enflasyon için de vatandaşlar suçlanıyor. Şaşırmıyorum açıkçası."
Ekonomi yönetiminin döviz kuru üzerindeki baskısına rağmen, yerli yatırımcıların "bundan daha düşmez" diyerek dövize yöneldiğini belirten Alkin, 25 Temmuz haftasında yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatlarının 195 milyar 595 milyon dolara çıktığını, sadece o hafta 1,5 milyar dolarlık artış yaşandığını aktardı.
Aynı dönemde Merkez Bankası brüt rezervlerinin 171,8 milyar dolara yükseldiğini ifade eden Alkin, swap hariç net rezervlerin 46,7 milyar dolar olduğunu ancak bu rakamın hâlâ mart ayındaki seviyenin 20 milyar dolar altında olduğunu belirtti.
Bu çelişkili tabloyu "güven eksikliği" olarak yorumlayan Alkin, ekonomi yönetimi dövize baskı yaparken halkın döviz almasının başka bir açıklaması olmadığını söyledi. "Ekonomi kendi haline bırakılsa toparlanırdı" diyen Alkin, şu ifadeleri kullandı:
"Her gelen, ekonominin bir yerini çekiştiriyor. Bu yüzden iki yakası bir araya gelmiyor. Piyasa ekonomisine dönmeden dengeyi bulamayacağız. 'Biz gidersek ekonomi çöker' gibi bir düşünce varsa, hiç merak etmesinler, kimse dokunmasa ekonomi kesinlikle kendi kendine düzelirdi."
Alkin, yabancı sıcak paranın getirdiği kazancın sona ermesiyle birlikte büyük miktarda döviz çıkışı yaşanabileceğini, bunun da rezervlerden yoğun satışa yol açacağını belirtti. Bu durumun ülkeye ciddi maliyetler getireceğini ifade eden Alkin, "Bu gidişatı ancak güçlü bir siyasi irade durdurabilir ama zaman giderek daralıyor" uyarısında bulundu.