Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı Temmuz ayı konut satış verileri, ekonomi çevrelerinde büyük bir soru işareti yarattı. Artan enflasyon ve ekonomik durgunluğa rağmen Türkiye genelinde konut satışlarının geçen yıla göre %12,4 artarak 142 bin 858'e ulaşması, "Bu kadar konut nasıl satılıyor?" sorusunu gündeme getirdi. Ekonomist İris Cibre, bu çelişkili gibi görünen tablonun arkasındaki dinamiği, sosyal medya hesabından yaptığı çarpıcı bir analizle açıkladı.
Öncelikle TÜİK verilerine göre, Temmuz ayında yerli vatandaşların konut talebinde belirgin bir artış yaşandı. Ancak aynı dönemde yabancılara yapılan konut satışları, geçen yılın aynı ayına göre %18,6 düşerek bin 913'e geriledi. Yabancı alımının toplam satışlardaki payı ise sadece %1,3'te kaldı. Bu durum, piyasadaki hareketliliğin yerli alıcıdan kaynaklandığını net bir şekilde ortaya koydu.
Peki, kredi faizlerinin bu kadar yüksek olduğu ve alım gücünün düştüğü bir ortamda, satışların %90'ının nakit yapıldığı bu artışın sırrı ne? Ekonomist İris Cibre'ye göre cevap, yeni kazanılan paralarda değil, bir yıl içinde finansal araçlarda olağanüstü değerlenen mevcut sermayede yatıyor. Cibre, bu durumu iki basit senaryo ile somutlaştırdı:
1. Senaryo (Faiz Getirisi): "Sene 2024. 5 Milyon TL paranız var ve İstanbul'da ancak bir gecekondu alabiliyorsunuz. Bu parayı faize koydunuz. Bugün, o para 8 Milyon TL oldu. Artık bu parayla eli yüzü çok daha düzgün bir konut alınabilir."
2. Senaryo (Altın Getirisi): "Sene 2024. 5 Milyon TL ile 1910 gram altın aldınız. Bugün o altını 8.4 Milyon TL olarak bozdunuz. Artık bu parayla da eli yüzü çok daha düzgün bir konut alınabilir."
İris Cibre'nin bu analizi, konut satışlarındaki artışın aslında ekonomik bir canlanmadan ziyade, yüksek enflasyon ortamında parasının değerini korumak isteyen yatırımcının bir hamlesi olduğunu gösteriyor. Birikimlerini yüksek faiz veya altında değerlendirerek bir yıl içinde ciddi kazançlar elde eden vatandaşlar, bu kazançlarını enflasyona karşı daha "güvenli bir liman" olarak gördükleri gayrimenkule yatırıyor. Dolayısıyla, konut piyasasındaki bu hareketlilik, ekonominin iyiye gittiğinin değil, tam tersine sermayenin enflasyondan kaçış arayışının bir yansıması olarak öne çıkıyor.
Öne Çıkanlar