Tarih: 19.11.2025 12:57

İsrail için dikensiz gül bahçesi oluşturma planı

Facebook Twitter Linked-in

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, TBMM'deki grup toplantısında yaptığı konuşmada, hem dış politika hem de iç siyasete ilişkin kapsamlı değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasının merkezine ise Gazze'deki tabloyu ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin son kararını koyan Arıkan, "Bu plan, İsrail için dikensiz gül bahçesi oluşturma planıdır. Bu plan, İsrail'in soykırım suçlarını temizleme girişimidir." ifadeleriyle sert eleştiriler yöneltti.

Arıkan sözlerine, B2–B3 Kısmi Görme Engelliler Futsal Milli Takımını tebrik ederek başladı. Antalya'da düzenlenen turnuvada Japonya'yı 4–0 mağlup ederek dünya üçüncüsü olan milli takımın teknik direktörü Yusuf Tekdemir ve sporcuları kutlayan Arıkan, Antalya'da takım ile bir araya geldiklerini hatırlatarak, "Gördüğüm tablo şuydu: İnanç var, disiplin var, mücadele var, milli ruh var. Başarı da kendiliğinden gelmiş oldu." dedi.

rrrrr.jpeg

"TÜRKİYE'NİN KARNESİ İÇ AÇICI DEĞİL"

Yarın kutlanacak 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününe de değinen Arıkan, dünyada ve Türkiye'de çocukların karşı karşıya olduğu tabloyu eleştirdi. Çocuk haklarına ilişkin sözleşme ve bildirgelerin kâğıt üzerinde "mükemmel" olduğunu söyleyen Arıkan, pratikte ise savaşların, çatışmaların, sefaletin ve yoksulluğun çocukları vurduğunu vurguladı.

Filistin'e özel bir başlık açan Arıkan, "Bugün çocuk hakları ihlali; 77 yıldır Filistin topraklarında işgalci olan İsrail'in uzmanlık alanıdır." dedi ve Dünya Çocuk Hakları Günü vesilesiyle konuşulup İsrail'in "uzmanlaşmış çocuk katili oluşuna" dair tek cümle kurulmamasını "ikiyüzlülüğün tescillenmiş fotoğrafı" olarak nitelendirdi.

Türkiye açısından da tabloya dikkat çeken Arıkan, TÜİK verilerine göre çocukların en az yüzde 17'sinin yetersiz beslendiğini, her 4 çocuktan 1'inin çocuk açlığı ile karşı karşıya olduğunu, zorunlu eğitim çağında olup 600 bini aşkın çocuğun eğitim dışında kaldığını, yoksul çocuk sayısının ise 10 milyona yaklaştığını belirtti. "Her seferinde '3 çocuk, yetmez 4 çocuk' tavsiyesi veren iktidar bu rakamları düzeltmek için hangi adımı atıyor?" diye soran Arıkan, kendi iktidarları döneminde çocukların okula aç gitmeyeceğini, şiddet ve istismarın hedefi olmayacağını, yoksullukla sınanmayacağını ifade etti.

"GAZZE'Yİ UNUTMAYALIM" ÇAĞRISI

Konuşmasının önemli bölümlerinden birini Gazze'ye ayıran Arıkan, "Gazze'yi unutmayalım." çağrısında bulundu. 10 Ekim'de devreye giren ateşkesin üzerinden bir ay geçtiğini hatırlatan Arıkan, Hamas'ın ateşkese bağlı kaldığını ancak buna rağmen İsrail'in çocukların da aralarında olduğu yüzlerce Filistinliyi katletmeye devam ettiğini, yardımların sadece üçte birinin Gazze'ye girişine izin verdiğini, 350'den fazla temel gıda ve ihtiyaç kaleminin bölgeye sokulmadığını anlattı.

Önümüzde kış olduğuna işaret eden Arıkan, Gazze'de ne yaşanabilir konut ne de kalınabilecek sağlam çadır kaldığını, yağmur mevsimiyle ortaya çıkan görüntülerin "yürekleri parçaladığını" ifade etti. "Ateşkes oldu, sorunlar bitti" algısıyla Gazze'nin gündemden düşürülmesinin ağır bir vebal olacağını söyleyen Arıkan, İsrail ile ilişkileri yeniden normalleştirmeye dönük ABD telkinlerine kayıtsız kalınmasının "bu milletin vicdanını kanatacağını" dile getirdi.

"BU PLAN, İSRAİL İÇİN DİKENSİZ GÜL BAHÇESİ"

Arıkan, 17 Kasım'da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde kabul edilen ve Gazze'de savaşı sonlandırmayı, bölgede yeni bir düzen tesis etmeyi hedeflediği açıklanan planı detaylı şekilde eleştirdi. Kararda uluslararası hukuki statüye sahip bir "Barış Kurulu" kurulmasının ve başkanlığını da Trump'ın yapmasının öngörüldüğünü hatırlatan Arıkan, planın temel hedefinin "Gazze'yi silahsızlandırmak, yani Hamas'ı Gazze'den söküp atmak" olduğunu söyledi.

Karar metninde Gazze'de toprak ilhakı, kalıcı işgal veya zorunlu yer değiştirmenin olmayacağının iddia edildiğini aktararak, "Bizim tarihî ve acı tecrübelerimiz var, kararlar İsrail'in ve ABD'nin müsaade ettiği kadar uygulanacaktır." diyen Arıkan, şu ifadeleri kullandı:

"Bu plan, İsrail için dikensiz gül bahçesi oluşturma planıdır. Bu plan, İsrail'in soykırım suçlarını temizleme girişimidir. Sanki 2 yıldan beri on binlerce masum katledilmemiş, Gazze'de taş üstünde taş bırakılmamış gibi hareket etmek demektir. Bu plan, Abraham Anlaşmaları yoluyla koruma kalkanının genişletilmesi planıdır."

Arıkan, 1947'deki "Filistin Paylaşım Planı"nın bölgeye barış getirmediğini, 2025 tarihli bu kararın da beklentileri karşılamayacağını savunarak, vicdan sahibi ülkelerin "bugünü" olduğu kadar "geleceği" de kurtaracak adımları unutmaması gerektiğini vurguladı.

BEYAZ SARAY TRAFİĞİ VE ABRAHAM ANLAŞMALARI

Son haftalarda Beyaz Saray'daki diplomasi trafiğine de dikkat çeken Arıkan, Orta Asya–ABD zirvesi kapsamında Kazakistan'ın da İsrail ile normalleşme sürecine girerek Abraham Anlaşmalarına imza attığını, ardından Suriye Cumhurbaşkanı Ahmet eş-Şara'nın Beyaz Saray'da ağırlandığını hatırlattı. "Beyaz Saray'da ağırlanmanın bedeli vardır." diyen Arıkan, ABD ile müttefik olmanın yolunun işgalci İsrail'le dost olmaktan geçtiğini, doğal kaynakların küresel sermayeye açılması anlamına geldiğini savundu.

Tom Barrack'ın "Hazar Denizi'nden Akdeniz'e kadar bir hizalanma göreceksiniz" sözlerini hatırlatan Arıkan, hedefin çok daha büyük olduğunu, bunun bölgesel ve jeopolitik bir dizayn girişimi olduğunu söyledi.

TURKCELL–GOOGLE ANLAŞMASI ELEŞTİRİSİ

Konuşmasının dış politika bölümünde Türkiye'nin konumunu da sorgulayan Arıkan, ABD'nin F-35'leri vermemesi, yaptırımların sürmesi ve bölgenin farklı başkentlerle şekillendirilmeye çalışılması karşısında, Türkiye'nin nerede durduğunu sordu.

Bu bağlamda Turkcell ile Google arasında 1 milyar dolarlık yerel bulut altyapısı anlaşmasına tepki gösteren Arıkan, Turkcell'in Türkiye Varlık Fonu üzerinden devlet kontrolünde olduğuna dikkat çekerek, veri güvenliği açısından bunun vahim bir tercih olduğunu söyledi. "Türkiye'nin kendi verisini bu şirkete teslim etmeye yönelmesi; dış politika, ulusal güvenlik ve siyasi tutarlılık açısından vahim bir hatadır." diyen Arıkan, Halkbank ve Reza Zarrab süreçlerini hatırlatarak bu tür verilerin gelecekte şantaj aracı olabileceği uyarısında bulundu.

"Biz Türkiye'den İsrail'e giden petrolün kesilmesini beklerken, iktidar ülkenin en hassas verilerini Google'a aktarmaya çalışıyor. Bu anlaşma ulusal güvenliğe de veri egemenliğine de aykırıdır. Ne yerlidir ne millidir." sözleriyle iktidarı uyardı.

"İKTİDARIN TEK GÜNDEMİ İMRALI, ANA MUHALEFETİN TEK GÜNDEMİ SİLİVRİ"

Gündemin sıcak başlıklarından İmralı tartışmalarına da değinen Arıkan, iktidarın İmralı'yı, ana muhalefetin ise Silivri'yi tek gündem haline getirdiğini belirterek, "Türkiye'nin sorunları da umutları da İmralı'dan da Silivri'den de büyüktür" dedi.

Kimin İmralı'ya gidip gideceği, kimlerle gidileceği, hangi yoldan gidileceği tartışmalarını "gündemi meşgul etme çabası" olarak nitelendiren Arıkan, meseleyi kişilere indirgemeyi, sulandırmayı, magazinleştirmeyi doğru bulmadığını ifade etti.

"TERÖRSÜZ TÜRKİYE İÇİN GÖVDEMİZİ TAŞIN ALTINA KOYMAYA HAZIRIZ"

Arıkan, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu ve İmralı süreci üzerinden toplumsal kaygı ve beklentilere dikkat çekerek, sürecin sadece bir örgütün silah bırakmasına ve kendini feshetmesine indirgenmesini yanlış bulduklarını, bunun sürece toplumsal desteği artırma çabasının bir parçası olduğunu vurguladı.

"Terörsüz Türkiye'yi kurmak için elimizi değil, gövdemizi taşın altına koymaya hazırız. Ama 'Hukuksuz Türkiye'yi ortadan kaldırmak, gücün değil hukukun egemen olduğu bir Türkiye'yi kurmak için de aynı kararlılığı ortaya koymalıyız." diyen Arıkan, hak ve özgürlükler üzerindeki tüm kısıtlamaların kaldırılması çağrısında bulundu.

İlk adım olarak Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uyulması gerektiğini belirten Arıkan, Selahattin Demirtaş, Osman Kavala, Can Atalay ve şehir plancısı Tayfun Kahraman hakkında verilen bağlayıcı kararların uygulanmamasının "Hukuksuz Türkiye sürecinin devam ettiğini" gösterdiğini söyledi.

CHP İÇİN KAPATMA BAŞVURUSU

Konuşmasında muhalefetle ilgili tartışmalara da değinen Arıkan, ana muhalefet partisi hakkında "kapatma davası" konuşuluyor olmasını, Türkiye'nin onlarca yıldır hukuk ve adalet konusunda "aynı yerde dönüp durduğunun" göstergesi olarak değerlendirdi. Kendi hareketlerinin tarihinden örnek vererek, "Kurduğumuz 5 partinin 4'ünün kapatıldığı 56 yıllık bir hareketin mensupları olarak söylüyoruz: Parti kapatmaları, siyaseti zehirlemekten başka bir şey değildir." dedi.

Geçmişte şiir okuduğu için Erdoğan'ın hapse atılmasını yanlış bulduklarını hatırlatan Arıkan, bugün CHP'li Ekrem İmamoğlu'nun sosyal medya hesaplarının defalarca kapatılmasını da aynı derecede yanlış bulduklarını söyledi. 28 Şubat süreciyle bugünkü tartışmalar arasında paralellik kuran Arıkan, "Bugün de kaybeden Türkiye'dir, 86 milyon insanımızdır. Türkiye'nin ciddi, çok ciddi başka meseleleri vardır." ifadelerini kullandı.

"AİLE YILI" VE YOKSULLUK GERÇEĞİ: BERİVAN'IN SÖZLERİ

İktidarın 2025'i "Aile Yılı" ilan etmesini de gündemine alan Arıkan, aileyi güçlendirmenin parlak lansmanlarla değil, hayat pahalılığı ve adaletsizlikle yüzleşmekle mümkün olacağını söyledi. Parfüm fabrikası yangınında ailesinden üç can kaybeden Berivan Taşdemir'in "Devir çok zor, bir ekmek olmuş 15 lira, insan ne yapsın?" sözlerini hatırlatan Arıkan, bu ifadenin Türkiye'deki yoksulluğun özeti olduğunu belirtti.

EKONOMİ, İŞSİZLİK VE "ORMAN YANIYOR" BENZETMESİ

Arıkan, ekonomiye dair bölümde hem çalışanların hem işverenlerin ciddi kriz yaşadığını söyledi. Çiftçilerin borcunu ödeyebilmek için tarlalarını satıp kendi tarlasında kiracı olduğunu, küçük esnafın ve sanayicinin üretimi durdurma noktasına geldiğini anlattı. Özellikle tekstil ve hazır giyim sektöründe 2022'den bu yana 336 bini aşkın kişinin işini kaybettiğini, 2026 ortasına kadar 100 bin kişinin daha işsiz kalabileceğini aktardı.

İktidarın büyüme, kişi başına gelir ve istihdam rakamlarına ilişkin açıklamalarına karşı sahadaki tabloyu işaret eden Arıkan, asgari ücretin temel ücret haline geldiğini, 11,2 milyon kişinin asgari ücretle çalıştığını, açlık sınırının altında bir gelirle milyonların yaşam mücadelesi verdiğini dile getirdi.

"Bu iktidarın bu rakamları 'ölüm sınırı' olmuş durumda." diyen Arıkan, vatandaşların borçlanarak ayakta kalmaya çalıştığını, psikolojik ve sosyal çöküşün derinleştiğini söyledi. Organize suçlarda ilk 10, enflasyonda ve gıda enflasyonunda üst sıralarda yer alan Türkiye'yi anlatırken, bir Afrika atasözünü hatırlattı:

"Aslan, ceylan, zebra yan yana koşuyorsa orman yanıyor demektir. Bugün Türkiye'de herkes feryat ediyor. Çünkü bu orman yanıyor, Türkiye çok büyük bir ekonomik krizle yanıyor."

DUS MAĞDURU DİŞ HEKİMLERİ

Konuşmasının sonunda DUS sınavı mağduru genç diş hekimlerine de değinen Arıkan, yılda iki kez yapılması planlanan sınavın teke düşürülmesi ve 7 ay ertelenmesinin binlerce gencin hayat planlarını altüst ettiğini söyledi. Beş yıllık eğitimin üzerine yıllarını uzmanlık için harcayan idealist gençlerin emeklerinin heba edilmemesi çağrısında bulunan Arıkan, "Bu ülkenin parlak hekimlerini küstürmeyin, gençlerimizi belirsizliğe mahkûm etmeyin." dedi.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
G-DT9JLG88B3