Tarih: 20.08.2025 20:44

'Masada değilseniz menüdesinizdir'

Facebook Twitter Linked-in

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, ABD Başkanı Donald Trump'ın 18 Ağustos 2025'te Beyaz Saray'da Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ve Avrupalı liderlerle gerçekleştirdiği görüşmede çekilen fotoğraf üzerinden uluslararası düzene ve Türkiye'nin dışlanmasına sert tepki gösterdi. Sosyal medya hesabından kapsamlı bir değerlendirme yayımlayan Davutoğlu, bu fotoğrafın hem uluslararası düzen hem de Türkiye açısından "alarm verici" olduğunu vurguladı.

"ULUSLARARASI DÜZEN PATRONAJ SİSTEMİNE DÖNÜŞMÜŞ"

Davutoğlu, açıklamasında Oval Ofis'te çekilen fotoğrafın egemen ulus-devletlerin eşitliğine dayanan uluslararası düzen anlayışını zedelediğini belirterek, "Bu resim, bırakın ülkeler arasındaki eşitliği, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Daimi Üyeleri arasında bile eşitliği yok saymakta ve uluslararası sistemi bir patronaj ilişkisine dönüştürmektedir," dedi. Trump'ın uluslararası siyaseti bir şirket mantığıyla yönettiğini ifade eden Davutoğlu, "Oval Ofis şirketin genel merkezi, diğer liderler ise şirket çalışanları gibi takdim edilmiştir," yorumunda bulundu.

trump-zelenski-oval-ofis-gorusme.jpg

Trump, Beyaz Saray'da Zelenskiy ve Avrupalı liderlerle bir araya geldi

"AVRUPALI LİDERLER İSTİSKALE RAZI OLMUŞ"

Trump'ın protokol kurallarını hiçe sayarak Avrupalı liderlere istiskal uyguladığını söyleyen Davutoğlu, Avrupa liderlerinin bu aşağılayıcı tutumu kabullenmiş gibi göründüğünü belirtti. Tarihsel karşılaştırmalar yapan Davutoğlu, "Churchill, Charles De Gaulle veya Adenauer böyle bir istiskali kabul eder miydi?" diye sordu.

Avrupa'nın stratejik vizyon ve liderlik açısından ciddi bir zafiyet içinde olduğunu savunan Davutoğlu, populist siyasetin bu açığı derinleştirdiğini ifade etti.

"NATO'NUN ORTAK GÜVENLİK RUHU YOK SAYILIYOR"

Davutoğlu, Oval Ofis'teki toplantının NATO'nun kurucu ruhuna aykırı olduğunu belirterek şu tespitte bulundu:

"Bu resim, Trump'ın NATO'yu bir ortak güvenlik örgütü olmaktan çıkararak ABD'nin stratejik aygıtı haline getirme stratejisini bir ileri aşamaya götürmüştür."

NATO içinde eşit egemen devletlerin temsili ilkesi çiğnenirken, Genel Sekreter Mark Rutte'nin sıradan bir görevli gibi oturtulması da Davutoğlu'nun eleştiri oklarından nasibini aldı.

"TÜRKİYE'YE SERVİS ÜLKESİ MUAMELESİ"

Türkiye'nin böylesi kritik bir zirveye davet edilmemesini ağır bir diplomatik hata olarak değerlendiren Davutoğlu, "Türkiye'ye herhangi bir izleyici ya da bazı görüşmelere ev sahipliği yapan sıradan bir servis ülkesi muamelesi yapılmaktadır," dedi.

"Türkiye şu ana kadar hem jeopolitik risk hem de ekonomik sonuçlar açısından en çok etkilenen ülkedir ve bundan sonra da savaşın yaygınlaşabileceği her senaryoda en fazla zarar görecek ülkedir."

Trump'ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "riyakâr iltifatlarla" yaklaşarak Türkiye'yi yedeğinde tutmak istediğini belirten Davutoğlu, hükümetin bu tavra sessiz kalmasını eleştirdi.

"DAVET EDİLİP KATILMAMAK ONE MİNUTE OLURDU"

Davutoğlu, Türkiye'nin hem 2 hafta önceki Azerbaycan-Ermenistan görüşmesinden hem de bu zirveden dışlanmasını "kabul edilemez" olarak nitelendirdi. Zirveye davet edilmemeyi mazur gösteren argümanları reddeden Davutoğlu, "Davet edilip bu protokol düzenlemesine tepki göstererek toplantıya katılmasaydı işte o zaman yeni bir One Minute çıkışı yakalanabilirdi," dedi.

ÇÖZÜM ÖNERİSİ: "LİKE-MİNDED COUNTRİES" GRUBU

Davutoğlu, Türkiye'nin diplomatik olarak aktif bir inisiyatif alması gerektiğini belirterek şu çağrıda bulundu:

"İlk ve acil bir adım olarak bu savaştan en fazla etkilenen ve Washington zirvesine davet edilmeyen ülke liderleri ile temasa geçip onları Türkiye'de bir zirveye davet etmek ve NATO içinde 'like-minded countries' grubu oluşturmaktır."

Bu gruba özellikle Polonya, Norveç, İsveç, Baltık ve Karadeniz ülkelerinin dahil edilmesini öneren Davutoğlu, Karadeniz'e kıyısı olan diğer ülkelerle (Romanya, Bulgaristan, Gürcistan ve Moldova) istişari bir mekanizma kurulmasını da teklif etti.

trump-zelenski-oval-ofis.jpg

Davutoğlu'nun, paylaşımının tamamı şu şekilde:

"BİR RESMİN ANATOMİSİ
Trump'ın Oval Ofis'te Avrupalı liderlerle verdiği resim uluslararası düzen açısından da uluslararası aktörler açısından da uyarıcı alarm etkisi yapmalıdır. Madde madde açıklayalım:

1. Egemen ulus-devletlerden oluştuğu varsayılan uluslararası düzen açısından uyarıcıdır; çünkü bu resim bırakın ülkeler arasındaki eşitliği BMGK Daimi Üyeleri arasında bile eşitliği yok saymakta ve uluslararası sistemin bir patronaj ilişkisine dönüştüğünü göstermektedir.
Trump dünyayı her türlü ortak kuraldan azade bir şirket mantığı ile yönetmeye çalışmaktadır. Bu mantıkta Oval Ofis şirketin genel merkezi, diğer liderler de şirketin çalışanları gibi takdim edilmektedir. Asırlara dayanan en basit protokol esasları bile yok sayılmıştır. Bu resimde diğer liderlerin yardımcıları da Trump karşısında Beyaz Saray memurları gibi oturtulmuştur.

2. Genel olarak AB, özel olarak Avrupalı devletler açısından uyarıcıdır, çünkü Trump Avrupalı liderlere tam bir istiskal uygulaması yapmıştır. Kendisi karar verici patron makamında otururken onları karşısında hizalamıştır.
Bu aynı zamanda üçüncü taraflara mesaj niteliğindedir. Trump bu resim ile 'Avrupa ile ilgili kararlar da benim liderliğimde alınır' diyerek Rusya ve Çin'e her konuda nihai muhatabınız benim mesajı iletmiştir.

İşin Avrupa ülkeleri açısından vahim olanı ise Avrupalı liderlerin bu istiskale razı olmaları ve bu mesajı onaylar şekilde edilgen bir tutum sergilemeleridir.

3. Bu tablo eşit egemen devletler arasında bir ortak güvenlik örgütü olarak kurulmuş olan NATO'nun geleceği açısından da uyarıcı niteliktedir, çünkü bu resim Trump'ın NATO'yu bir ortak güvenlik örgütü olmaktan çıkararak ABD'nin stratejik aygıtı haline getirme stratejisini bir ileri aşamaya götürmüştür.

Nihayetinde Ukrayna-Rusya savaşının önemli faktörlerinden birisi Ukrayna'nın NATO üyeliğidir. Bu resimde Rusya-Ukrayna savaşından en çok etkilenen Türkiye, Polonya, Norveç, İsveç, Karadeniz ve Baltık ülkelerinin liderlerinin devre dışında tutulması hem NATO'nun ortak güvenlik anlayışına aykırıdır hem de açık bir istiskaldir.
Ayrıca bütün NATO ülkelerini temsil eden Genel Sekreterin sınırlı katılımlı bir toplantıda herhangi bir görevli gibi oturtulması eşit egemen devletlerin kurduğu bir örgütün iç hukuku açısından da doğru değildir.

4. Bu resim Türkiye açısından da kaygı verici bir uyarı niteliğindedir, çünkü Türkiye'ye herhangi bir izleyici ya da bazı görüşmelere ev sahipliği yapan sıradan bir servis ülkesi muamelesi yapılmıştır.
Türkiye şu ana kadar hem jeopolitik risk ve ekonomik sonuçlar açısından en çok etkilenen ülkedir ve hem de bundan sonra da savaşın yaygınlaşabileceği her senaryoda en fazla zarar görecek ülkedir.

Türkiye son Washington zirvesine davet edilmediği gibi Trump zirve öncesinde veya sonrasında Erdoğan'ı bilgilendirme ihtiyacı dahi hissetmemiştir. Bu bilgilendirmenin ev sahibi devlet başkanı olarak Trump tarafından değil de NATO Genel Sekreteri tarafından yapılmış olması Türkiye'nin sıradan bir NATO üyesi olarak görüldüğünün işaretidir.

Anlaşılan Trump Türkiye'yi Sayın Erdoğan'a yaptığı riyakar iltifatlarla yedeğinde tutacağı bir ülke gibi görmektedir. Acı olan şu ki, Türkiye'deki iktidar da bu muameleden razı gibi bir görüntü sergilemektedir.
Türkiye'nin iki hafta önce Washington'da gerçekleşen Azerbaycan-Ermenistan zirvesinden sonra bugün de Ukrayna zirvesinden dışlanması kabul edilebilir bir durum değildir.

Kimse bize 'bizim Rusya ile ilişkilerimiz açısından Washington zirvesine katılmamamız daha doğru oldu' diye züğürt tesellisi misali argümanlar getirmesin. NATO içinde ve Avrupa dengelerinde etki gücü olmayan bir Türkiye'yi Rusya da ciddiye almaz.
Yine kimse 'iyi ki çağırılmadık, Avrupalılar gibi istiskale uğrardık' da demesin. Davet edilip bu protokol düzenlemesine tepki göstererek toplantıya katılınmasaydı işte o zaman yeni bir One-Minute çıkışı yakalanabilirdi.
Davet edilmemenin istiskalini hiçbir gerekçe örtemez. Çok meşhur bir deyişle bu tür diplomatik zirvelerde 'masada değilseniz menüdesinizdir'.

Trump'ın o çok bilmiş danışmanlarından birinin Trump'a Türkiye'nin 'Suriye'den sorumlu edilgen bir Ortadoğu ülkesi' olmadığını, Kafkasların, Karadeniz'in ve Avrasya'nın en önemli güçlerinden birisi olduğunu hatırlatması lazımdır.
Onlar hatırlatmıyorsa bunun en üst düzeyden Türk yetkililer tarafından ABD'ye iletilmesi şarttır.

İki ülke liderleri arasındaki ülke başkentlerindeki son ikili zirvenin 6 sene önce 13 Kasım 2019'da Washington'da olması ve son dört dönemde ABD Başkanlarının Ankara'yı ziyaret etme ihtiyacı hissetmemiş olması ile son dönemdeki bu tutum birlikte değerlendirildiğinde Türkiye-ABD ilişkilerinin ciddi şekilde masaya yatırılması bir zarurettir.
Küresel gücü ne olursa olsun hiçbir ülke Türkiye'ye böyle bir muamele sergileyemez ve Türkiye'deki hiçbir devlet yetkilisi buna sessiz kalamaz.

Peki ne yapmalı?
İlk ve acil bir adım olarak bu savaştan en fazla etkilenmekle birlikte Washington zirvesine davet edilmeyen ülke liderleri ile temasa geçip onları Türkiye'de bir zirveye davet etmek ve NATO içinde 'like-minded countries' (benzer düşünen ülkeler) grubu oluşturmaktır.
Bu resimden bizim kadar rahatsız olması muhtemel Polonya, Norveç, İsveç, Baltık ülkeleri ve Karadeniz ülkelerinden oluşacak bir grubun varlığı hem üçüncü bir yolu hem de yeni bir müzakere alanını açacaktır.

Bu bağlamda Sayın Cumhurbaşkanı'nın derhal başta daha önce AB Konsey Başkanlığı da yapmış olan Polonya Başbaşkanı Tusk ve NATO'da engin tecrübe sahibi olan Norveç Başbakanı Store olmak üzere bu ülke liderleriyle görüşerek bu tür bir oluşum için harekete geçmelidir.
Ayrıca Ukrayna ve Rusya dışındaki Karadeniz ülkeleriyle (Romanya, Bulgaristan, Gürcistan ve Moldova) bir istişari mekanizma kurulmalıdır. Rusya ve Ukrayna ile sürdürülen temaslar ise yoğunlaştırılarak artırılmalıdır.

Herkes görmeli ve bilmelidir ki, Türkiye hiçbir şartta çevre bölgelerdeki gelişmelerden dışlanamaz ve her şartta kendi denklemini kuracak diplomatik girişimler geliştirme gücüne sahiptir."

NE OLMUŞTU?

18 Ağustos 2025'te ABD Başkanı Donald Trump, Oval Ofis'te Zelenskiy'nin yanı sıra Avrupa Birliği ve NATO'dan önemli isimlerle bir araya gelmiş, görüşmenin ana gündemi Ukrayna-Rusya savaşında barış süreci olmuştu. Toplantıda Türkiye'ye davet gönderilmemesi dikkat çekmiş, Trump'ın Ukrayna'nın NATO üyeliği yerine "güvenlik garantileri" önermesi ve Kırım'ın statüsüne dair açıklamaları uluslararası kamuoyunda tartışmalara neden olmuştu.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
G-DT9JLG88B3