İranlı öğrencileri sınavsız üniversite vaadiyle kandırarak yaklaşık 1 milyon dolar dolandıran çeteye dava açıldı. Sanıklar için 72 yıldan 240 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
İran'dan Türkiye'ye getirdikleri öğrencileri "sınavsız üniversite yerleştirme" ve "yatay geçiş" vaadiyle yaklaşık 1 milyon dolar dolandıran 17 sanık hakkında iddianame kabul edildi. Sanıklar için 72 yıldan 240 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.
İddianameye göre, İranlı çete üyeleri sosyal medya reklamlarıyla İran'da zengin ailelere ulaşarak öğrencileri Türkiye’deki prestijli üniversitelere sınavsız yerleştirecekleri vaadiyle kandırdı. Öğrenciler ve aileler, kafileler halinde Türkiye’ye getirilip yurt olarak düzenlenen binalara yerleştirildi. Çete, tıp ve mühendislik gibi popüler bölümlere giriş vaadiyle her aileden 45 bin ile 150 bin dolar arasında para topladı.
Dolandırıcılık şebekesi, İran’da yakalanan bazı üyelerine rağmen Türkiye’de faaliyetlerini sürdürdü. Şüpheliler hakkında 8 ayrı dolandırıcılık fiili nedeniyle Bakırköy 24. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Dava kapsamında, 7’si tutuklu, 8’i firari, 2’si adli kontrolle serbest bırakılmış toplam 17 sanık yargılanıyor. Sanıkların 15’i İran uyruklu, 2’si ise Türk vatandaşı.
İranlı öğrencilerin dolandırılma sürecini anlatan mağdur avukatı Burcu Ertim, olayın detaylarını şu sözlerle açıkladı:
"2021'de İran'daki tutuklamalardan sonra bazı çete üyelerinin Türkiye'ye kaçtığını ve burada dolandırıcılık faaliyetlerine devam ettiğini tespit ettik. Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerdeki prestijli üniversitelere sınavsız öğrenci yerleştirme vaadiyle öğrenciler ve aileleri kandırılıyor. Beylikdüzü'nde bir binaya yerleştirilen bu gençler, sistematik bir dolandırıcılığın kurbanı oluyor. 45 bin ila 150 bin dolar arasında değişen rakamlar, ailelerin gelir durumuna göre belirlenip alınıyor. İran'da sosyal medya reklamları ve referanslarla bu kişilere ulaşan çete üyeleri, kafileler halinde öğrencileri Türkiye'ye getirip havaalanında karşılıyor. Hayallerle başlayan süreç, üniversite kayıtlarının olmadığını ve kaçak durumda olduklarını öğrenmeleriyle büyük bir hayal kırıklığına dönüşüyor. Bu durum yalnızca maddi değil, aynı zamanda psikolojik travmalara da yol açıyor. Ailelerin yıllarca biriktirdiği birikimler yok oluyor."
Mağdurlar adına konuşan avukatlardan İbrahim Şahin, sürecin hukuki boyutuyla ilgili bilgi verdi:
"Suç duyurusunun ardından detaylı incelemeler yapıldı ve iddianame hazırlandı. Mahkeme iddianameyi kabul etti, ilk duruşmayı bekliyoruz. Sanıklar örgütlü nitelikli dolandırıcılıktan yargılanacak. Her bir mağdur için ayrı ayrı yargılama yapılacak ve bu durum toplamda 200 yılı aşkın ceza talebine yol açıyor. Hem dolandırıcılık hem de örgüt suçlamaları bir arada değerlendiriliyor."
Mağdurlardan Araiya Gholamipour’un annesi Bahareh Mourefi Shaleh, çeteye ödedikleri 45 bin dolarla ilgili şunları söyledi:
"Bize Ankara'daki devlet üniversitelerine sınavsız kayıt yapılacağını söylediler. Verdikleri yanıltıcı bilgilere inandık. Paranın bir kısmının üniversite rektörlerine rüşvet olarak verildiğini iddia ettiler. Türk adaletine güveniyoruz ve suçluların hak ettikleri cezayı almasını istiyoruz."
Bir diğer mağdur Khalil Soloki ise çocukları Elnaz ve Salar için çeteye 100 bin dolar verdiklerini belirtti. Soloki, adaletin yerini bulmasını umut ettiklerini ve Türk makamlarından destek beklediklerini dile getirdi.