Türkiye’de genç nüfusun istihdam piyasasındaki kırılganlığı giderek artarken, resmi işsizlik verilerinin ötesinde daha ağır bir tablo ortaya çıkıyor. 2025’in ilk çeyreğinde açıklanan TÜİK verilerine göre genel işsizlik oranı yüzde 8,2 seviyesindeyken, 15-24 yaş grubundaki genç işsizliği yüzde 15’e yükseldi. Ancak geniş tanımlı işsizlik oranları bu rakamların çok daha ötesinde bir krizi işaret ediyor.
DİSK Araştırma Merkezi’nin (DİSK-AR) TÜİK verileri üzerinden yaptığı hesaplamaya göre, geniş tanımlı genç işsizliği yüzde 37,5’e ulaşmış durumda. Bu oran, gençlerin üçte birinden fazlasının ya işsiz olduğunu ya da iş aramaktan vazgeçtiğini ortaya koyuyor.
İşsizlik, cinsiyet temelli eşitsizlikleri de derinleştiriyor. Dar tanımlı işsizlik oranı genç erkeklerde yüzde 11,2 seviyesindeyken, genç kadınlarda bu oran yüzde 22,1’e yükseliyor. Geniş tanımlı işsizlik ise genç erkeklerde yüzde 32 iken, kadınlarda yüzde 46,9’a çıkıyor.
Eurostat verilerine göre, Türkiye “ne eğitimde ne istihdamda olan gençler” (NEET) kategorisinde Avrupa’da ilk sırada yer alıyor. Türkiye’de NEET oranı yüzde 26,4 ile Avrupa Birliği ortalamasının (yüzde 11) 2,4 katı seviyesinde bulunuyor.
Yükseköğretim mezunları için de istihdam piyasası bir çıkmazı işaret ediyor. 2024 verilerine göre Türkiye’de dar tanımlı işsizlerin yaklaşık üçte biri, yani 966 bini üniversite mezunu. Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi’nin Üni-Veri araştırması, mezunların çoğunluğunun kendi alanlarında iş bulamadığını ve çoğu durumda asgari ücretle ya da buna yakın ücretlerle çalıştığını gösteriyor.
Özellikle sosyal bilimler mezunlarında, mezuniyet alanı ile yapılan iş arasında yüzde 90’lara varan bir uyumsuzluk gözleniyor. Üstelik, işe giriş ücretleri birçok bölümde 22 bin – 30 bin TL bandında seyrediyor. Bazı programlarda bu ücret düzeyinde işe başlayanların oranı yüzde 70’e ulaşıyor.
Gençler hem işsizlik hem de istihdam edilenlerin güvencesizlik ve düşük ücret gibi sorunları nedeniyle ciddi bir gelecek kaygısı yaşıyor. Uzmanlar, üniversite kampüslerinde artan protesto eylemlerinin arka planında bu yapısal sorunların yattığına dikkat çekiyor. Yükseköğretimin artan maliyeti, iş bulma umudunun giderek azalması ve çalışma hayatındaki belirsizlikler genç kuşaklar için geleceksizliği bir norm haline getiriyor.