11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, D-8’in 28. kuruluş yıl dönümünde yaptığı konuşmada, İslam dünyasının dağınık yapısının İsrail’in pervasız saldırılarına zemin hazırladığını vurguladı.
D-8 Ekonomik İşbirliği Örgütü’nün 28. kuruluş yıldönümü vesilesiyle İstanbul’da düzenlenen programa katılan 11. Cumhurbaşkanı Gül, yaptığı konuşmada hem örgütün kuruluş sürecine dair anılarını hem de güncel jeopolitik gelişmelere dair değerlendirmelerini paylaştı. Konuşmasına, D-8’in fikir babası olan merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı rahmetle anarak başlayan Gül, örgütün ilan edildiği 1997 yılındaki süreçte aktif rol aldığını belirtti.
Gül, D-8’in kurulduğu dönemin küresel tablosunu çizerek, Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrası Türk cumhuriyetlerinin bağımsızlaştığını, Irak ve Afganistan’ın işgal edilmediği, El Kaide’nin saldırılarının henüz yaşanmadığı bir dönem olduğunu hatırlattı. Filistin meselesinin o günlerde de gündemde olduğunu belirten Gül, Oslo süreci ve Madrid Konferansı gibi diyalog girişimlerinin varlığına dikkat çekti.
D-8’in, Batı'nın “Zenginler Kulübü” G7’ye karşılık, İslam dünyasında ekonomik işbirliği ve dayanışmayı hedefleyen alternatif bir yapı olarak kurulduğunu ifade etti.
Günümüzdeki D-8’in potansiyelini değerlendiren Gül, 2030 Vizyon Belgesi’ndeki hedeflere ulaşmak için iyi yönetim ilkelerinin hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Gül, “Hukukun üstünlüğü, adalet ve şeffaflık yoksa, bu potansiyel harekete geçemez” diyerek, üye ülkelerdeki yapısal sorunların altını çizdi. 30 yıl geçmesine rağmen hiçbir D-8 ülkesinin gelişmiş ülke statüsüne ulaşamamış olmasını “üzücü ama tesadüf değil” sözleriyle değerlendirdi.
Filistin meselesini konuşmasının merkezine alan Gül, son 30 yılda Filistin topraklarının giderek küçüldüğünü, yerleşimlerin arttığını ve zulmün daha da ağırlaştığını dile getirdi. Refah Partisi milletvekili olduğu dönemde Avrupa Konseyi adına Filistin topraklarında gözlemlerde bulunduğunu hatırlatan Gül, o yıllarda gördüğü işgalin boyutlarının bugünkü tabloya ışık tuttuğunu söyledi.
İsrail’in bu denli pervasızlaşmasının iki nedeni olduğunu belirten Gül, bunlardan ilkinin İslam dünyasındaki dağınıklık, ikincisinin ise ABD’nin kayıtsız desteği olduğunu ifade etti. “Bu savaş artık Filistinlilerle İsrail arasında değil, Filistinlilerle İsrail’i koşulsuz destekleyen ABD arasında” diyen Gül, Washington yönetiminin BM’deki veto kararlarını örnek gösterdi.
Gül, çözüm için yalnızca açıklama yapmak ve yürüyüş düzenlemenin yeterli olmadığını, İslam ülkelerinin en üst düzeyde birlikte hareket ederek ABD üzerinde doğrudan baskı kurması gerektiğini söyledi. “Krallar, cumhurbaşkanları, emirler ve başbakanlar ortak bir duruş göstermeli” çağrısında bulunan Gül, ABD’nin mevcut politikalarının sadece Orta Doğu’yu değil, küresel barışı da tehdit ettiğini vurguladı.
Konuşmasını, Filistin meselesine karşı etkili bir tepki gösterilmesi için organizasyonel ve stratejik bir bakış açısı gerektiğini vurgulayarak tamamlayan Abdullah Gül, “İşin açık gerçeğini görmek ve bunu en dikkatli, en güçlü şekilde organize etmek zorundayız” ifadelerini kullandı.