Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye Yüzyılı'nda Türkiye'nin Göç Yönetimi Modeli" toplantısında konuşuyor.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Göç konusunda nasıl bir hassasiyete sahip olduğumuzu İçişleri Bakanımız ifade etti. Her sene milyonlarca insan savaş, istikrarsızlık, terör, yoksulluk ve iklim değişikliği nedeniyle doğduğu toprakları terk etmek zorunda kalıyor. Dünya nüfusunun yüzde 3,6'sı bugün göçmen olarak hayatını sürdürmeye çalışıyor. Maalesef bu oranlar katlanarak artmaktadır. Son 10 yılda 72 binden fazla insan göç yollarında hayatını kaybetti.
Türkiye, üç kıtanın kavşak noktasında yer alan bir ülkedir. Asırlardır olduğu gibi bugün de doğu ile batı, kuzey ile güney arasında bir güç merkezi vazifesi görüyor. Dolayısıyla yakın çevremizdeki istikrarsızlıklardan doğrudan etkileniyoruz. Her ne kadar göç ve göçmen meselesiyle son dönemde yoğun bir şekilde yüzleşiyor olsak da aslında biz bu konunun yabancısı değiliz. Anadolu, tarih boyunca hep bir göçmen yurdu oldu. Yaşadıkları yerlerde zulüm, baskı ve şiddet gören tüm mazlumlar, güvenli liman olarak daima Anadolu'yu, Türkiye topraklarını gördü. Engizisyondan kaçan Musevilerden, Doğu Avrupa'daki Hristiyanlara, Kafkasya'daki Müslüman kardeşlerimizden Nazi zulmünden kaçanlara kadar herkes, ülkemizin ve milletimizin kapısını çaldı. Bugün de bölgemizde kimin başı dara düşse, Allah'a hamdolsun, yönünü önce Türkiye'ye dönüyor. Bundan sonra da komşuluk ve insanlık görevimizi telakki ediyoruz.
Burada muhalefetin abartılı rakamlarla sık sık istismar ettiği bir konuyu da açıkça söylemek istiyorum... Ülkemizde muhalefetin, özellikle de faşist çevrelerin iddia ettiği gibi bir göçmen sayısı yoktur ve asla olmamıştır. 2 milyon 768 bini geçici koruma statüsündeki Suriyeli kardeşlerimiz, 1 milyon 90 bini ikamet izniyle kalanlar, 176 bini de uluslararası koruma altındakiler olmak üzere toplam 4 milyon 33 bin göçmen vardır. Aldığımız tedbirler sayesinde bu sayı günden güne azalmaktadır.
Göç ve göçmen konusunda hükümetimizin politikası gayet nettir. Biz, göç meselesine binlerce yıllık medeniyetimiz, tarihimiz, bizi biz yapan kadim değerlerimiz merceğinden bakıyoruz. 'Tahtımı veririm, tacımı veririm ama devletime sığınan mazlumu asla vermem.' Bu sözler kimin? Ecdadımızın. İşte biz, onlara layık olmaya çalışıyoruz.
Göç konusunda yıllardır büyük bir tutarlılıkla devam ettirdiğimiz insani ve vicdani tavrımızın olumlu neticelerini görmeye başladık. Suriye'de 13,5 yıl süren zulüm ve çatışmalar, 8 Aralık itibarıyla sona erdi. 1 milyon insanı katleden, 13 milyon kişinin yerlerinden edilmesine sebep olan Esad rejimi devrilirken, Suriye halkının özgürlüğünü temsil eden yeni bir yönetim iktidara geldi. Şimdi bu yönetim, bizim ve bölgedeki diğer kardeş ülkelerin de desteğiyle savaş yorgunu Suriye'yi yeniden ayağa kaldırmak için uğraşıyor. Çeşitli zorluklara, engellere ve sabotajlara rağmen, Suriye kendini yavaş yavaş toparlıyor. Suriye kendine geldikçe, ülkedeki istikrar ve güven ortamı güçlendikçe, geri dönenlerin sayısı da hızlanmaya başladı. 9 Aralık'tan bu yana sadece Türkiye'den Suriye'ye dönenlerin sayısı 200 bin kişiye ulaştı. Gönüllü, güvenli ve onurlu bir şekilde vatanlarına geri dönenlerin toplam sayısı ise 931 bin 450 kişiyi buldu."