G-XKX1J2WR62
DİSK-AR'ın yayımladığı son rapor, asgari ücretin enflasyonu tetiklemediğini, istihdamı azaltmadığını ve bölgesel asgari ücretin çözüm olmadığını gözler önüne serdi.
Doğrudan 7 milyona yakın çalışanı, dolaylı olarak ise toplumun tamamını ilgilendiren asgari ücretin belirlenmesine yönelik süreç, yarın başlayacak. DİSK Araştırma Merkezi (DİSK-AR) süreç başlamadan önce yeni asgari ücret raporunu paylaştı. Raporda, kamuoyunda yaygın olarak dile getirilen bazı iddiaların gerçekle örtüşmediği ortaya kondu.
Araştırma, asgari ücretin enflasyonu doğrudan tetiklemediğini, istihdamı azaltmadığını, bölgesel asgari ücret önerilerinin çözümsüzlüğü beraberinde getirdiğini ve verimlilik artışlarının ücretlere yansımadığını verilerle gözler önüne seriyor.
Ayrıca raporda, Türkiye’de asgari ücretin, adı “asgari” olsa da fiilen ortalama ücret haline geldiğini, düşük ücretliliğin yaygınlaştığını ve kadınların ile kayıt dışı çalışanların çok daha kötü koşullara itildiği ortaya koyuldu.
ASGARİ ÜCRET ENFLASYONUN SEBEBİ DEĞİL
Rapora göre, asgari ücret artışlarının enflasyonu körüklediği iddiası gerçeği yansıtmıyor. Türkiye’de özellikle 2005-2015 döneminde, asgari ücret resmi enflasyonun üzerinde artırıldığı halde enflasyonda ciddi bir yükseliş yaşanmadı. Örneğin 2012’de asgari ücrete yüzde 11,8 oranında yapılan zam, bir önceki yılın yüzde 10,5’lik enflasyon oranına rağmen 2012 enflasyonunu yüzde 6,2’ye geriletti. Aynı şekilde 2016’da da yüksek reel artışa karşın enflasyon düştü.
DİSK-AR’a göre yüksek enflasyon, ücretlerin alım gücünü düşürürken büyük şirketlerin kârlarını artırıyor. Enflasyon karşısında gelir dağılımı daha da bozulurken, asgari ücrete zam yapmamanın gerçek nedeni kaynak yokluğu değil, bölüşüm meselesinde alınan siyasal ve ekonomik tutum.
Asgari ücret artışları nedeniyle işsizliğin artacağı yönündeki tezler de verilerle desteklenmiyor. 2023 yılında yıllık ortalama yüzde 104’ü bulan asgari ücret artışına rağmen dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 10,4’ten yüzde 9,4’e geriledi, istihdam oranı ise yüzde 47,5’ten yüzde 48,3’e yükseldi. Yani yüksek artış dahi işsizliği belirgin şekilde artırmadı.
Bölgesel asgari ücret önerileri, Türkiye’nin 1951-1974 döneminde uygulayıp vazgeçtiği bir model. Raporda, bölgesel asgari ücretin Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olduğu, gelirin daha da adaletsiz dağılmasına ve bölgeler arası uçurumların derinleşmesine neden olabileceği belirtiliyor. DİSK-AR, çözümün sendikalaşmanın yaygınlaşması ve toplu iş sözleşmelerinin tüm işletmelere genişletilmesiyle sağlanabileceğini belirtti.
Araştırmada, ulusal gelirde ve büyük şirketlerde verimlilik yükselirken ücretlerin aynı paralelde artmadığına dikkat çekildi. 1974’te kişi başına düşen GSYH’nin yüzde 80,6’sına karşılık gelen asgari ücretin 2024’te yüzde 46,5’e gerilediği, büyük şirketlerde de verimlilik artışlarının çalışan ücretlerine olumlu yansımadığı vurgulandı.
2014’te Türkiye’den daha düşük asgari ücrete sahip 11 Avrupa ülkesi varken, 2024’te bu sayı 4’e düştü. Türkiye, bugün Avrupa’da yalnızca Arnavutluk, Bulgaristan, Karadağ ve Sırbistan’ın üzerinde yer alıyor. Avro cinsinden bakıldığında asgari ücret Türkiye’de son 10 yılda yıllık ortalama yalnızca yüzde 3,8 artmış durumda.
Asgari ücretin kişi başına milli gelire oranı 1974’te yüzde 80,6 iken 2024’te yüzde 46,5’e geriledi. Rapora göre bu, asgari ücretle çalışanların göreli yoksullaşması anlamına geliyor. 2024 yılında enflasyona bağlı olarak asgari ücretlinin yıllık alım gücü kaybının 55 bin TL’ye yaklaşabileceği belirtildi.
Araştırmada asgari ücretin açlık sınırının altına düşerek temel ihtiyaçları karşılamaktan uzaklaştığı, hızla artan altın fiyatları karşısında asgari ücretlinin 2005’ten bu yana 20 Cumhuriyet altını kaybettiği belirtildi.
Türkiye’de özel sektör işçilerinin yarısına yakını asgari ücret ya da ona çok yakın bir ücretle çalışıyor. Özellikle kadınlar ve kayıt dışı çalışanlar daha kötü durumda. Kadınların büyük bir çoğunluğu asgari ücret civarında, hatta altında ücretlere mahkûm edilirken, kayıtdışı çalışanlarda asgari ücretin yarısından bile az ücretle çalışanların oranı yüzde 40’ı aşıyor.
2008’den bu yana işverenlere 5 puanlık SGK prim desteği için bütçeden yaklaşık 60 milyar dolar aktarıldı. DİSK-AR’a göre bu desteğin işçiler için de uygulanması ve işçinin eline geçen net asgari ücretin yükseltilmesi gerekiyor.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.