Yargıtay 21 sayfalık gerekçeli kararında, tahliyesine karar verilen 6 sanığın “Atatürk Havalimanı saldırısı ile irtibatlarına dair yeterli delil olmadığı” vurgulandı.
Yüksek Mahkeme bu sanıklardan “anayasal düzeni ihlal” ve “kasten öldürme” suçlarından 46 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çaptırılan 5’inin sadece “DEAŞ terör örgütü üyeliği” suçundan cezalandırılması gerektiğine hükmetti. Kararda tahliye edilen sanıklar için, “Atatürk Havalimanı'nda düzenlenen silahlı ve bombalı saldırı eyleminin hazırlık, planlama, organizasyon ve icrası aşamalarında yer aldığına ilişkin her türlü şüpheden uzak mahkumiyete yeterli kesin ve inandırıcı delil yok” denildi. Tahliye edilen altınca sanığın ise tüm suçlardan beraat etmesi gerektiği kaydedildi.
Habertürk'ten Fevzi Çakır'ın haberine göre, Atatürk Havalimanı'nda 28 Haziran 2016'da terör örgütü DEAŞ'ın yabancı uyruklu üç militanı tarafından düzenlenen terör saldırısında; 45 kişi hayatını kaybetti, 170 kişi ise yaralandı. Saldırganlar olay yerinde öldü. Olay sonrası başlatılan soruşturma kapsamında; teröristlerin saldırıdan üç gün Türkiye’ye giriş yaptıkları ve Djameal Silımanı tarafından 3 aylık kirası ödenen özel bir eve yerleştirildikleri belirlendi. Atatürk Havalimanında saldırı öncesi keşif yaptıkları saldırı günü de taksi ile olay yerine geldikleri belirlendi.
Saldırıya ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında gözaltılar başladı. 14 Şubat 2017'de, 42'si tutuklu 4'ü firari 45 sanık hakkında iddianame hazırlandı. Aşamalarda bu tutukluların bir kısmı tahliye edildi.
MAHKEME KARARINI 2018’DE VERDİ
Yargılamanın görüldüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 16 Kasım 2018'de son kararını açıkladı. Tutuklu sanıklar Rıza Coşkun, Levent Uysal, Ahmet Kaplan, Eyüp Demir, Ahmet Dizlek ve Djamel Slimani'yi "Anayasayı ihlal" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Aynı sanıklar, 45 kişiyi "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan 45 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırıldı. Bu sanıklar ayrıca 142 kişiyi "tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan toplam 2 bin 202 yıl, 45 kez "mala zarar verme" suçundan da 402 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme bu sanıkları, teröristle irtibatlı ve olayın asli faili olarak kabul etti. 6 sanık “örgüt üyeliği veya örgüte yardım” suçundan cezalandırılırken, 29 sanığın ise beraatına karar verildi.
Dosya istinaftan da bu haliyle geçti.
YARGITAY KARARINI 12 ARALIK’TA VERDİ
Ve 12 Aralık’ta halen dosyada 7 tutuklu varken, Yargıtay 3. Ceza Dairesi dosyayı karara bağladı. Yüksek Mahkeme, 29 sanık yönünden verilen beraat kararları ve “örgüt üyeliği”nden verilen bazı mahkumiyetleri onadı.
6 SANIĞA TAHLİYE
46'şar kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen 6 sanık ile, örgüt üyeliğinden 12 yıl alan bir sanığın cezası ise bozuldu. 6 sanığın tahliyesi kararlaştırıldı. Yargıtay, 46'şar kez müebbet alan 3 sanığın örgüt üyeliğinden, bir sanığın “teröre finans sağlamak”tan, bir sanığın ise “örgüte yardım” suçundan cezalandırılmasını istedi. 8 yıl 5 aydır cezaevinde olan bir sanık hakkında ise beraat talep edildi.
O SANIK TAHLİYE EDİLMEDİ
Teröristlere kalacak yer temin eden Dijamel Slımanı ise tüm eylemlerden sorumlu tutuldu. “Anayasayı ihlal” suçundan verilmiş ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası onanırken “kasten öldürme ve teşebbüs" suçlarından verilen ceza ise bozuldu. Bu iki suç yönünden teröristlere yardım suçundan cezalandırılması talep edildi. Sanık Silamani’nin tutukluluk halinin devamına karar verildi.
KARAR TAMAMLADI
Yargıtay’ın bu kararı tahliye edilen sanıklar yönünden çok tartışıldı. “Müebbet alan biri nasıl tahliye edilir? Neden Yargıtay doğrudan tahliye kararı verdi. Yargıtay DEAŞ’ı aklıyor mu?” gibi birçok soru gündeme geldi. Ancak tüm bu sorular, karar gerekçesi yazılmadan kamuoyuna yansıdığı için gündeme geldi. Beklenen karar bugün tamamlandı.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Atatürk Havalimanı saldırısına ilişkin 21 sayfalık gerekçe kaleme aldı. Peki o kararda hangi gerekçelere yer verildi?
KİM NEDEN TAHLİYE EDİLDİ?
Peki bu karara göre hangi sanık neden tahliye edildi? İşte isim isim tahliye gerekçesi…
SANIK RIZA COŞKUN: (Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçu yönünden)
Sanık Rıza Coşkun’un Pendik İlçesinde ankesörlü telefondan 27.06.2016 ve 28.06.2016 tarihlerinde toplamda 3 defa olmak üzere İstanbul Atatürk Havalimanı saldırısını gerçekleştiren faillerden Rakhim Bulgarov’u arayarak iletişime geçtiği, kullandığı ankesörlü telefon kartının sanığın aracından ele geçirildiği, silahlı ve bombalı saldırı eylemini gerçekleştiren saldırgan ile neden görüştüğüne ilişkin hayatın olağan akışına uygun bir savunma yapamayan ve ele geçen dijital materyalleri üzerinde yapılan incelemelerde DAEŞ terör örgütü ile ilgili bazı fotoğraflar, marşlar ve dökümanlar bulunduğunun anlaşılması karşısında; 28.06.2016 tarihinde Atatürk Havalimanı'nda düzenlenen silahlı ve bombalı saldırı eyleminin hazırlık, planlama, organizasyon ve icrası aşamalarında yer almayan ve vahim eylem niteliğindeki araç suçlar olan nitelikli kasten öldürme ve nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs etme suçlarına yardım etme şeklinde şerik olduğu konusunda da mahkumiyetine yeterli şüpheden uzak, kesin bir delil bulunmayan sanığın dosya kapsamına yansıyan eyleminin TCK'nın 314/2. maddesinde düzenlenen silahlı terör örgütüne üye olma suçunu oluşturacağı, örgüt içerisindeki faaliyeti ve yarattığı tehlike de dikkate alındığında hakkaniyete uygun makul oranda alt sınırdan uzaklaşılarak cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken suç vasfında düşülen yanılgı ve yerinde olmayan gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi,
(Nitelikli kasten öldürme, nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs etme, nitelikli mala zarar verme ve nitelikli kamu malına zarar verme suçları yönünden) Sanık hakkında 28.06.2016 tarihinde Atatürk Havalimanı'nda düzenlenen silahlı ve bombalı saldırı eyleminin hazırlık, planlama, organizasyon ve icrası aşamalarında yer aldığına ve araç suçlara katıldığına ilişkin her türlü şüpheden uzak mahkumiyete yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşıldığından sanığın atılı suçlardan beraati yerine delillerin değerlendirilmesinde düşülen yanılgı sonucu yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi bozma nedeni sayılmıştır. (1 üye bu karara muhalefet etti.)
SANIKLAR LEVENT UYSAL VE HALİL DURSUN: (Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçu yönünden)
Sanıklar Levent Uysal ve Halil Dursun’un 17.06.2016-19.06.2016 tarihleri arasında bir araç öncü, diğer araç artçı olacak şekilde iki ayrı araç ile İstanbul’dan olay tarihinde DAEŞ’in etkin olduğu Şanlıurfa ili Akçakale ilçesine tespit edilemeyen bir neden ile gidip geldikleri ve sanıkların bu yolculukları sırasında günlük hayatta kullandıkları GSM hatlarını yanlarında götürmedikleri, sanıkların dijital materyalleri üzerinde yapılan incelemelerde DAEŞ terör örgütü ile ilgili bazı fotoğraflar, ses kayıtları ve dökümanlar bulunduğunun anlaşılması karşısında; 28/06/2016 tarihinde Atatürk Havalimanı'nda düzenlenen silahlı ve bombalı saldırı eyleminin hazırlık, planlama, organizasyon ve icrası aşamalarında yer almayan ve vahim eylem niteliğindeki araç suçlar olan nitelikli kasten öldürme ve nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs etme suçlarına yardım etme şeklinde şerik oldukları konusunda da mahkumiyetlerine yeterli şüpheden uzak, kesin bir delil bulunmayan sanıkların dosya kapsamına yansıyan eylemlerinin TCK'nın 314/2. maddesinde düzenlenen silahlı terör örgütüne üye olma suçunu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfında düşülen yanılgı ve yerinde olmayan gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi…
(Nitelikli kasten öldürme, nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs etme, nitelikli mala zarar verme ve nitelikli kamu malına zarar verme suçları yönünden) Sanıklar hakkında 28.06.2016 tarihinde Atatürk Havalimanı'nda düzenlenen silahlı ve bombalı saldırı eyleminin hazırlık, planlama, organizasyon ve icrası aşamalarında yer aldıklarına ve araç suçlara katıldıklarına ilişkin her türlü şüpheden uzak mahkumiyetlerine yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşıldığından sanıkların atılı suçlardan beraati yerine delillerin değerlendirilmesinde düşülen yanılgı sonucu yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi bozma nedeni sayılmıştır.
SANIK AHMET DİZLEK:
Sanık Ahmet Dizlek’in kendisine ait GSM hattının yanı sıra Mohammed Khalıfeh adına kayıtlı olan 0505 (...) (..) (..) numaralı GSM hattını da kullandığı, bu hattın 27.06.2016 tarihinde eylemin faillerinden Rakhim Bulgarov’un kullandığı 0551 (...) (..) (..) numaralı cep telefonu ile birlikte İstanbul Sultançiftliği ilçesinden sinyal verdiği, sanığın ikametinde yapılan aramalarda, yaşadığı binanın ortak alanında ucunda susturucu dişli yuvası bulunan bir adet silah ve çok sayıda merminin ele geçirildiği, sanığın savunmalarında üzerine atılı suçları işlemediğini beyan etmesi karşısında; 28.06.2016 tarihinde Atatürk Havalimanı'nda düzenlenen silahlı ve bombalı saldırı eyleminden haberdar olup, hazırlık, planlama, organizasyon ve icrası aşamalarında yer aldığına, araç suçlara katıldığına ve örgütle organik bağ içine girip sürekli şekilde, çeşitlilik ve yoğunluk gösteren eylemlerde bulunduğuna ilişkin her türlü şüpheden uzak mahkumiyete yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmayan sanığın üzerine atılı tüm suçlardan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi bozma nedeni sayılmıştır.
SANIK EYYÜP DEMİR: (Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçu yönünden)
27.06.2016 tarihinde sanık Eyyüp Demir'in kuzeni olan sanık Ahmet Kaplan'ın işyerine gittiği, telefonunun şarjının bittiğini söyleyerek sanık Ahmet Kaplan'ın telefonundan eylemci Rakhim Bulgarov’u aradığı ve Arapça konuştukları, görüşme sonrasında Eyyüp Demir’in birisine para vermesi gerektiğini söylemesi üzerine birlikte İstanbul Kağıthane İETT garajı yakınlarındaki BİM market yakınlarına araçla gittikleri, sanık Eyyüp Demir’in arabada kaldığı ve verdiği bir miktar paranın sanık Ahmet Kaplan tarafından daha önce hiç görmediği eylemci Rakhim Bulgarov'a verildiği olayda; 28.06.2016 tarihinde Atatürk Havalimanı'nda düzenlenen silahlı ve bombalı saldırı eyleminden haberdar olduğuna ilişkin somut bir delil bulunmayan, eylemin hazırlık, planlama, organizasyon ve icrası aşamalarında yer almayan, eylemin gerçekleşmesi sırasında ise gerçekleşmeyi engelleyebilecek bir konumda olmayan ve vahim eylem niteliğindeki araç suçlar olan nitelikli kasten öldürme ve nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs etme suçlarına yardım etme şeklinde şerik olduğu konusunda da mahkumiyetine yeterli şüpheden uzak, kesin bir delil bulunmayan sanığın örgütün hiyerarşik yapısına girerek örgüt üyeliği suçunu işlediğine ilişkin çeşitlilik, süreklilik ve yoğunluk arz eden örgütsel eylem ve faaliyetleri de tespit edilemediği ancak, örgüt mensubu şahıslar ile iletişim kurarken şahsi cep telefonu yerine kuzeni sanık Ahmet Kaplan’a ait telefonu kullandığı, bu kişilerle olan görüşmelerini Arapça konuşarak gerçekleştirdiği, buna ilişkin savunmasında Suriye’ye giden ismini Ömer olarak bildiği ancak soyadını bilmediği işçisinin söz konusu parayı borç olarak istediğini, parayı buluştuğu şahıslara Ömer’e iletmeleri amacıyla verdiğini beyan etmiş ise de; soyadını dahi bilmediği birine tanımadığı bir kişi ile para yollamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve sanığın bu yöndeki savunmalarının inandırıcı bulunmadığı, tüm bu açıklamalar ışığında Rakhim Bulgarov’a örgüt mensubu olduğunu bilerek 1500 dolar karşılığı para verdiği anlaşılan sanığın eyleminin 6415 sayılı Kanun'da düzenlenen terör örgütlerine veya üyelerine fon sağlamak suretiyle terörizmin finansmanı suçunu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfında düşülen yanılgı ve yerinde olmayan gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi, (Nitelikli kasten öldürme, nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs etme, nitelikli mala zarar verme ve nitelikli kamu malına zarar verme suçları yönünden) Sanık hakkında 28.06.2016 tarihinde Atatürk Havalimanı'nda düzenlenen silahlı ve bombalı saldırı eyleminin hazırlık, planlama, organizasyon ve icrası aşamalarında yer aldığına ve araç suçlara katıldığına ilişkin her türlü şüpheden uzak mahkumiyete yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşıldığından sanığın atılı suçlardan beraati yerine delillerin değerlendirilmesinde düşülen yanılgı sonucu yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi bozma nedeni sayılmıştır.
SANIK SEYHUN ALİ AKÇAY:
Sanık ve müdafinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak Anayasanın 138/1. maddesi hükmü, TCK'nın 61. maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin ölçütlerle 3/1. maddesinde düzenlenen orantılılık ilkesi çerçevesinde, suçun işleniş biçimi ve kasta dayalı kusurunun ağırlığı bağlamında, sanığın örgüt içindeki konumu, kaldığı süre, faaliyetlerinin nitelik süreklilik ve çeşitliliği ile faaliyet alanı gözetilerek, dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun adil bir cezaya hükmedilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile teşdidin derecesinde hataya düşülerek fazla ceza tayin edilmesi bozma nedeni sayılmıştır.
CEZAYİRLİ SANIK TUTUKLU KALDI
Sanık Djamel Slımanı davanın tek tutuklu sanığı olarak kaldı. Teröristlere kalacak yer temin eden Dijamel Slımanı tüm eylemlerden sorumlu tutuldu. Ancak; “Anayasayı ihlal” ve “kasten öldürme” suçlarından değil bu suçlara yardımdan (teröristlere yardım) suçundan cezalandırılması istendi. Sanık Silamani’nin tutukluluk halinin devamına karar verildi.
PEKİ SLIMANI İÇİN YARGITAY KARARINDA NE DENİLDİ?
“…Sanığın İstanbul'daki DAEŞ evleri üzerinde tam bir denetim ve kontrole sahip olduğu, İstanbul’dan Suriye’ye militan gönderilmesi işini koordine ettiği ve 28.06.2016 tarihinde Atatürk Havalimanı'nda düzenlenen silahlı ve bombalı saldırı eylemini gerçekleştiren DAEŞ terör örgütü mensubu olan eylemcileri İstanbul’daki DAEŞ evlerinden birine yerleştirmeyerek, eyleme ilişkin rahat ve güvenli bir şekilde planlama ve hazırlık yapmaları için daha önce kullanılmayan temiz bir eve yerleşmelerine aracılık ettiğinin tespit edilmesi karşısında; icra hareketlerine başlanmasından itibaren silahlı ve bombalı saldırıyı gerçekleştiren örgüt üyeleriyle birlikte hareket ederek ya da olay esnasında doğrudan sonuca müessir fonksiyon ortaya koyan bir hareketle katılarak fiil üzerinde müşterek hakimiyet kurmaması nedeniyle müşterek fail olarak sorumlu tutulma imkanı bulunmayan ancak araç suçların işlenmesinden önce yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak suretiyle yardım ettiği anlaşılan sanığın eyleminin, TCK'nın 39/2-c maddesi delaletiyle 39/1. maddesi kapsamında kaldığı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması bozma nedeni sayıldı.”