İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasını protesto etmek amacıyla İstanbul Saraçhane'de düzenlenen barışçıl gösterilerde yüzlerce kişi gözaltına alınırken, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) bugüne dek bu alanda verdiği kritik kararlar yeniden gündeme geldi.
AYM, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına dair verdiği onlarca içtihatla hem idareye hem de yargıya bu hakka müdahale sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiğini net şekilde gösteriyor.
Anayasa'nın 34. maddesi, barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının izin şartına bağlanamayacağını açıkça hükme bağlıyor. AYM, Cihan Tüzün ve diğerleri kararında, yetkili makamlardan izin alınmasının değil, yalnızca bildirimde bulunulmasının yeterli olduğunu vurgulayarak, bu hakkın izne bağlanmasının Anayasa’nın "sözüne" aykırı olduğunu belirtmişti.
Saraçhane’de gözaltına alınan birçok kişinin ilerleyen süreçte hakkında HAGB (Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması) kararı verilmesi muhtemel. Ancak AYM, Atilla Yazar ve diğerleri kararında, HAGB kararının ceza tehdidini ortadan kaldırmadığını, dolayısıyla bireylerin mağduriyetinin devam ettiğini açıkça ifade etti.
AYM, Dilan Ögüz Canan ve Ali Demirci kararlarında; kamu düzenini tehdit etmeyen, barışçıl nitelikteki toplantılara verilen para cezaları, HAGB kararları ya da tutuklamaların, toplumda caydırıcı etki oluşturabileceğine ve bunun ifade özgürlüğü ile toplantı hakkına aykırı olduğuna hükmetti.
Ali Rıza Özer ve Ezgi Özen kararlarında ise AYM, kolluk güçlerinin barışçıl gösterilere yönelik müdahalelerinde orantılılık ilkesine dikkat çekti. Anayasa'nın 17. maddesine göre kötü muamele yasağı ihlali olmasa bile, toplantı hakkının ihlal edilebileceğini belirtti.
AYM, Hamit Yakut ve Sefa Başak kararlarında, anayasal hak kapsamında yapılan bir toplantıya katılmanın tek başına “örgüt adına suç işlemek” olarak nitelendirilemeyeceğini vurguladı. Aksi uygulamaların ifade özgürlüğünü ve gösteri hakkını hedef aldığını belirtti.
Pandemi döneminde İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulları tarafından verilen toplantı yasaklarına ilişkin AYM, Selma Atabey kararında bu kararların açık kanuni dayanağı bulunmadığını ve öngörülebilirlik ilkesini ihlal ettiğini belirtti. Yani kamu otoritesi salgın gibi olağanüstü koşullarda bile temel hakları keyfi şekilde sınırlayamaz.
AYM’nin bu içtihatları, İmamoğlu'nun tutuklanmasını protesto eden vatandaşların anayasal haklarını kullandıklarını ortaya koyuyor. Gözaltılar, HAGB kararları ya da para cezalarıyla bu hakkın bastırılması halinde Türkiye’nin en yüksek yargı organının geçmiş kararları emsal teşkil edecek nitelikte.