ABD ile Çin arasında yaşanan ticaret gerilimi, küresel piyasalarda dalgalanmalara yol açmaya devam ediyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın 2 Nisan’da açıkladığı yeni gümrük tarifelerinin ardından başlayan ticaret gerilimi, Çin'in misilleme kararlarıyla tırmandı. Dün ABD’nin Çin'e yönelik gümrük vergilerini yüzde 104'e yükselteceğini açıklamasının ardından, bugün Çin'in ABD'ye karşılık olarak ek gümrük vergilerini yüzde 84’e çıkardığını duyurması piyasalarda sert satış dalgalarını tetikledi.
Gelişmeler, özellikle gelişmekte olan ülke borsalarında ve emtia piyasalarında olumsuz etkiler yaratırken, Borsa İstanbul da bu küresel dalgadan nasibini aldı.
Borsa İstanbul’da güne sınırlı kayıplarla başlayan BIST 100 endeksi, Çin'den gelen açıklamayla birlikte düşüşünü hızlandırdı. Günün ilk yarısında yüzde 0,71 değer kaybederek 9.409 puana gerileyen endeks, saat 14:48 itibarıyla yüzde 1,73 kayıpla 9.316 puana kadar düştü.
Bu sert düşüşte en büyük etki bankacılık sektöründe görüldü. Aynı dakikalarda bankacılık endeksi yüzde 3,20 oranında değer kaybederken, holding endeksi de yüzde 1,18 düşüş gösterdi. Günün ilk yarısında Borsa İstanbul'daki toplam işlem hacmi ise 35,4 milyar lira olarak gerçekleşti.
Teknik analiz açısından bakıldığında, BIST 100 endeksinde 9.500 ve 9.600 puan seviyeleri direnç; 9.350 ve 9.250 puan seviyeleri ise kısa vadeli destek olarak öne çıkıyor. Uzmanlar, bu seviyelerin kırılması halinde satış baskısının derinleşebileceğine dikkat çekiyor.
Önceki gün, alış ağırlıklı bir seyir izleyen BIST 100 endeksi, günü yüzde 0,74 değer kazanarak 9.477 puandan tamamlamıştı. Ancak küresel piyasalarda yeniden tırmanan ticaret savaşları endişesi, bu kazanımların hızla silinmesine yol açtı.
Trump yönetiminin geçtiğimiz günlerde duyurduğu ek gümrük tarifeleri, birçok ülkenin diplomatik yollardan tepki göstermesiyle geçici bir iyimserlik yaratmıştı. Ancak Çin’in sert misillemeleri ve karşılıklı vergi artışları, bu iyimserliği kısa sürede bastırdı.
Uzmanlara göre, ABD ile Çin arasında artan ticaret gerilimi yalnızca iki ülke arasında kalmayacak; küresel tedarik zincirleri, ihracat ve ithalat dengeleri ve gelişmekte olan piyasalar üzerinde uzun vadeli baskılar oluşturabilecek. Bu durum, yatırımcıların güvenli limanlara yönelmesine neden olurken, hisse senedi piyasalarında volatilitenin artmasına yol açıyor.