DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin haftalık grup toplantısında yaptığı açıklamada, Ekrem İmamoğlu ve seçilmiş bazı belediye başkanlarının yargılandığı davalara değindi. Hatimoğulları, “Bu dava da yargının siyasallaştığının en önemli göstergesidir. Pekala tutuksuz yargılanabilirler. Buradan bir kez daha diyoruz ki Ekrem İmamoğlu ve seçilmişler derhal serbest bırakılmalıdır” ifadelerini kullandı.
AİHM ve AYM kararlarının uygulanmadığını vurgulayan Hatimoğulları, tutukluların serbest bırakılması çağrısında bulundu:
“Demirtaş, Yüksekdağ ve bütün Kobani kumpas davası tutukluları ve Osman Kavala, Can Atalay Gezi direnişi tutukluları bir saniye bile içeride kalmamalı. Adalet Bakanı ‘Bazı davalar siyasallaştırılıyor’ diyor. Sizin iktidarınız değil mi bu davaları siyasallaştıran? Yargıyı da bu davaları da siyasallaştıran sizsiniz. Türkiye'nin itibarını zedelemeye devam ediyorsunuz, bir an önce bundan vazgeçin. AİHM ve AYM kararları uygulansın. Bütün arkadaşlarımız derhal serbest bırakılsın.”
Ekrem İmamoğlu ve seçilmiş belediye başkanlarıyla ilgili davalara da değinen Hatimoğulları, “Bu dava da yargının siyasallaştığının büyük bir göstergesidir. Buradan bir kez daha diyoruz ki Ekrem İmamoğlu ve seçilmişler derhal serbest bırakılmalıdır” dedi.
Tülay Hatimoğulları, Kocaeli Dilovası’nda geçtiğimiz perşembe günü meydana gelen ve 6 kişinin yaşamını yitirdiği yangına ilişkin üzüntüsünü dile getirdi. Hatimoğulları, “Ailelerine başsağlığı dileklerimi iletiyorum ve yaralılara acil şifalar diliyorum. Milletvekillerimiz, İstanbul ve Kocaeli meclisimiz, yitirdiğimiz kadın emekçilerin cenazelerine katıldılar. Yanan tesise de gittiler” ifadelerini kullandı.
Yangının iş kazası olarak sunulmasını eleştiren Hatimoğulları, sistemin işçi sağlığı ve güvenliği konusundaki ihmallerine dikkat çekti:
“Bu yangın, kahrolası sistemin acımasızca çocukların, kadınların, bir türlü emekli edilmeyen yaşlıların emeğinin nasıl sömürüldüğünü, can güvenliklerinin nasıl hiçe sayıldığını gösteriyor. Ya bu kapitalist sistemin dişlileri arasında ezilmeye devam edeceğiz ya da örgütlenecek, emeğin hakkını arayacak; adil ve eşit bir düzeni hep beraber inşa edeceğiz. Bizler ikinci yolu seçiyoruz. Mücadele etmeyi seçiyoruz.”
Hatimoğulları, Avrupa Birliği Komisyonu’nun Türkiye raporuna da değinerek, yargıda kriz, demokraside çöküş ve temel haklarda gerileme olduğuna işaret etti:
“Rapor diyor ki yargıda kriz, demokrasi de çöküş, temel haklarda alarm var. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi güçler ayrılığını yok etti. Bunlar AB'nin tespitleri. Dışişleri bu rapora ‘önyargılı’ dedi. Yapılması gereken hakikatle yüzleşmek.”
Hatimoğulları, cezaevlerindeki koşulları da eleştirdi:
“S ve Y tipi yani kuyu tipi, tabut tipi hapishaneleri hala inşa etmeye devam ediyorlar ve orası mahpuslar için işkencehaneye dönüşmüş durumda. Mahpusların yaşam, sağlık, iletişim ve insan onuruna yakışır koşullarda tutulma haklarına sistematik bir biçimde ihlal var. İnfazı yakılanlar 30 sene yattığı halde infaz yakmaya devam ediyorlar. Açlık grevleri de var. Bütün bunlar görmezden geliniyor.”
Hatimoğulları, AB raporunun hükümet tarafından dikkate alınması gerektiğini de vurguladı:
“Türkiye'nin bu raporu ters yüz etmesi için tarihi bir fırsat var; iç barış sürecini başlatmak, demokrasiyi güçlendirmek ve hukuku ayağa kaldırmak için cesaret, demokrasiyi sahiplenme ve harekete geçme zamanı. Bunu hep beraber yapabiliriz.”
Hatimoğulları, barış sürecinin bir yılı aşkın süredir devam ettiğini ve ikinci aşamaya geçildiğini ifade ederek, demokratik siyasetin önemine vurgu yaptı:
“Barışı örgütleyecek olan demokratik siyaset alanıdır. Meclis’e, iktidara ve muhalefete önemli görevler düşüyor. İkinci aşama demokratik siyasetin zamanıdır.”
Hatimoğulları, barış sürecinde Öcalan’ın kararlılığının kritik olduğunu belirtti:
“İlk günden beri pozitif dil kullandı, tarihi konulara takılmadı, daima sağduyuyla hareket etti. Sayın Cumhurbaşkanı ne dedi, ‘Şu anda İmralı bu konuyla ilgili her türlü desteği verdi, veriyor.’ Önemli bir tespit. Sayın Bahçeli ne söyledi? ‘Meclis'te kurulan komisyonda seçilecek milletvekillerinin İmralı’ya giderek ilk ağızdan mesajları alması süreci güçlendirecekti.’ Son derece önemli bir vurgu.”
Hatimoğulları, komisyonun İmralı’ya giderek görüşmeler yapmasının süreci hızlandıracağını ve topluma güven sağlayacağını söyledi:
“Devletin gittiği yere siyaset neden gitmesin? Siyaset kurumu böylesi tarihi bir meselede neden en aktif şekilde görev almasın ki? Komisyon gecikmeksizin İmralı’ya gitmeli, adada bu görüşmeyi gerçekleştirmelidir.”
Hatimoğulları, barışa karşı çıkan aktörleri eleştirerek, “Muhalefet barıştan yana, maalesef barıştan yana olmayanlar var. Tarihi fırsatın önüne set çekenler var. İktidar içinde iktidar adına açıktan barış karşıtlığı yapan manşetler görebiliyoruz. Bu manşetler barış adına büyük bir utançtır. Barışa karşı çıkmak gelecek nesillere karşı işlenmiş tarihi bir suçtur. Barış ve Kürt sorununun çözümü kimi siyasi partilerin seçim hesaplarına kurban edilemez” dedi.
Hatimoğulları, Öcalan’ın barış için yürüttüğü mücadelenin önemine dikkat çekerek, “Sayın Öcalan’a karşı toplumda çok farklı duygular var, bunu anlıyoruz, farkındayız. Ama toplum olarak şunu görüyoruz, barış için ısrarla verilen bir mücadele var. Barış bir taktik değil, geçici bir manevra değil, stratejik bir tercihtir” ifadelerini kullandı.