İstanbul'u ve Marmara Bölgesi'ni sarsan 6.2 büyüklüğündeki depremin yankıları sürerken, Türkiye'nin önde gelen deprem bilimcilerinden Prof. Dr. Celal Şengör'den endişe verici bir açıklama geldi. Gazeteci Candaş Tolga Işık'a konuşan Şengör, yaşanan depremin beklenen büyük İstanbul depreminin bir "öncüsü" olma ihtimaline dikkat çekti.
Candaş Tolga Işık'ın aktardığına göre, Prof. Şengör öncelikle 6.2 büyüklüğündeki bir depremin ardından daha küçük artçı sarsıntıların yaşanmasının normal ve beklenen bir durum olduğunu belirtti. Ancak asıl endişe verici senaryoyu da dile getiren Şengör, "Ancak devamında 6,2'den büyük bir deprem ya da depremler olursa bunun İstanbul'da beklenen büyük depremin öncüleri olabileceği ihtimali daha güçlenir," ifadelerini kullandı.
Bu sözler, 6.2'lik depremin ardından bölgedeki sismik aktivitenin dikkatle takip edilmesi gerektiğini ve olası daha büyük sarsıntıların çok daha ciddi bir tehlikenin habercisi olabileceğini ortaya koyuyor.
Şengör'ün açıklamasındaki en korkutucu nokta ise, eğer bu deprem gerçekten bir öncü ise, büyük depremin ne zaman meydana geleceğinin bilinemeyeceği gerçeği oldu. Şengör, "Öncüyse de 10 sene sonra olacak depremin mi öncüsü 10 dakika sonra olacak depremin mi bunu bilemeyiz," diyerek, öncü depremlerin ardından ana şokun ne zaman vuracağının kestirilemez olduğunu vurguladı.
Bu belirsizlik, deprem tehlikesi altında yaşayan milyonlarca İstanbullu için hazırlıklı olmanın ne kadar kritik olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
Şengör sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu deprem öyle oldu, bitti, geçti denecek bir deprem değil. Türkiye, asla değişmemesi gereken gündemini tekrar hatırladı. Büyük deprem geliyorum diyor. Yetkilileri İstanbulla ilgili bir kez daha uyarıyorum. Kaybedecek zamanımız yok, kalmadı"
Prof. Dr. Celal Şengör'ün bu değerlendirmesi, Marmara Denizi'ndeki son depremin ardından bölgedeki sismik riskin ciddiyetini ve beklenen büyük İstanbul depremine yönelik endişeleri artırdı. Uzmanın sözleri, artçı sarsıntıların ve bölgedeki diğer sismik hareketlerin önümüzdeki dönemde yakından izlenmesi gerektiğini ve depreme hazırlık çalışmalarının ertelenemez bir zorunluluk olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.