Prof. Dr. Selva Demiralp, 2025 sene sonunda enflasyonu ana senaryo olarak 31,97 oranında tahmin etti. Demiralp, işsizlik oranının 2025 yılında yüzde 10'lu seviyelerde seyretmesini beklediğini ifade etti.
Yeni yılla birlikte bazı ekonomistler 2025 yılına ilişkin ekonomik beklentilerini açıklamaya devam ediyor. Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi ve Dünya Gazetesi Yazarı Prof. Dr. Selva Demiralp de 2025'te Türkiye ekonomisini neler beklediğine dair bir yazı kaleme aldı.
Yazısında 2024 yılına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Demiralp, geçtiğimiz yıl enflasyonla mücadelenin yükünün tamamen Merkez Bankası'nın omuzlarına yüklendiğini, Maliye Politikası'nın enflasyon yaratan talebin esas kaynağı olan yüksek gelir kesimlerini vergilendirecek bir reform hamlesini gerçekleştiremediğini ve kamuda tasarrufun sembolik de olsa yapılamadığını kaydetti.
"2025 yılı için yaptığımız enflasyon tahminleri 2025 ikinci çeyreğinden önce faiz indirimine izin verecek bir tablo sunmuyor." diyen Demiralp, sene içinde TCMB'nin 2025 sonu tahminini yukarı yönlü güncelleme olasılığının yüksek olduğuna değindi.
Selva Demiralp büyümeyle ilgili de, "Büyüme bacağında 2025 yılı genelini yüzde 3'ün altında bir rakama razı olarak geçireceğimizi düşünüyorum. Bunun üzerinde bir büyüme rakamında ısrar edilmesi enflasyonda bunca sıkıntı sonucu edinmeyi umduğumuz sınırlı iyileşmenin de geri verilmesi ile sonuçlanabilir." yorumunda bulundu.
2025 yılı için küresel ekonomiyi bekleyen en büyük belirsizliğin ABD'nin seçilmiş başkanı Donald Trump kaynaklı olabileceğini ifade eden Demiralp, Trump'ın seçim vaadleri arasında gümrük vergilerinde artış, kurumlar vergisi ve gelir vergisi indirimleri, yasadışı göçmenleri sınır dışı etmek ve deregülasyonlar olduğunu hatırlattı.
"Bu vaadlerden 2025'te gerçekleşme olasılığı ve ekonomik etkisi en yüksek olan kalem gümrük vergilerindeki artış olabilir." diyen Selva Demiralp, Avrupa'nın Trump'a misilleme yapıp ABD'den ithal ettiği ürünlerde benzer vergi artışlarına giderse ve Avrupa'nın ABD ile azalan ticaretinde Türkiye bir pay kapabilirse bunun Türkiye'nin avantajına bir gelişme olacağını ifade etti.
Demiralp, "İlave olarak Trump'ın iddia ettiği gibi Rusya-Ukrayna savaşının bitmesi de petrol fiyatlarında yaratacağı rahatlama ile Türkiye'ye yarar." diye de ekledi.
Ancak Selva Demiralp, Trump'ın politikalarının yaratacağı enflasyonist risklerin hem küresel enflasyonu hem de ABD tahvil faizlerini yukarı itme potansiyeline sahip olduğunu da hatırlatarak şunları söyledi:
"ABD'nin artan bütçe açığının finansmanı için tahvil arzını artırması da ABD getiri eğrisini dikleştireceği için dış borçlanma maliyetlerimiz bu durumdan olumsuz etkilenecektir."
Selva Demiralp, 2025 yılının ilk ayında iyi senaryo olarak enflasyonu 40,29 oranında, kötü senaryo olarak ise 40,82 oranında tahmin etti.
Demiralp'in 2025 sene sonunda enflasyonu ana senaryo 31,97, iyi senaryo 27,74 ve kötü senaryo olarak 36,33 tahmin etti.
"Türkiye gibi merkez bankası kredibilitesinin zayıf olduğu ülkelerde, hele de uygulanacak kemer sıkma politikalarında merkez bankası yalnız kalıyorsa büyüme ile enflasyon arasında bir ödünleşme kaçınılmaz." diyen Selva Demiralp bu durumu şöyle açıkladı:
"Eğer enflasyonu düşürmek istiyorsanız talebi kısacaksınız. Talep azaldığı zaman ise fiyatlar üzerindeki yukarı yönlü baskılar hafifleyecek ve enflasyon düşecek.
Büyümeden feragat etmeden enflasyonu düşürmek ancak kapsamlı bir kalkınma planının parçası olarak kredibilite kazanan bir merkez bankasının beklentileri kontrol altına alabilmesi ve yatırımların canlanması ile mümkün.
2001 sonrası dönemde IMF'nin varlığı, siyasi orotitenin merkez bankası ile işbirliği yapması, hızla uygulamaya konulan yapısal reformlar böyle bir güven ortamını mümkün kıldı. Mevcut şartlarla kıyaslaması pek mümkün olmayan bir ortamdı bu."
2025 yılına ait büyüme rakamlarıyla ilgili de bir tahminde bulunan Demiralp, "2025 yılı sonunda yüzde 30'luk bir yıl sonu enflasyonu ile tutarlı olan büyüme rakamının yüzde 2.5-3 bandında kalacağını düşünüyorum." dedi.
Selva Demirlap, işsizlik rakamlarıyla ilgili ise "En hızlı büyüdüğümüz zamanlarda bile yüzde sekiz altına düşmeyen ve ciddi ivme kaybettiğimiz zamanlarda yüzde 13'i zorlayan bir aralıkta seyreden işsizlik oranının 2025 yılında yüzde 10'lu seviyelerde seyretmesi beklenti dahilinde." yorumunda bulundu.