802-508-7352
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, çözüm sürecinin yol haritası, siyasi irade ve kararlılık gerektirdiğini vurgulayarak, “Sayın Erdoğan’ın bu işin neresinde durduğunu henüz tam anlamış değiliz.” dedi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Yeni Yol Partisi grup toplantısında konuştu.
Babacan'ın konuşmasında öne çıkanlar şu şekilde:
Son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim: Barış savaştan iyidir. Sükût kavgadan, diyalog çatışmadan iyidir. Yaşamak ölmekten iyidir. Geçtiğimiz hafta DEM Parti İmralı heyeti tarafından yapılan açıklamayla terör örgütü PKK’ya silahları bırakma ve kendini feshetme çağrısı yapıldı. Bu açıklamanın hemen ardından da örgüt, çağrının gereklerine uyacağını söyledi. Sözlerin tutulup tutulmayacağını yakından takip edeceğiz. Biz ilk günden bu yana şunu söyledik: Süreci “temkinli bir iyimserlikle” takip edeceğiz dedik; gerekli gördüğümüz noktalarda da tavsiyelerimizi, uyarılarımızı yapacağız dedik ve öyle de yapıyoruz. Çünkü biliyoruz, terörü sona erdirmek sıradan bir iş değildir. Çözüm size gümüş bir tepside sunulmaz, hediye edilmez.
Çözüm, adım adım inşa edilmesi, ilmek ilmek örülmesi gereken bir süreçtir. İyi bir yol haritası gerektirir, siyasi irade gerektirir; en önemlisi de kararlılık gerektirir, kararlılık. Bakın yol haritası diyoruz, henüz bir yol haritası yok. Siyasi irade diyoruz, ülkenin Cumhurbaşkanı’ndan henüz net bir duruş görmedik. Kararlılık diyoruz, belki Sayın Bahçeli bu işi başlattığı noktada duruyor ama Sayın Erdoğan’ın bu işin neresinde durduğunu henüz tam anlamış değiliz. Ya ileriye bakacak, hep birlikte kararlılıkla yürüyeceğiz; ya da arkamıza bakıp, yalpalayıp, bu fırsatı kaçıracağız. Ya bin yıldır beraber yaşayan insanlar olarak sarılıp helalleşeceğiz; ya da çeşit çeşit bahane üretip ayrışmaya devam edeceğiz.
Türkiye, terör sorunu yüzünden çok büyük kayıplar yaşadı, çok. Birliğimizi, beraberliğimizi kaybettik. Ülkenin büyük ekonomik potansiyelini kaybettik. Ama her şeyden önce canlarımızı kaybettik, bu vatanın evlatlarını kaybettik… On binlerce aileye ateş düştü. Artık kaybedecek tek bir günümüz, tek bir saatimiz bile yok. Türkiye, onlarca yıldır çektiği bu sorundan kurtulmalı artık.
Suriye Kürtlerinin, özgür ve eşit bir şekilde, siyasetteki tüm renkleri ve çeşitliliği ile, Türkiye ile dostane ilişkiler içinde olmaları en büyük arzumuz. Nasıl ki ülkemizde bin yıllık Türk ve Kürt kardeşliğini esas alarak yeni bir döneme giriyorsak, tüm komşu ülkelerdeki Kürtlerle de kardeşlik hukuku içinde, beraberce var olalım istiyoruz. İşte bu sebeple, sadece Türkiye’de değil, tüm komşularımızda, Türkiye’ye doğrulma ihtimali olan silahların hepsi terk edilmeli, daha nice bin yıllar sürecek birlikteliğin üzerine gölge düşürülmemelidir.
Evet, terör ülkemiz için büyük bir sorundur. Ancak ülkemizde büyük bir hak ve özgürlük sorunu da vardır. Ülkemizde Kürt vatandaşlarımızın sorunları vardır, Kürt sorunu vardır. Bu sorunun çözüm zemini de bu çatının altıdır, Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Bakın, İmralı heyetinin örgütün feshine yönelik çağrıyı okurken dahi bu sorun ayyuka çıktı. Televizyon kanallarında neler yaşandı, gördünüz değil mi? Çağrı metninin önce Kürtçesi okununca afalladılar. Bazıları ne yapacağını bilemedi, korkup yayını kesti; bazıları asıllarına rücu etti, yasağa sarıldı.
Bu otoriterlik virüsü, bu antidemokratiklik virüsü, bu popülizm virüsü, bu ayrımcılık virüsü siyasete yayılan bir virüs arkadaşlar. Bu virüs muhalefete de hızla yayılıyor. Tahammülsüzlüğü, yerel yönetimlerdeki icraatlerden; Arapça tabelalara yaptıkları düşmanlıktan biliyoruz. Tahammülsüzlüğü, Filistin’le dayanışma mitinginden dönene yumrukla saldıranı, savunanlardan biliyoruz; tahammülsüzlüğü, henüz ellerine geçirmedikleri sopayı her fırsatta sığınmacılara sallayanlardan biliyoruz. Bu virüsle hep birlikte mücadele etmemiz gerekiyor.
Çok şükür, biz bunların hepsine karşı aşılıyız. Ayrımcılıkmış, ırkçılıkmış, kutuplaştırmaymış… Bunların hepsine karşı doğuştan aşılıyız. Onun için bazı muhalefet partilerinin içinde rahat yaşayan bu zehirli ideoloji bize bulaşamıyor. İster iktidardakiler olsun ister muhalefettekiler; otoriter zihniyetin her türünü reddediyoruz. Ve bu şekilde yolumuza devam edeceğiz inşallah.
Ramazan sepetimiz 7 yılda tam 8 kat artmış. Sayın Erdoğan'ın karnesi bu, ben enflasyon ile mücadele edeceğim diyen Erdoğan'ın Türkiye'yi getirdiği nokta bu. Erdoğan ne zaman ben ekonomistim demeye başladı işte enflasyon o zaman aldı başını gitti. Hesap ortada, hesaba itirazı olan varsa çıksın açıklasın. Sayın Erdoğan duymazlıktan gelmesin, bunun hesabını çıkıp grup açıklamasında versin. Bu fiyatlara ne oldu. Kimse bizim enflasyonla ilgili masalara inanmamızı beklemesin.
Eski dostumuz 200 liranın başına ne geldi. Tedavüle ilk çıktığı tarihte bu para tam 132 dolar ediyordu, bugün beş buçuk dolar ediyor. Yani bunu değeri 126 dolar düşmüş. Bu paranın değerini düşüren kim arkadaşlar ya? Herkesin cebindeki 200 liralık banknotun değerinden 126 doları çalan kim?