Türkiye’de ve dünyada gündemin hızla değiştiğine dikkat çeken Saadet Partisi Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç, Gazze’de yaşanan zulüm ile insanlık tarihinin en kanlı soykırımının gerçekleştiği bir dönemden gerçekleştiğini kaydederek, “Geldiğimiz noktada; ABD ve AB’nin demokrasi ve insan hakları söylemleri çürümüş ve adeta Batı’nın ikiyüzlü tavrı iyice görünür hale gelmiştir. Zira Gazze’de insanlık tarihinin en kanlı soykırımını gerçekleştiren İsrail’i destekleyen ABD ve AB ülkeleri, bu suçun ortakları olmaktan çekinmemiştir” dedi.
ABD seçimlerinin sonuçlarına da dikkat çeken Kılıç, Trump ile Harris arasında bir farkın olmadığını belirterek, “Tarihi boyunca başkanı kim olursa olsun ABD’nin emperyalist kimliği değişmemiştir. ABD’yi dost ve müttefik olarak kabul etmek, aynı zamanda İsrail’i dost ve müttefik olarak kabul etmek manasına gelir. Her şeyden önce; ‘Dostum Trump’ demenin, Filistin’e düşmanım demekle aynı mahiyette olduğunu bilmek ve idrak etmek gerekir. Siyonist düzen için; ‘demokrasi ve insan hakları’ kavramları gerekirse hiç tereddüt edilmeden çöpe atılabilir. Yöneticiler Siyonist düzene hizmet ettikleri sürece yönetimde kalabilirler. ABD seçimleri, Siyonizm’in kadro değişiminden başka bir mana ifade etmiyor” diye konuştu.
Bütçe komisyonunda, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçe görüşmelerinin gerçekleştirildiğini hatırlatan Kılıç, insan sağlığını tehdit eden GDO’lu ürünler ve fabrikasyonla mücadele etmenin önemine dikkat çekerek, “Bugün tarım ve hayvancılığı bitirmek, organik ürünler yerine fabrikasyon ürünleri piyasaya sürerek dünyada bir gıda tekeli oluşturmak için çeşitli faaliyetler yürütülüyor. Yürütülen bu faaliyetler, uluslararası şirketler vasıtasıyla ülkelere dayatılıyor. Baskı ve dayatmalar sonucunda düzenlenen kanun ve yönetmeliklerle çeşitli kararlar aldırılıyor. Şimdilerde karbon salınımını azaltmak için büyükbaş hayvan sayısının azaltılıp küçükbaş hayvancılığa geçileceğinden bahsediyorlar. Karbon salınımı bahanesiyle bugün büyükbaş hayvancılığı bitirmeye çalışanlar, yarın başka bir bahane ile küçükbaşı da bitirir ve insanımıza ürettiği yapay eti yedirmeye başlar. Karbon salınımını azaltmaya evvela dünyayı kirleten devletlerin dev santrallerinden başlamak gerekir” ifadelerini kullandı.
Çiftçi kayıt sisteminde yer alan çiftçilerin yaş ortalamasının 57 olduğuna dikkat çeken Kılıç, çiftçiliğin ve hayvancılığın gelecek nesillere aktarılmadığını belirterek, “Tatbik edilen tarım ve hayvancılık politikası; üreticiyi küstürmüş, üretimi bitip tükenme noktasına getirmiş vaziyettedir. Buğdayın kilo fiyatı 9 lira 25 kuruş olacak diyorlar, yani geçen seneye oranla yüzde 12 artacak diyorlar, oysa üretim maliyetleri yüzde 100’den fazla artmıştır. Buna tepki gösteren çiftçiye, ‘e sen bilirsin, ben de ithal ederim’ diyor ve buğday ithalatında gümrük vergisini sıfırlıyorlar. Sonra ne oluyor; çiftçi üretmekten vazgeçiyor, ithalatla ihtiyaç sağlanacak, sonra döviz kuru biraz yükseldi mi un ve buğday fiyatları fırlayacak. Bunun sonucunda da; tarım ülkesi olduğumuz halde, gıda enflasyonunun en yüksek olduğu ülkelerin başında geliyoruz. Ne yazık ki hayvancılıkta da durum farklı değildir” dedi.
İktidarın üreticiye destek çıkması gerekirken, üreticiyi ithalat sopasıyla terbiye ettiğine dikkat çeken Kılıç, çiftçinin borçlu olduğunu da hatırlatarak, “Kamu bankalarına borcu 600 milyar lirayı, özel bankalara olan borçları da 160 milyar lirayı geçmiş vaziyettedir. Çiftçilerimizin emeğini ve alın terini sömüren büyük bir borç ve faiz mikrobundan bahsediyoruz. Üzülerek ifade ediyorum ki; mevcut duruma bir çare bulunmazsa, çiftçimiz zarar etmeye devam ederken üretim bitecek, faiz lobileri ise kazanmaya devam edecektir. Çiftçilerimiz sadece bankalara değil, aynı zamanda kimyasal ilaçlara ve kısır tohumlara da mahkûm haldedir. Çiftçiye verilen faizli krediler ‘destek’ olarak açıklanıyor. Sanki lütufta bulunuyormuş gibi bir de bunları anlatıyorlar. İnanın ki biz hükümetimizi faiz lobilerinin safında görmek istemiyoruz. Hükümeti faiz lobilerinin safında değil, üreticinin yanında görmek isteriz” diye konuştu.
Bütçeden Tarım ve Orman Bakanlığının tamamına 438 milyar TL ayrıldığını ifade eden Kılıç, iktidarın kendi çıkardığı kanuna göre sadece çiftçiye 615 milyar TL’den fazla destek vermesi gerektiğini belirterek, “Destek 135 milyar TL olarak belirlenmiş. Hiçbir yılda çiftçilerimize ödenmesi gereken destek miktarı ödenmemiştir. Her yıl Gayri Safi Milli Hasıla’nın en az yüzde 1’ini çiftçilerimize destek olarak vermek kanunen zorunlu hale getirilmişti. Ancak kendi çıkardıkları kanuna dahi uymuyorlar. Faiz harcaması için 1 trilyon 950 milyar TL ayrılmış, Bütçe açığının ise 1 trilyon 935 milyar TL olacağı tahmin edilmiştir. Faize 2 trilyon, çiftçiye 135 milyar. Bu gerçeklere bakıp da iktidarın çiftçinin yanında olduğunu söylemek mümkün olmuyor maalesef” dedi.
Saadet Partisi’nin tüm Türkiye’de üretimin artırılması için çağrıda bulunan Kılıç, vatandaşlarımıza sağlıklı gıda temin edilmesi gerektiğini belirterek, “Üretilen ürünlerin ihraç edilerek milletimiz adına zenginliğe dönüştürülmesi için elimizi taşın altına koymaya hazırız. Tarım ve hayvancılık, en önemli meselelerimizin başında gelmektedir. Bu alanda; ziraat mühendislerimiz, gıda mühendislerimiz ve veteriner hekimlerimizin aktif katılımıyla liyakatli kadrolarla üretimi gerçekleştirebilir, etkin üretim yöntemleriyle gıda enflasyonunu sıfırlayabiliriz” diye konuştu.