FETÖ’nün medya ayağına karşı verilen mücadelede önemli görevler yürüten Gazeteci Oğuzhan Müezzino’ya destekler gelmeye devam ediyor.
Türkiye Gazetesi Yayın Koordinatörü Yücel Koç verilen o destansı mücadeleyi kaleme aldı.
İşte o yazının tamamı:
Geçenlerde aldığım bir telefon işte bu satırları tekrar yazmama sebep oldu.
Arayan, eski bir çalışma arkadaşımdı.
Oğuzhan Müezzino.
Ne anlattığına gelince…
2015’te FETÖ firarisi Akın İpek’e ait Kanaltürk ve Bugün gazetesinin de aralarında bulunduğu yayın grubuna atanan kayyum ekibi, ilk günler epey bocalamıştı malum.
7 Haziran ile 1 Kasım seçimleri arasındaki o kritik süreçteydik ve bir yandan PKK çukur hendek olaylarıyla azmıştı, öbür taraftan FETÖ.
Devlet, FETÖ’nün kalelerinden biri olan bu gruba kayyum atamıştı atamasına ama örgüt “Muhalefet susturuluyor” iddiasıyla kayyuma adım attırmıyor, bir yandan örgüte “mağduriyet” atfederken, öbür taraftan faaliyetlerine eski tas eski hamam devam ediyordu.
Maalesef ki, CHP de ortada onca muhalif yayın organı varken ve hiçbirine dokunulmazken, bu örgütün yayın grubuna dokunulmasını ‘muhaliflikle’ perdeliyor ve cansiparane savunmaya çalışıyordu.
Yıllarca AK Parti’ye “F tipi” diye yüklenen CHP’nin gerçek yüzüydü ortaya çıkan.
Neyse…
Örgüt yayınlarını kontrol altına alsın diye kayyum atanmış, aradan günler geçmesine karşın değişen bir şey olmamıştı.
Bir gece yarısı telefonum çaldı.
Arayan yöneticimdi.
Bu gruba, kayyuma yardımcı olması için gazeteci ihtiyacı olduğunu, bizden de sağlam eleman bulma konusunda destek istendiğini söyledi.
Aklıma ilk; o dönem işsiz olan Oğuzhan geldi.
Arayıp, mevzuyu anlattım.
“Tamam” deyince, sabah gelmesini söyledim.
***
Konuştuğumuz saatte geldi.
O dönem başka gazetedeyim.
Önce beni arayan yöneticimizle ardından gazeteci-televizyoncu dostum Ersoy Dede ile görüştürdüm. Çünkü Ersoy kendisi de yazdı, o dönem danışma kurulundaymış, sonradan öğrendim.
Muhataplarına o gün şunu söyledim; Sadece siyaset sayfalarını yapar. Benim referansım buraya kadar.
Aynısını Oğuzhan’a da tembihledim, kaldıramayacağı işlerin altına girmemesini öğütledim.
Çünkü benim iş arkadaşlığımda yeteneğine, bilgisine, kabiliyetine şahitliğim bu kadardı.
Ülkücü bir geçmişe sahip olduğu için yüreğinden de şüphem yoktu.
Ötesinde neyi ne kadar yapabilir, yetkiyi nasıl taşıyabilir bilmediğim için burayla sınırlamaya çalıştım ama birkaç saat sonra aldığım telefon boşa konuştuğumun ispatıydı.
Biz zannediyorduk ki aynı gün birçok gazeteci orada işe başlayacak.
Meğer Oğuzhan’dan başka giden olmamıştı o gün binaya.
O da delikanlıca bütün yükü sırtlamış, FETÖ’cülerin bütün saldırılarına rağmen her şeyi göze almış, sadece gazetenin bir iki sayfası için haber desteği istiyordu.
Devleti için bu kadar kritik görev üstlenen birine yardım etmek de bizim boynumuzun borcuydu.
Ummadığın taş baş yarar derler ya!
O Oğuzhan ki, birkaç gün içinde FETÖ’cüleri kurumdan çil yavrusu gibi dağıttı, devletin atadığı kayyumu rahatlattı.
Sosyal medyadan aldığı tehditler, küfürler ise akıllara ziyandı.
Sonra bazı endişelerimde haklı çıktım; o yetkiyi kaldıramadığına yönelik iddialar dolaştı.
Neyse hepsi geldi geçti, sonra o grup da kapatıldı biliyorsunuz.
***
Bu kadar teferruatı anlattıktan sonra sözü şuraya getireceğim;
Oğuzhan’ın işten attığı, o dönem medyanın başında sayılan FETÖ’cü alçaklar, 2023 seçimleri öncesi öyle umutlanmış, öyle umutlanmış ki…
Kaçtıkları ülkelerden “Seni de unutmadık” diye tehdit Tweet’leri atıyorlarmış.
Bakın, yukarıya olayın bütün serencamını da, Oğuzhan’ın eğrisini-doğrusunu da yazdım.
Her şey diyebilirsiniz ama Oğuzhan’a “hain” diyemezsiniz, hatta Ersoy Dede yüzde yüz haklı, olsa olsa “kahraman” diyebilirsiniz.
O dönem öyle bir dönemdi ve Oğuzhan gerçekten kahramanlık yaptı çünkü.
Sonra kimse sahip çıkmadı, ortada bırakıldı.
Çünkü, Oğuzhan’ın cesaretini birileri çoktan perdelemeye girişmiş, yalaka tipi tipler en tepeye ‘grubu kontrol altına almayı’ kendileri başarmış gibi satmayı becermişti.
Sıkıntılı zamanlarda ortada görünmeyen bu yalaka takımının, her yer süt liman olduktan sonra yaptıkları ayak oyunları, çirkinlikler, FETÖ’nün yaptıklarından fersah fersah daha iç acıtıydı.
Ne yazık ki, bunlar da gözlerimizin önünde yaşandı.
Şimdi FETÖ’cüler o sahte kahramanları değil, Oğuzhan’ı tehdit ediyormuş.
Yazının girişini işte bu yüzden uzun tuttum ya!
Hain olmak bir tek bizim ülkemizde bu denli serbest.
“Bir gün mutlaka geri döneceğiz, örgütümüze yaptığınızın hesabını soracağız” diyebilme yüzsüzlüğü sadece bizim ülkemizdeki ihanet örgütlerine ait bir konfor!
Devlet o arkadaşı koruyacak mı, millet FETÖ’cülere yedirecek mi, göreceğiz.