İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla engelli vatandaşların sorunlarına değinen Dervişoğlu, engelleri kaldırmanın rampa yapmakla sınırlı olmadığını, zihinlerdeki engelleri aşacak rampalara ihtiyaç olduğunu belirtti.
Türkiye'de engellilerin hala ulaşamadığı okul, gidemediği hastane, binemediği toplu taşıma aracı varsa bu durumun merkezi ve yerel yönetimler ile toplumun çok önemli bir sınavdan sınıfta kaldığını gösterdiğini ifade eden Dervişoğlu, engellilerin, yardım alan değil hak sahibi yurttaşlar olduğunu, engellilerin hayatının bir ülke ve millet için en büyük akıl ve vicdan sınavı anlamına geldiğini kaydetti.
Vatikan Devlet Başkanı Papa 14. Leo'nun Türkiye ziyaretine değinen Dervişoğlu, "Muhalefeti 'Vatikan yanlısı, dış güçlerin maşası, din düşmanı' diye yaftalayanlar Papa'yı devlet töreniyle ağırladılar. Buraya kadar sorun yok, peki sonra? 1700 yıl sonra İznik'te ayin yaptırdılar. Siyaset trolleri de trol siyasetçileri de suspus oldular. Aslına bakarsanız, tüm bu gelişmeler iktidar ve çığırtkanlarının turnusol kağıdı oldu." diye konuştu.
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın "2026'da Heybeliada Ruhban Okulu açılacak" diye açıklama yaptığını hatırlatan Dervişoğlu, "Bu konuya biz inanç üzerinden değil, egemenlik üzerinden bakıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Lozan'dan kaynaklanan haklarını tarihsel denge siyasetini bir Amerikan büyükelçisinin beyanatlarıyla Papa ziyaretinin gölgesi altında ezmek kimin ne haddinedir?" ifadelerini kullandı.
Dervişoğlu, "Türkiye'nin bir yandan bölgedeki enerji ve ticaret koridorlarından dışlanırken, diğer yandan ancak Orta Doğu'nun çatışmaları içinde kendine yer verilen yoksul ve güvensiz bir hendek ülke konumuna itildiğini" savundu.
Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin bazı eleştirilerde bulunan ve terör örgütü PKK'nın yöneticilerinin bazı açıklamalarını aktaran Dervişoğlu, "Canibaşının örgüte 'silah bırakın, kendinizi feshedin' çağrısından sonra 25 teröristin sınırın dışına çıkış şovuyla milletimize ne dediler? 'PKK kendini feshetti, silah bıraktı' dediler. Peki, örgüt kendini feshettiyse, bu elebaşı nasıl oluyor da çıkıp devlete şart koşuyor. Demek ki örgüt hala var ve tıkır tıkır ihanetine devam ediyor." ifadelerini kullandı.
"4. Uluslararası Melaye Ciziri Sempozyumu"na katılmak üzere Şırnak'a gelen Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Başkanı Mesut Barzani'nin korunma görüntülerini eleştiren Dervişoğlu, şöyle konuştu:
"Dünyanın hiçbir bağımsız ve müstakil devleti kendi toprağında hiçbir yabancı güce askeri kamuflaj ve uzun namlulu silahlarla cirit attırmaz. Hatanın ilk adımı Türkiye Cumhuriyeti'nin bir valiliğinin böyle bir dönemde Barzani'yi onur konuğu olarak davet etmesidir. Türkiye Cumhuriyeti, kendisinden teröristleri istediğinde 'kedi bile vermem' diyen bu zat, AK Parti milletvekilinin attığı taklalarla mutlu mesut olsa da milletimizin yüreği yanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanı ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı, karmaşanın ortasındaki Suriye'ye gittiklerinde bile koruma ekibinin kıyafetlerine özen göstermiş, özel ama sivil kıyafetler tercih edilmişti. Bu devlet olmanın ve devlet ahlakının bir gereğidir."
Bugün önlerine konan tablonun yeni olmadığını, bu filmi 2000'li yılların başından beri izlediklerini dile getiren Dervişoğlu, bazı çevrelerin etnik kimlikleri, mezhep farklarını ve tarihsel kırgınlıkları kaşıyarak milleti ortak kader duygusundan koparmak istediğini söyledi.
Dervişoğlu, şunları kaydetti:
"Bu ülkede bir kısım sivri akıllı, aldıkları emirler çerçevesinde Kürtleri Barzani'ye, bir diğer kısmı da Öcalan canisinin himayesine mahkum etmek istiyor. Biz de diyoruz ki bu topraklarda yaşayan vatanına, devletine, bayrağına bağlı Kürtleri hiç kimsenin tasallutuna kurban ettirmeyeceğiz. Mesele budur."
Farklı gerekçelerle açılan bazı soruşturma ve davalara değinen Dervişoğlu, Türkiye'nin haksız gerekçeler ve siyasi saiklerle yapılan soruşturmalar ve yargılamaların gölgesinde yaşadığını ileri sürdü.
Belediye başkanları, gazeteciler ve gençlerin tedbir boyutunu aşan ve cezalandırmaya varan tutukluluk süreçleriyle karşı karşıya kaldığını iddia eden Dervişoğlu, "Suç varsa, elbette ki cezasız kalmamalıdır. Ancak tutuksuz yargılamalar mümkünken ve benzer suçlarla alakalı böyle uygulamalar yapılmışken başta Ekrem İmamoğlu olmak üzere belediye başkanlarının tutuksuz yargılanmalarının önü açılmalıdır." değerlendirmesinde bulundu.
İşsizlik sorununa değinen Dervişoğlu, gençlerin öfkeli ve yorgun olduğunu, okumaları, çalışmaları halinde bile ailelerin sahip olduğu hayata asla erişemeyeceğini düşündüğünü savundu.
Böyle bir gence kimsenin çıkıp da "sabret" diyemeyeceğini ifade eden Dervişoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Önümüze getirilen 2026 bütçesinde betona, faize, garantili projelere on milyarlarca dolar ayrılmış. Peki ev genci haline gelmiş, eğitimde ve istihdamda yeri olmayan 5 milyon genç nerede? Bu gençler tembel olduğu için değil, bu iktidar liyakatı bitirdiği için evde oturuyor. Gençlerin yüzde 60'ından fazlası 'bu ülkede liyakat yok' diyor. Liyakatin olmadığı yerde, diplomalar kağıt parçasına, üniversiteler ise işsizliği bekleme salonlarına dönüşür."