Dünya genelinde yaşlanan nüfusla birlikte kanser vakaları artıyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, 2040'a kadar yıllık yeni kanser vakalarının 29,9 milyona ulaşması, 15,3 milyon kişinin ise bu hastalık nedeniyle hayatını kaybetmesi öngörülüyor. Dünya genelinde 75 yaşa kadar her 5 kişiden birinde kanser gelişme riski bulunurken, her 10 kişiden 1’i ise kanser sebebiyle hayatını kaybetme riskiyle karşı karşıya. Ülkemizde de durum benzer. Türkiye’de her 6 ölümden biri kanser kaynaklı. Erkeklerde en sık akciğer, kadınlarda ise meme kanseri görülürken, hastalığın gelişiminde yüzde 90 çevresel sebepler, yüzde 10 oranında ise genetik faktörler etkili. Sigara, alkol, obezite, gibi riskler dikkate alındığında erken tanı, kanserle mücadelede en etkili yöntem. Ortaya çıkan belirtileri dikkate alıp en yakın hekime başvurmak, sevdiklerimizle daha güzel günler yaşamamıza da olanak tanıyor. İşte erken tanı ve tedaviyle bugün sevdiklerine sarılabilmenin mutluluğunu yaşayan 2 kanser savaşçısının hikayesi..
İzmit’te yaşayan Elektrik Kaynak Ustası Selahattin Demirer (68) geçmeyen bacak ağrıları ve halsizlik nedeniyle aile sağlığı merkezine başvurdu. Burada yapılan kan tahlili sonrası aile hekimi tarafından hastaneye yönlendirildi. Kovid-19 sürecinde hastaneye girişi biraz geciken Demirer’e lösemi teşhisi konuldu. Teşhis öncesi geçmeyen bacak ağrılarından yakınan Demirer, “Halsizdim, ağrılarım geçmek bilmiyordu. Doktora gidip tahlil yaptırdım, kan değerlerimde anormallik olduğu için hematoloji uzmanına gitmem söylendi” diye konuştu. Medicana Zincirlikuyu Hastanesi’nden Hematoloji Uzmanı Dr. Gökhan Özgür’e başvuran Demirer, "Şikâyetlerimi bağışıklığım düşük, grip diye önemsemedim. İlk kemoterapiden sonra hastalık kontrol altına alındı. Daha sonra kardeşimden alınan ilik nakledildi. Nakil sonrası ilik yüzde 100 uyum sağladı. Şimdi hastalığa dair hiçbir belirti kalmadı" şeklinde konuştu.
Uzm. Dr. Gökhan Özgür ise, “İlk kemoterapiyle hastalık kontrol altına alındı, nakil sonrası ise yüzde 100'lük bir başarı oranı yakaladık. Bir süre sonra hastamızın ilaçlarını da kestik. Aşıları tamamlandı bundan sonra sağlıklı bir şekilde hayatına devam edecek. Lösemi tedavisi olan bir hastalık. Hastalar, sağlıklı yaşam şekli değişikliği yapmalı” ifadelerini kullandı.
2008’de akciğer kanseri teşhisi konulan Günay Doğan da pes etmeden verdiği zorlu mücadeleyi kazandı. Akciğerlerinden beynine metastaz yapan kanseri yenmeyi başaran Doğan, “İlk başta neden benim başıma geldi diye düşündüm, ancak zamanla etrafımda da birçok kanser hastası olduğunu fark ettim. Bu yüzden hastalığı kabullendim. Bu süreçte psikolojik olarak zor zamanlar geçirdim, depresyona girdim ve psikolojik destek aldım. Hayata pozitif bakmak ve aktif kalmak çok önemli” şeklinde konuştu.
Doğan’ın tedavi süreci hakkında bilgi veren Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nden Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Bilici, “Hastamız, 12 yıl önce bize başvurduğunda daha önce akciğer kanseri nedeniyle ameliyat olmuş ve takip sürecinde metastazlar gelişmişti. O dönemde tedavi seçenekleri henüz gelişme aşamasındaydı ve biz de kemoterapi ile başladık. Kişiye özgü tedaviler sayesinde genetik testler uyguladık ve ALK mutasyonunu saptadık. Bu sayede hastamıza, kemoterapiye kıyasla en az iki kat daha etkili akıllı ilaç tedavisi başladık. Günlük kullanılan, ağızdan alınan bu ilaç hastamızın hem yaşam konforunu artırdı hem de hastalığın seyrini olumlu yönde değiştirdi” dedi.
Akıllı ilaç tedavisinin vücudun yanı sıra, sinir sistemi üzerinde olumlu etki sağladığını anlatan Bilici, "Radyoterapiyle birlikte kullanılan bu ilaçla hastalığın ilerlemesi durduruldu. Hastamız 12 yıldır aralıksız şekilde takip ediliyor. Bu başarılı sürecin aynı şekilde devam etmesini umuyoruz” diye konuştu. Radyasyon Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Dilek Ünal ise,
beyin metastazı için Cynerknife ile radyoterapi teknolojilerinin kullanıldığını, bu sayede normal dokular korunarak küratif amaçlı tedavilerin uygulandığını anlattı.
Beyin dokusunu koruyarak hedefe yönelik tedavi uygulamanın hastanın yaşam kalitesini artırdığına vurgu yapan Prof. Dilek Ünal, bu tedavilerin hastanın yaşam kalitesini de yükselttiğini anlattı. Ünal şöyle konuştu: “Günay hanıma, farklı zaman dilimlerinde toplam sekiz kez radyocerahi uygulandı. Tüm beyne radyoterapi vermek yerine sadece metastazların olduğu alanlara odaklanarak, beyin fonksiyonlarını koruyucu bir tedavi süreci yürütüldü. Yeni teknolojiler sayesinde, yalnızca görülen hastalık bölgelerine müdahale ederek sağlıklı dokulara zarar vermeden tedavi sağladık. Bu hassas ve etkili yaklaşımla hastamız için harika bir sonuç elde ettik.”