Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) ‘Ekmek ve Barış İçin Bütçe’ yürüyüşü Ankara’ya ulaştı. Yürüyüşün son gününde Cemal Süreyya Parkı’nda buluşan yürüyüşçüler, Meclis Dikmen Kapısına yürüdü. Burada açıklama yapan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, "AKP-MHP iktidarı bütçe görüşmelerinde tüm mücadelemize rağmen tek bir harfi bile değiştirmedi. Sermayeyi koruyan iktidar anlayışı; vergi yükünü işçinin, çiftçinin sırtına yükledi" dedi. Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yöntemle çözülmesinin, silaha ve savaşa bütçeden pay ayrılmaması olduğunu kaydeden Hatimoğulları, "Bir yılı aşkın süredir barış ve demokratik toplum sürecinden bahsederken ne yazık ki mevcut iktidar silaha, bu anlamdaki tüm kalemlere daha fazla bütçe ayırmıştır. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Bir kez daha haykırıyoruz: Savaşa değil, halka; savaşa değil, emekçiye bütçe!" diye konuştu. Eş genel Başkan Tuncer Bakırhan da "Meclis'te iktidarın tek bir derdi var; sermayeye, savaşa ve faiz lobilerine bütçe yapmak. Meclis'in derdi sermaye ve savaş lobilerine vergi muafiyeti sağlamak ve bütçeyi peşkeş çekmektir" açıklamasında bulundu.
‘Ekmek ve Barış İçin Bütçe’ yürüyüşünün son durağı olan Ankara'da Meclis Dikmen Kapıda DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan basın açıklaması yaptı.
Hatimoğulları, şunları söyledi:
"Bizler bütçe görüşmeleri devam ederken, 40 güne yakın komisyon aşamasındayken DEM Parti olarak milletvekillerimiz adil bir bütçe ve işçi, emekçi için mücadele ettik. Ama ne yazık ki bir harfi dahi AKP-MHP iktidarı değiştirmedi. Şu anda Genel Kurul'da bütçe görüşülmeye devam ediyor. Biz bu bütçeye hayır diyeceğimizi bir kez daha huzurunuzda haykırıyoruz. Çünkü bu bütçede bugün buraya gelen Çukurovalı işçinin, çiftçinin hakkı yok. Bu bütçe maden işçilerinin, Batman'daki petrol, tekstil işçisinin hakkını, Tekirdağ'dan yola çıkarak gelen işçinin, atanmayan öğretmenin hakkını vermiyor. Bu bütçede atamalarda liyakat yok. Kendi kadrolarına peşkeş çekiyorlar, liyakatsizlik ön planda.
Bu bütçede kadının adı yok. Türkiye'de artan kadın işsizliği, kadınların iş yaşamındaki güvencesizliği, merdiven altındaki atölyelerde çalışmak zorunda kalmaları ve en son yaşadığımız Dilovası'nda 3'ü çocuk, 7 işçinin hayatına mal olan iş cinayetinde çalışmak durumunda kalan kadınların adı yok. Bu bütçede engelli istihdamı, işsizlere iş bulma derdi, gençler yok. Ne yazık ki Türkiye tarihinde eşine benzerine az rastlanan bir gençlik, emek gücü var. Türkiye'de önümüzdeki zamanlarda bizleri muayene edecek doktor bulmada zorlanacağız. Böyle bir bütçe planlaması içindeyiz. Çünkü doktoruna, hemşiresine sahip çıkmayan bir anlayış var.
Bugün Türkiye hem genel anlamda hem de gıda enflasyonu ilk beş sıradadır. Bu daha çok yoksulluk, daha çok hayat pahalılığı, barınamamak, faturanı ödeyememek demektir. 2026 bütçesindeki en temel kaynak, yurttaşın sırtına yüklenmiş en ağır vergilerdir. Bugün sermayeyi koruyan iktidar anlayışı bütün vergi yükünü esnafın, işçinin, çiftçinin sırtına yüklemiştir; bunu kabul etmek mümkün değildir. Biz ekmek için barış için bütçe demeye devam edeceğiz. Savaşa, özel harp yöntemine, güvenlikçi politikalara ayrılan bütçenin son bulmasını istiyoruz.
Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yöntemle çözülmesi demek, silaha ve savaşa bütçeden pay ayrılmaması demektir. Bir yılı aşkın süredir barış ve demokratik toplum sürecinden bahsederken ne yazık ki mevcut iktidar silaha, bu anlamdaki tüm kalemlere daha fazla bütçe ayırmıştır. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Bir kez daha haykırıyoruz: Savaşa değil, halka; savaşa değil, emekçiye bütçe!
Asgari ücret en az 46 bin olmalı ve sene içinde enflasyonun artış durumuna göre en az iki kez artırılmalıdır. En düşük emekli aylığı asgari ücretin seviyesine getirilmelidir. İhtiyacı olan herkese temel gelir desteği sağlanmalıdır. Vergide adalet şarttır; azdan az, çoktan çok vergi almalıdır. Eğitim ve sağlık temel insan hakkıdır, tamamı ücretsiz olmalıdır. Çocuk emeğini sömüren, çocukların aynı zamanda tacize uğradığı bir alan sunan MESEM uygulaması derhal kaldırılmalıdır. Engelli istihdamı ve engellilere verilen aylıklar mutlaka artırılmalıdır. KHK'lıların hepsi görevlerine iade edilmelidir. Öğrencilerin bütün KYK borçları silinmelidir. Çiftçi ve küçük esnafın çekmiş olduğu kredilerin faizleri silinmeli ve ödemeleri uzun bir zamana yayılmalıdır. Kadınlar için eşit işe eşit ücret uygulanmalı ve daha çok istihdam sağlanmalı. Gelirde adalet, vergide adalet, ülkede adalet demeye devam edeceğiz.
Yalnızca parlamentoda değil, günlerdir devam eden Ekmek ve Barış İçin Bütçe kampanyasında alanlarda, meydanlarda olan tek partiyiz. Alanlarda da meydanlarda da parlamentoda da mücadelemizi her yerde, hak savunucularıyla, işçi ve emekçilerle, kadınlarla beraber yürüteceğiz. Ekmek, barış, özgürlük!"
Hatimoğulları'nın ardından Bakırhan da bir açıklama yaptı. Bakırhan da şunları kaydetti:
"Bizler kendi sorunlarımızla kavrulurken mücadele etmesek bu Meclis'ten ne emeklilere ne emekçilere ne de asgari ücretlilere bütçe çıkar. Bu Meclis'te iktidarın tek bir derdi var; sermayeye, savaşa ve faiz lobilerine bütçe yapmak. 2026 bütçesinin bizlerin olması için daha fazla mücadele ederek taleplerimizi güçlü bir şekilde haykırmakla karşı karşıyayız. Meclis'in derdi sermaye ve savaş lobilerine vergi muafiyeti sağlamak ve bütçeyi peşkeş çekmektir.
Bütçenin bizim olmasını istiyorsak mücadele edecek, sesimizi yükseltecek, taleplerimizi ileteceğiz. DEM Parti tam da bu amaçla Tekirdağ'dan Batman'a, Batman'dan Hatay'a, Hatay'dan Samsun'a kadar emekçi ve ezilenleri bir araya getirerek Meclis'e emekçilerin sesini duyurmaya çalışıyor. Bir kez de sermayenin, faiz lobilerinin değil; emeklilerin, emekçilerin, burada bulunan bu topluluğun taleplerini dikkate alın, bir kez olsun sermaye ve savaş lobilerine yaptığınız bütçeyi emekçilere yapın diyoruz. Sokakta olduğu gibi Meclis'te de sizin taleplerini haykıracağız, esnafın sesi olacağımızı, emeklilerin ve asgari ücretlilerin insanca yaşayacağı bir ücret almaları için mücadele edeceğiz. Barınamayan öğrenciler, kadınlar ve engelliler için mücadele etmeye devam edeceğiz."