İmamoğlu da Özdağ da Atalay da tutuklu Demirtaş, Kavala da tutuklu

İmamoğlu da Özdağ da Atalay da tutuklu Demirtaş, Kavala da tutuklu

İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu, "Bugün adaletsizlik kimlik ayırt etmiyor. Ekrem İmamoğlu da tutuklu, Ümit Özdağ da tutuklu. Can Atalay da tutuklu, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala da" ifadelerini kullandı.

  • Dinle
  • A+
    Büyüt
  • A-
    Küçült

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin TBMM'deki haftalık grup toplantısındaki konuşmasına geçirdiği kalp rahatsızlığı nedeniyle hastaneye kaldırılan TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder'e geçmiş olsun dileğinde bulunarak başladı.

Dervişoğlu, TBMM Genel Kurulu'nda görüşüldüğü esnada muhalefetin çalışmaları sonucu geri çekilen İklim Kanunu Teklifi'ne ilişkin şunları söyledi:

"Türkiye’nin dört bir yanında üreticilerimizi perişan eden zirai don ile ilgili olarak, TBMM’de grubu bulunan partiler ortak bir önerge vermek istediler. Bu önergeye, iktidar partisi de katılmak istedi. Grubumuz ise, iktidar partisinin bedelsiz siyaset yapma alışkanlığına itiraz ederek, iktidardan iklim yasasını geri çekmesi karşılığında ortak öneriye razı olacağını belirtmiştir. Bunun üzerine dün itibariyle iklim yasa taslağı geri çekilmiştir. İYİ Parti olarak, mevcut haliyle iklim yasasına karşıydık. Sebebi çevreye karşı duyarsızlığımız değil, Türk milletine karşı sorumluluğumuzdu. Milletimizin sorumlusu olmadığı iklim krizinin sonuçlarını milletimize ödetecek olan yasa tasarısına müsaade edemezdik. Siyaset millet menfaati için yapılır. Siyasi stratejinin hedefi millet menfaatini korumaktır. Bu vesileyle, iklim yasasını geri çektirerek, milletimizi hazır olmadığı bir yükten kurtaran İYİ Parti grubunu tebrik ediyorum."

'TÜRKİYE 8 YILDIR BU TUZAĞIN BEDELİNİ ÖDEMEKTEDİR'

Dervişoğlu, şunları kaydetti:

"Bugün 16 Nisan, Türkiye’yi dibi görünmeyen bataklığa sürükleyen o kara bulutların toplandığı referandumun yıl dönümü. Yoksulluğu yöneten ekonominin, itibarsız diplomasinin, gelmeyen adaletin, geçindirmeyen maaşların yıl dönümü. Bacaları sönen fabrikaların, terk edilen tarlaların, gençlerin yiten umutları, emeklilerin perişanlıklarının yıl dönümü. İşte tüm bunlar o referandumun üzerinden geçen 8 yılın özetidir. Bezirgan saltanatı ve saray sultasının istibdadıyla, cumhuriyet tarihi boyunca alınan uygar mesafe eriyip gitmiştir. Kalkınmış ülkelerle yarışan hedeflerimiz, muz cumhuriyetlerinin karnesine eşitlenmiştir. Daha o zamanlarda, bugünleri öngörüp, ‘Türk milliyetçileri hayır diyor’ diyerek il il, ilçe ilçe, kapı kapı gezdik. Memleketin başına neler geleceğini tek tek anlattık. Tehlikeyi gören Türk milleti ile kavli karar ettik. Hesap edemediğimiz ise; ettikleri yeminleri hiçe sayarak mühürsüz zarfları geçerli sayanların, devlete ve millete değil, iktidara hizmeti görev addetmiş olmalarıdır. Referandumun kirletilip, milli iradenin gaspına cüret edilmesidir. Geldiğimiz noktada ise; Türkiye, son 8 yıldır bu tuzağın bedelini ödemektedir.

Bu bedel, açlık sınırı altındaki emekli maaşlarıdır. Bu bedel, her geçen gün eriyen asgari ücret sarmalıdır. Bu bedel, bağına, tarlasına ve bahçesine bakamayan çiftçi, vize kuyruklarında gelecek arayan gençler, korkan kadınlar, kaynamayan tencere, tedirgin iş dünyası, yer ve yetki güvencesinden mahrum bürokrasidir. Bu bedel, Türk milleti adına değil, tek adamın lehine karara zorlanan yargı, ‘Mış’ gibi yapan milli Meclis, kaçan yatırımlar, itibarsız dış politika, İsraf dolu saray saltanatıdır. Bu bedel, yitip giden yıllarımız ve borçlandırılan geleceğimizdir. Bu bedel, yaralanmış cumhuriyetimizin ta kendisidir.

'DEVLETİ KURUMLARIYLA BİRLİKTE ÇÜRÜTTÜLER'

Bugün Erdoğan ve iktidarı, ‘Saray kadıları’ eliyle başlattıkları soruşturmalarla, sarayın keyfi ile işlettirilen ceza mekanizmalarıyla, sarayın yargı ve bürokrasi içinde öbeklenmiş aparatlarıyla, işgal yönetimleri ve manda valileri gibi hareket edebiliyorsa sebebi işte bu OHAL bağımlılıkları ve istibdat hevesleri ile yaşama geçirilmiş, adına Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen ‘tek adam’ rejimidir. Krizle gelen, kaosla yerleşen, sürekli olarak yeni kriz ve kaoslarla vatandaşı kutuplaştıran bu iktidar, varlığını ve devamlılığını buna borçludur. Devletin bekasını, milletin refahını bunun için kurban etmiştir. Muhtaç kılmak için yoksulluğu yaratıp sürdürürken, tabi kılmak için korkuyu yaratıp sürdürür. 8 yıl önce, 15 Temmuz şartlarına sığındılar. OHAL’i kendilerine hem kılıç hem kalkan yaptılar. Teşebbüs aşamasında kalmış bir darbeyi düşünceden eyleme geçirmeyi başardılar. Mühürsüz zarfları, geçerli kabul ettirip buna utanmadan ‘milli irade’ dediler. 8 yıldır, devleti kurumlarıyla birlikte çürüttüler, 8 yıldır yandaşlarını kayırıp semirttiler, Türk milletini zayıflatıp ezdiler. 8 yıldır Türk milletinin anasından emdiği helal sütü burunlarından getirdiler, en çok da gençlerimizi. Gençlerimiz, umutsuzluk ve kaygı içerisinde, bıçak kemiğe dayanmış halde hayata tutunmaya çalışıyorlar. Vatanlarında kalmaya, vatana faydalı olmaya uğraşıyorlar. Dimdik duruyorlar, itiraz ediyorlar, korkunun üzerine üzerine yürüyor, susmuyorlar. Onlar, umutlarını yeniden fethetmeye çabalıyorlar. Ellerinde Türk bayraklarıyla, akıllarında Mustafa Kemal, geleceklerinin kurtuluş mücadelesini veriyorlar. Cumhuriyeti emanet bildikleri, adaletsizliğe karşı dilsiz şeytanlar olmadıkları için, anayasal haklarını kullanıp haklı itirazlarını haykırdıkları için haksız ve hukuksuz şekilde tutuklanan gençlerimizi tekrar selamlıyorum. Ailelerine, okullarına, arkadaşlarına bir an önce kavuşmaları için onlardan aldığımız ilhamla mücadelemize devam ediyoruz.

GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEM

Anayasa'yı heybesine atıp sarayın mahzenlerinde saklayanlar için elbette böyle bir hak mevzu bahis değildir. Böyle bir rejimde demokrasiden söz etmek mümkün değildir. Yasamanın işlevsizleştirildiği, Seçim Kanunu’nun iktidar ve ortaklarına hizmet ettiği bir sistemde, demokrasi çoktan bu toprakları terk etmiştir. Bunun tek panzehiri ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ tezimizdir. Parlamenter sistem, kuvvetlerin birbirinden ayrıldığı, milli iradenin güçlendiği, devletin ve kamu idaresinin keyfiyetten arındırılıp kurallara bağlandığı bir sistemdir. Ve bu sistemin tek kriteri, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup olmadığınızdır. Doğulunun batılının, kuzeylinin güneylinin, kadının erkeğin, yaşlının gencin, hiç kimsenin vatandaş olmak, yurttaş olmak dışında başka bir kimliğe ihtiyaç duymadığı sistemdir. Hukukun, adaletin ve özgürlüğün hakim olduğu, her bir vatandaşın bu devlette hak ve pay sahibi olduğu, kamuda yer ve yetki teminatının mevcut ve değiştirilemez olduğu bir sistemdir.

Türkiye’nin her geçen şahsileşen, şahsileşirken de şahsiyetsizleştiren tek adam rejiminden kurtarılması şarttır. 23 Nisan’da kuruluşunun 105'inci yılını kutlayacağımız Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin tek ve gerçek gündemi bu olmalıdır. Mevcut sistemin kanıksanmasına vesile olmaktan başka hiçbir işe yaramayan arayışlarla zaman kaybetmenin anlamı yoktur. İhtiyaç duyduğumuz şey; ilkede, tavırda, ve amaçta ortak hareket edecek bütünleşik muhalefet anlayışıdır. Dilde, fikirde, işte birlik gerekmektedir. Dilimiz adalet, fikrimiz hürriyet, işimiz ise cumhuriyettir. Türk milletine giydirilen bu deli gömleğini hep birlikte yırtıp atacağız. Bu şerefli, şahsiyetli ve yüksek seciyeli millet için, milletimizin hak ettiği yönetim biçimini, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi yeniden imar ve inşa edeceğiz.

'ADALETSİZLİK KİMLİK AYIRT ETMİYOR'

Bugün adaletsizlik, kimlik ayırt etmiyor. Ekrem İmamoğlu da tutuklu, Ümit Özdağ da tutuklu. Can Atalay da tutuklu, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala da. Hak aramaktan daha çok, haksızlığa karşı çıktıkları için yollara düşen gençlerimiz de tutuklu. Adaletsizliğe karşı çıkmak için kapımıza dayanmasını bekleyemeyiz. Hakkın ve hukukun her zaman savunucusu olmak zorundayız. Bakın, eşitsizlik de kimlik ayırt etmiyor. Diyarbakır okulları da sabunsuz, Ankara okulları da. Edirne hastanelerinde de kuyruk var, Siirt hastanelerinde de. Yozgat esnafı da batık, Ağrı esnafı da batık. Türkiye batık haldedir. Yoksulluk da kimlik ayırt etmiyor, Kürt de yoksul, Türkmen de yoksuldur. Alevi köyünde de hasat yoktur, Sünni köyünde de yoktur. Türkiye, bereketini kaybetmiştir.

'TÜRKİYE'DE BİR KAYYUM REJİMİ VAR'

Demokrasiye özlem, kimlik ayırt etmiyor. İstanbul’a da kayyum var, Hakkâri’ye de kayyum var. Çünkü Türkiye’de bir kayyum rejimi var. Esaret kimlik ayırt etmiyor Hürriyet diyen, adalet diyen, eşitlik diyen her şehrin çocuğu tutukludur çünkü Türkiye tutukludur. İktidar sahiplerine sesleniyorum: Yoklukta eşitlediniz. Yoksullukta, adaletsizlikte eşitlediniz. Beyler siz, bizi aslında bir yıkımda eşitlediniz. İşte bu yüzden cumhuriyet diyorum. Güçlendirilmiş parlamenter sistem diyorum. Kimse saraylara yamanmak zorunda kalmasın diye. Kimse 90 yaşındaki ninesini iktidar partisine üye yapmak zorunda kalmasın diye. Kimse, hastane köşelerinde ölümle pençeleşen hastası için iktidar partisi milletvekiline yalvarmasın diye bu tek adam sistemini yıkacağız diyorum. İşte bu yüzden adalet diyorum. Adalet deyince, kimsenin aklına mahkeme binaları, hapishane köşeleri gelmesin istiyorum. Adalet deyince akla mülakatlarda hak yedirmeyen bir devlet, hak yiyemeyen iktidarlar gelsin istiyorum. İşte bu yüzden hürriyet diyorum. Konuşan Türkiye istiyorum. Türkiye konuştukça zincirlerini kıracak, bu gençler dünyaya imrenerek değil, dünya gençlerimize gıptayla bakacak, biliyorum. İşte bu yüzden eşitlik diyorum. Kimsenin kimseye üstünlüğü, kimsenin kanundan üstünlüğü, kanunların da kimseye istisnası olmasın istiyorum.

'DOSTU DÜŞMAN, DÜŞMANI DOST BİLİYORLAR'

Milletiyle harp edenler barış getirecek, biat edin diyorlar. Eli kanlı katiller, demokrasiyi inşa edecek, alkışlayın diyorlar. Vatanı bölenler, Türkiye’yi büyütecek, onaylayın diyorlar. Deveye sormuşlar, boynun neden eğri? Nerem doğru ki? Şu işe bakar mısınız? Memleketin düşmanına düşman olduğunu söylemek bile halkı kin ve düşmanlığa sevk olmuş. Dostu düşman, düşmanı dost biliyorlar. En çok teröristlerle, lobilerle, diktatörlerle kol kolalar; en çok kendi milletine düşman, en çok Türk gençlerine düşmanlar.

'BEDEL ÖDEMİYOR, MİLLETE HESAP VERMİYOR'

Soruyorlar; ‘Erdoğan’a neden tek adam diyorsunuz?’ Biz demiyoruz, kendisi diyor. Ekonomistim diyor, sadakaya muhtaç ediyor, savcıyım diyor, dilediğine suç uyduruyor, başkomutanım diyor, muhalefeti tehdit ediyor, il tarım müdüründen Bakana, Valiye kadar herkesin atamasını kendisi yapıyor. Ama hiçbir işten sorumlu olmuyor, bedel ödemiyor, millete hesap vermiyor. Adımları o atıyor, sonuçlarına biz katlanıyoruz. Sonuç, ekonomi, bir yıkıntıdır. Artık ekonomi diye cümleye başladığınızda milletimiz, 'Yine ne oldu, ne olacak' diye bakmaktadır.

Millet açtır çünkü tarım bir yıkıntıdır. Bugün bir zirai don felaketi yaşayan Anadolu’nun bereketli tarlaları, bahçeleri, ovaları, seraları 23 yıldır gün yüzü görmemiş, felaketten kurtulmamıştır. Çiftçi kredilerini yandaşlara avanta dağıtan sistem, tarım destekleme fonlarını iç eden sistem, traktör mazotuyla, lüks ciplerin mazotunu aynı vergiyle satan sistem, iş desteğe gelince görmez, duymaz, bilmez. Çünkü bürokrasi bir yıkıntıdır. Kurullar, bakanlıklar, danışmanlar, ajanslar; bir yanda devlet, kurumlarıyla etkisiz ve yetkisizleştirilirken diğer yanda saraydaki danışmanlar kendini devlet zannetmektedir. Daire başkanları, genel müdürlük, genel müdürler, bakan yardımcılığı için bakan yardımcılıları ise Bakan olmak için her türlü kumpasın içindedir. Dertleri millete hizmet değil, tayin eden makama biattır. Çünkü ‘Devlet aklı’ dedikleri şey bir yıkıntıdır.

'HAZİNE YIKINTIDIR'

Bu yıkıntının Cumhurbaşkanlığı kurullarındaki sebep ve sonuçlarına bakalım. Üyeler arasında öyle isimler vardır ki ibretliktir. ‘Dolar 3 lirayı geçerse yüzüme tükürün’ diyen zat, dolar 38 TL olduğu gün Erdoğan imzası ile yeniden kurul üyesi atanmıştır. Hatay depremi sebebiyle yapılan yardımlara ilişkin ödül töreninde ‘En çok yardımı ben yaptım’ diye böbürlenen zat, Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü’nden politika üyeliğine terfi ettirilmiştir. Bakanlık yaptığı dönemde bir vakıfta ortaya çıkan çocuk istismarını ‘Bir kereden bir şey olmaz’ diye savuşturmaya çalışan zat, yine Erdoğan imzası ile Sağlık Politikaları Kurulu üyesi yapılmıştır. Kebabı dört haneli rakamlarla satan bir arkadaş var, Tarım Politikaları Kurulu üyesidir. Dört haneli rakamlarla kebap satan adamı, medya fenomenini Tarım ve Gıda Politikaları Kurulu üyesi yaptılar. 7 yılda personel sayısı en az ikiye katlanmış, maaşları 10’a katlanmış. Saray bütçesi ise belki 100’e katlanmış. Emekliye bayram ikramiyesi farkı olan 10 bin TL’yi bayramdan 5 gün sonra zorla ödeyen iktidar, konu saray ve yandaşları olunca ne tasarruf düşünmekte ne israf aklına gelmektedir. Konu emekliye, çalışana, işçiye, memura gelince israfı- tasarruf tedbirlerini ağzından düşürmeyen İngiliz Mehmet, bu politika kurullarına lafın var mıdır? Senin yoktur ama ben söyleyeyim; Hazine yıkıntıdır, 23 yıldır yağmalana yağmalana kurutulmuştur.

'ÖĞRETMENLERİN SENDEN NEFRET ETMESİYLE MEŞHURSUN'

Eğitim bir yıkıntıdır, belki yıkıntıların en büyüğüdür, en acısıdır. 23 yılda 9; son 8 yılda 4 bakan değişmiştir. Hepsi kendi hesaplarınca bir şeyleri değiştirmeye, kendilerine yakın gruplara kıyak yapmaya uğraşmıştır. Devletin anayasal görevi olan, eşit ve parasız eğitim imkanı ortadan kalkmıştır. Milli eğitim, gayrı milli meczup zihinlerin deneme tahtasına çevrilmiştir. Öğrencileri öğretmenlerinden, öğretmenleri öğrencilerinden, okullarından kopartıyorsunuz. Güya norm kadro diye öğretmenleri sürgün ediyorsunuz. Okulları temizlemekten acizsiniz. Tüm beceriksizliklerin yetmiyor, bir de bunu dönemin ortasında yapıyorsun. Kendi işinin dışında her işe burnunu ve dilini sokmaya mahir bakan Yusuf Tekin, sana diyorum. Yıllarca Milli Eğitim Bakanlığı’nda müsteşarlık yaptın. Öğretmenlerin ve memurların senden nefret etmesiyle meşhursun. Müsteşarlığın bittiğinde tüm Milli Eğitim camiası ‘oh’ demişti. Reisin seni yine Milli Eğitim’in başına bela etti. Ajandanı biliyoruz, ‘Biz onlara STK diyoruz' dediklerini de biliyoruz. Ne kadar dinden bihaber din bezirganı varsa okulları paylaştırıyor, kadrolar dağıtıyorsun. Ama sana liseliler cevap veriyor. Cumhuriyetin pırlanta gibi ayakta kalan güzide liseleri cevap veriyor. Taş Mektepliler, Trabzon Liseliler, İzmir Atatürk Liseliler, Maarifliler cevap veriyor. Kaybedeceksiniz, kaybedeceksiniz, kaybedeceksiniz!

'NORMAL DOĞUM' PANKARTINA TEPKİ

Her alanda yıkıntı. Bu beyler de doğumlarla uğraşıyor. Bırakın kimin kaç çocuk doğracağına aileler karar versin. Anneler, nasıl doğrucaklarına kendileri karar versin. Bir tıbbi zorunluluk var ise doktorlar karar versin. Adliyede iş oluyor, turpun büyüğünden bahsediyorsunuz; hastanede iş oluyor başka bir gerekçe yaratıyorsunuz, bir de kadınlarımızın nasıl doğuracaklarına bakıyorsunuz.

Üniversiteyi dört duvar, bir tahta, bir hocadan ibaret zanneden iktidar için şu kadar yılda şu kadar üniversite açtık demekten daha önemli bir şey yoktur. Çünkü onlar için üniversite, en başta yapılacak yeni inşaat ihaleleridir, kantin ihaleleridir, ofis ve sarf malzemesi ihaleleridir. Sonra da dört yıl daha işsizlik istatistiklerine girmeyecek gençlerimizdir. Bugün sokaklarda umutsuzluk çemberini kırmaya çalışan gençlerimiz, en başta buna itiraz etmektedirler.

'ÇEYREK ASIRLIK ESERİNİZ BU MUDUR?'

23 yıl önce ‘Vicdansızlık değil, vicdan kazandı’ dediniz. ‘Ahlak kazandı, iman kazandı, millet kazandı’ dediniz. Çeyrek asırlık eseriniz bu mudur? Siz o insanlar bunu sormuyor mu zannediyorsunuz? Bunu görmüyor mu zannediyorsunuz? Yaşananlardan mutlular mı zannediyorsunuz? 28 Şubat’tan daha vesayetçi, 12 Eylül’den daha vicdansız, tek partiden daha tekçi olmak mıydı davanız? Erdoğan sana diyorum çünkü sen maaşlı sosyal medya trollerini, avantalı TV gediklilerini, etrafında ihale kovalayan şakşakçılarını milli irade zanneden bir şaşkınlıktan muzdaripsin. Koltuğundan asla kalkmamayı davası ile ikame etmiş, korkutarak saygı, lütfederek sevgi, sindirerek vefa elde edeceğini zannedecek kadar pusulasını yitirmiş bir haldesin. Ve o şaşmış pusula ile sürekli gemi zannettiğin Türkiye’yi bilinmez sularda savurup duruyorsun. Süslü forumlar düzenleyerek pazarlamacılık yapıyorsun. Yaptığın yanlış işlerle, attığın şuursuz adımlarla, Türkiye düşmanlarının asırlık oyunlarına alet oluyorsun. Biz ‘Irak Türkmenleri’ dedikçe, Barzan ağalarını müttefik alıyorsun. Biz ‘Suriye Türkmenleri’ dedikçe, kravat taktığın teröristlerle Kürdistan pazarlığı yapıyorsun. Günler geçiyor ve fotoğraf albümü genişliyor, artık bu pazarlığı da sarayına taşıyorsun. Ortada ulaklar, kenarlarda kulaklar; İmralı’da pişeni, sarayda servis edip, tüm mutfak ekibiyle fotoğraflar veriyorsun.

'ELİNİZDEKİ KAN, CUMHURİYETİN KANIDIR'

Büyük Türk Milleti bu fotoğrafı iyi tanısın. Bu fotoğraf, sözde silah bırakma masalının hakikatidir. Bu hakikat, gedikli teröristleri PKK’dan emekli edip, Suriye’deki teröristanın ebeliğini yaptırmaktır. Türkmeneli düşmanları, yörük sırtından kurban kesmek isteyenler, size sesleniyorum. Kimin vatanını kime kurban veriyorsunuz? Bu kandan elinizi yıkayıp kurtulamazsınız. Elinizdeki kan, cumhuriyetin kanıdır. O kan, namus, şeref ve irfan kanıdır. Türk yurduna Moğollar geldi, biz geri aldık. Haçlılar geldi, biz geri aldık. Rus geldi, Yunan geldi, Fransız, İtalyan işgal etti. Biz geri aldık. İngiliz gasp etti, biz geri aldık. Ey büyük Ortadoğu Projesi’nin eşbaşkanları, size söylüyorum: ‘Ecdâdımızın heybeti ma'rûf-i cihândır. Fıtrat değişir sanma, bu kan yine o kandır.’ Sizden de alacağız."

 

Pazar

12.5 °

Pazartesi

11.5 °

Salı

12.7 °

Gazze’de can kaybı 70 bin 654’e yükseldi

'10 Mart Anlaşması, Yeni Suriye’nin temelidir'

AB ülkelerinden Rusya'nın varlıklarını dondurma kararı

'Rusya'nın bir sonraki hedefi biziz'

Bulgaristan Başbakanı Jelyazkov istifa etti

Kilise tarihinin en büyük çocuk istismarı dosyalarından biri arabuluculukta

Suudi Arabistan'da zenginlere alkol izni!

ABD'nin müdahil olduğu 93 darbe veya rejim değişikliği yaşandı

Epstein seks ticareti tutanakları yayınlanacak

Brüksel’de 17 Aydır Hükümet Krizi

Bonnie Blue 17 erkekle birlikte gözaltına alındı

Helin Kandemir'in mutluluğu yarım kaldı

Sydney Sweeney'in göğüslerini elleriyle kapadı

Asena Keskinci yatak sahnesiyle gündemde

Derin Talu'nun o sözlerine tepki yağdı

Rabia Soytürk derin dekoltesi ile dikkat çekti!

Şevval Şahin fit kalma sırrını verdi!

'Saçımı 3 aydır yıkamadım'

Sümeyye Aydoğan aşkına bir şans daha verdi

Ece Erken, Kızılcık Şerbeti'ni yerden yere vurdu!

Reebok ve Angel Reese’ten İlham Veren İş Birliği

Murat Sancak'ı zora sokan '153 milyon euro' sorusu

Yasa dışı bahis operasyonun da 2 milyar TL’lik para trafiği ortaya çıktı

Bahis soruşturmasında 2. dalga!

Houston Rockets, Utah Jazz karşısında farklı kazandı

'Türk futbolu siyaseti kadar kirli'

Saran Holding’e soruşturma

'Futbolda da bir deprem var'

Yasa dışı bahis'den 3.7 milyar TL'yi yurt dışına gönderdiler

8 hakem tutuklandı sıra futbolcularda

Otomotiv satışlarında kasım rakamları açıklandı

BYD Türkiye'yi oyalıyor mu?

Danıştay, 10 yıllık 'bekleme şartı'nı durdurdu

Yeni Tonale ABD’de ilk kez sahneye çıktı!

Otomobil fiyatlarına büyük zam!

Tüketici parasını icra yoluyla aldı

Otomobil piyasasında yeni kriz endişesi

Mitsubishi Türkiye'den çekildi

Zorunlu trafik sigortasına da zam geldi

Tesla satışları Avrupa’da çakıldı

Karşılıksız çek tutarı iki yılda yüzde 355 arttı

Merkez Bankası kredi kartı faiz oranlarını düşürdü

Faiz 2026 sonunda yüzde 30'a inecek

'Adalet, şeffaflık ve liyakat olmadan ekonomi olmaz'

Elektrik'te devlet desteği bir kez daha azalıyor

2025’te 34 bin yolcuya 1,2 milyon garanti

Vatandaşın, kira, konut ve sağlık gideri arttı

'Merkez Bankası’nın elinde bir tane araç var faiz ve kur'

Asgari ücret GSYH’nin en az yüzde 60’ı olmalı

Tapu da harç 360 bin liraya çıkacak

'Sağlık sistemi bir kültürdür; piyasanın görevi değil, Bakanlığın görevidir'

'Usulsüz petrol taşımacılığı Türkiye’ye 1 milyar 471 milyon dolara mal oldu'

'Ahmet Taşçı gizli tanıklıktan çekildi'

Furkan Torlak görevinden istifa etti

Karşılıksız çek tutarı iki yılda yüzde 355 arttı

'Terörsüz Türkiye' süreci için referandum çağrısı

Gazze’de can kaybı 70 bin 654’e yükseldi

'Meclis'te kadınlarımızı koruyamıyorsak, dışarıda nasıl koruyacağız?'

'10 Mart Anlaşması, Yeni Suriye’nin temelidir'

Çalışanların neredeyse yarısı asgari ücretli

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Ukrayna-Rusya savaşı uyarısı

Merkez Bankası kredi kartı faiz oranlarını düşürdü

Ahmet Özer'den Devlet Bahçeli'ye ziyaret

AB ülkelerinden Rusya'nın varlıklarını dondurma kararı

Ataşehir'de otel'de yangın

Faiz 2026 sonunda yüzde 30'a inecek

'İstanbul'a büyük ve yıkıcı bir deprem geliyor!'

'AYM bir karar verdiği zaman, diğer mahkemelerin buna uyması gerekir'

DEM heyeti Devlet Bahçeli ile bir araya geldi

'Devletin görevi bilanço kabartmak değil...'

'Türkiye Yüzyılı’nda Yatırım ve Finansın Yeni Dönemi'

İSPARK ücretlerine rekor zam

'Adalet, şeffaflık ve liyakat olmadan ekonomi olmaz'

'Rusya'nın bir sonraki hedefi biziz'

Bulgaristan Başbakanı Jelyazkov istifa etti

Erdoğan'dan asgari ücret açıklaması

İzmir'de su kesintileri artık her gün uygulanacak

''Bu bütçeden sadece bankalar ve kankalar kârlı çıkacak''

Elektrik'te devlet desteği bir kez daha azalıyor

'Emekliler AKP gelmeden önce, bir buçuk asgari ücret alıyorlardı'

Yükleniyor