13 Haziran'da başlayan İran-İsrail çatışması, İran'dan Türkiye'ye kitlesel göç olasılığını sosyal medya ve kamuoyunda tartışmaya açtı. Suriye iç savaşı dönemindeki göç dalgası hatırlatılarak benzer bir sürecin yaşanıp yaşanmayacağı sorusu gündeme geldi.
Ancak BBC Türkçe'nin ulaştığı yerel kaynaklar ve haber ajansları, İran-Türkiye sınırında şu an için kitlesel bir göç hareketi gözlenmediğini belirtiyor. Göç İdaresi Başkanlığı da Anadolu Ajansı Teyit Hattı’na yaptığı açıklamada, İran’dan Türkiye’ye doğru bir göç dalgası başladığı yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını bildirdi.
Gürlek sınır kapısı
BBC Türkçe’ye konuşan göç uzmanları, mevcut durumda İran’dan Türkiye’ye büyük çaplı bir göç beklemediklerini ifade ediyor. Ancak çatışmaların uzun sürmesi, genişlemesi ya da İran içinde iç karışıklıkların ortaya çıkması halinde bu durumun değişebileceği belirtiliyor.
İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) Başkanı Metin Çorabatır, İran’dan şu anda dışarıya ciddi bir çıkış eğilimi görülmediğini söyledi. Çorabatır, Türkiye’ye turizm, sağlık ve ticaret gibi nedenlerle gelen İranlıların, hava sahasının kapanması nedeniyle ülkelerine dönmek için Van’a yöneldiklerini, bu hareketliliğin ters yönde yaşandığını belirtti.
Çorabatır, iki senaryoda göçün hızlanabileceğini ifade ediyor:
“Çatışmalar şehir merkezlerine ulaşır ve sivil bölgeler hedef alınırsa ya da bir barış süreci sonrası İran yönetimi içe kapanarak baskıyı artırırsa, göç artabilir. Ancak bunun kitlesel olup olmayacağı gelişmelere bağlıdır.”
BBC Farsça'ya göre İranlıların Türkiye ile vize serbestisine rağmen sınıra akın etmemesinin iki ana nedeni olabilir:
Geçmişte İran İslam Devrimi sırasında yaklaşık 2 milyon İranlının Türkiye üzerinden Batı ülkelerine göç ettiğini hatırlatan Çorabatır, Türkiye'nin İranlılar için önemli bir çıkış noktası olduğunu vurguluyor.
Göç tartışmalarında sık sık Suriyeli ve Afgan göçmen gruplarıyla kıyaslamalar yapılıyor. Ancak uzmanlar, İranlıların demografik ve kültürel açıdan bu gruplardan ayrıldığını belirtiyor.
Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Didem Danış, İran vatandaşlarının Türkiye’ye vizesiz giriş hakkına sahip olduğunu ve bu durumun kısa süreli güvenlik amaçlı gelişleri mümkün kıldığını ifade ediyor. Ancak kitlesel ve kalıcı bir sığınma hareketi beklemediğini de ekliyor.
Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Fatih Aysan da büyük çaplı çatışmalar yaşanmadığı sürece Suriye örneğindeki gibi bir göç dalgası beklemediğini belirtiyor. Aysan, İran’dan gelebileceklerin eğitim düzeyi yüksek, kültürel olarak Türkiye’ye daha yakın bir grup olduğunu vurguluyor. Bu durumun, olası entegrasyon sürecini daha farklı kılabileceğini ifade ediyor.
Prof. Aysan ayrıca, olası bir kriz durumunda İran'daki Afgan ve Pakistanlı göçmen nüfusun da Türkiye yönünde hareket edebileceğine dikkat çekiyor. Bu gruplar halihazırda İran’da düzensiz göçmen statüsünde bulunuyor ve kriz ortamlarında ikinci bir göç dalgasını tetikleyebilir.
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi’nin 12 Haziran 2025 tarihli verilerine göre, Türkiye’de ikamet izniyle yaşayan İranlı sayısı 74 bin 901. Bu sayı, Türkiye’de ikamet izniyle kalan yabancılar arasında İranlıları beşinci sıraya yerleştiriyor.
Türkiye’de vatandaşlık almış İranlıların sayısı net olarak bilinmiyor. Ancak göç uzmanları bu kişilerin İstanbul (özellikle Esenyurt), Denizli ve İzmir gibi kentleri tercih ettiğini belirtiyor.
2025 yılında Türkiye’de yakalanan düzensiz İranlı göçmen sayısı ise 3 bin 168 olarak açıklandı.
Öte yandan, İran Türkiye için önemli bir turist kaynağı olmayı sürdürüyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na göre 2025’in ilk dört ayında Türkiye’ye en fazla turist gönderen ülkeler arasında İran üçüncü sırada yer aldı.