-
Bist100 10.370,70 TL
-
Dolar 40,29 TL
-
Euro 46,79 TL
-
G.Altın 4.324,47 TL
-
Ç.Altın 6.898,98 TL
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), İsrail’in saldırgan tutumunun bölgesel çatışmayı derinleştirmesi ve İran’a yönelik son saldırıları nedeniyle bir tezkere yayımladı. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un imzasıyla Genel Kurul’a sunulan ve oybirliğiyle kabul edilen metin, İsrail’in uzun süredir sürdürdüğü hukuksuz ve yıkıcı politikaları güçlü bir dille kınadı.
Tezkerede, Gazze’de on binlerce masum sivilin hayatını kaybetmesine yol açan saldırıların ardından İran’a yapılan hava operasyonlarının, İsrail’in yalnızca Filistin’i değil, tüm bölgeyi hedef alan bir savaş stratejisi izlediğini ortaya koyduğu vurgulandı. “Artık, soykırımla mücadele eden ve yardıma erişemediği için açlıkla sınanan bir halk olan Filistinliler varoluş mücadelesi veriyor” denilen metinde, İsrail’in saldırganlığının uluslararası hukuk açısından insanlığa karşı işlenen suçlar kapsamında olduğu belirtildi.
İsrail’in İran’a yönelik saldırılarının, yalnızca iki ülke arasındaki gerilim değil, bölgesel bir savaşı tetikleme riski taşıdığına dikkat çekilen tezkerede, bu hamlelerin aynı zamanda nükleer müzakereleri ve uluslararası istikrarı hedef aldığına işaret edildi. “İşgalci İsrail’in bölgesel savaşın da faili olduğu açıkça görülmektedir” ifadeleri yer aldı.
Metinde, İsrail’in Filistin, Suriye, Lübnan ve Yemen’de sürdürdüğü saldırıların Netanyahu hükümetinin çatışmayı yayma politikasının bir sonucu olduğu belirtildi. TBMM’nin, bu süreçte tüm masum halkların yanında, savaşın ve İsrail’in katliamlarının karşısında olduğu vurgulandı.
Tezkerede şu çağrılar dikkat çekti:
İsrail’in saldırganlığına karşı uluslararası toplum kararlı ve ilkeli durmalı.
Uluslararası kurumlar ve hükümetler, hukuki ve diplomatik sorumluluklarını yerine getirmeli.
Türkiye, adil, kalıcı ve hakkaniyetli bir barışın sağlanması için yürüttüğü diplomatik çabalara kararlılıkla devam edecek.
Meclis Genel Kurulu’nda oylamaya sunulan tezkere, tüm siyasi partilerin ortak kararıyla oybirliğiyle kabul edildi. Kabul edilen metin, Türkiye’nin bölgedeki barış girişimlerine ve insan hakları merkezli diplomatik duruşuna güçlü bir destek olarak yorumlandı.
