İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Buğra Gökçe, İstanbul’daki yaşam maliyetindeki dramatik artışı gözler önüne seren çarpıcı bir paylaşımda bulundu. Gökçe, 2020 Kasım ayından bu yana geçen dört yılda yaşam maliyetinin yüzde 977 oranında arttığını belirterek, bu artışın özellikle asgari ücretliler üzerindeki yıkıcı etkisini vurguladı.
Gökçe’nin paylaştığı verilere göre, 2020 yılında bir asgari ücretlinin maaşı, İstanbul’daki yaşam maliyetini karşılamak için yeterliyken, bugün aynı standartları sağlamak için yaklaşık 4,5 asgari ücret gerekiyor. Bu, asgari ücretin reel alım gücünün hızla eridiğini ve çalışanların geçim zorluğunun daha da derinleştiğini ortaya koyuyor.
"2020 Kasım ayında 3 asgari ücretle bir ailenin yaşam maliyeti karşılanabilirken, bugün aynı yaşam standardını sağlamak için 4,5 asgari ücrete ihtiyaç var," diyen Gökçe, paylaşımında şu ifadeleri kullandı:
“Asgari ücretlinin maaşının neredeyse yarısı eridi. 4 yıl boyunca çalışan, çabalayan, emek veren insanlarımız bugün mutfağına 4 yıl önce aldığı kadar ekmeği, eti, sebzeyi dahi koyamıyor. Yani 4 yıl öncesinden daha kötü koşullarda yaşamaya mahkûm edilmiş durumda.”
Gökçe’nin paylaşımına eşlik eden grafikte, İstanbul’daki yaşam maliyetinin 2020 Kasım ayında 7.749 TL’den, 2024 Kasım ayında 75.717 TL’ye çıktığı görülüyor. Bu artış, dört yıl içinde yüzde 977’lik dramatik bir yükselişi ifade ediyor.
Grafikteki verilere göre, yaşam maliyetindeki bu hızlı artış, maaşlarla arasındaki uçurumu giderek büyütüyor. Asgari ücretlinin kazancı, artan gıda, kira ve diğer temel giderler karşısında yetersiz kalırken, özellikle dar gelirli hanelerin alım gücü ciddi anlamda gerilemiş durumda.
Uzmanlar, bu verilerin İstanbul gibi metropol şehirlerde yaşam şartlarının sürdürülemez bir noktaya geldiğini işaret ettiğini belirtiyor. Yükselen enflasyon, kira artışları ve temel gıda fiyatlarındaki hızlı yükseliş, özellikle asgari ücretle geçinenler için ciddi bir geçim sıkıntısına yol açtı.
Gökçe’nin paylaştığı veriler, sadece bir ekonomik sorun değil, aynı zamanda sosyal bir kriz olarak değerlendiriliyor. İstanbul’un yaşam maliyetindeki bu olağanüstü artış, sadece kentte yaşayanların günlük hayatını değil, aynı zamanda Türkiye genelinde yaşam standartlarını ve sosyal dengeleri de etkileyen bir tablo çiziyor.