Tarih: 16.03.2025 17:44

MHP-DEM Parti görüşmesi öncesinde Bahçeli'den açıklama

Facebook Twitter Linked-in

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yarın gerçekleştirilecek DEM Parti-MHP görüşmesinden önce açıklama yaptı. Milliyetçi Hareket Partisi'nin sosyal medya hesabı üzerinden paylaşılan açıklamada Bahçeli, "DEM Parti heyetinin siyasi partilerle bir program çerçevesinde görüşmesi, terörsüz Türkiye mücadelesine destekleri takdire şayandır" ifadelerini kullandı. PKK lideri Abdullah Öcalan için 'kurucu önder' kavramının çarptırıldığını söyleyen Bahçeli, "PKK’yı kuran ve kumanda eden teröristbaşı Abdullah Öcalan, aynı zamanda örgütün kurucu önderidir. Kim ne derse desin aleni ve aşikâr gerçek budur" şeklinde konuştu.

Terörle mücadelenin 41 yıllık tarihinde, örgütün yakıp, yıkmak ve şiddet dozunu yükseltmekten başka faliyeti olmadığını belirten Bahçeli, "terörle varılacak hiçbir yer, erişilecek hiçbir menzil yoktur" dedi. Bahçeli, Yeni Suriye hükümeti ile PYD/YPG arasında yapılan aşamayı eşik atlamak olarak değerlendirdi. MHP lideri, açıklamasını dava arkadaşlarımı ve DEM Parti heyetini selamlayarak ve terörsüz Türkiye seferberliğini kutlayarak sonlandırdı.

Bahçeli'nin açıklamasında öne çıkanlar şunlar:

Türk milletinin siyasetten ve siyasi partilerden yegane beklentisi haklı ve meşru taleplerine kulak verilmesi, hayatın ve hadiselerin doğal akışından kaynaklanan zincirleme sorunların aşama aşana dengeli ve demokratik müdahalelerle çözüme kavuşturulmasıdır.

'PEŞİN HÜKÜMLERLE DEĞİL TİTİZLİKLE HAREKET EDİLMELİ'

Türk ve Türkiye Yüzyılı aynı zamanda huzur ve refahın yüzyılı olacaktır.

Fırtınalı bölgesel ve küresel sisteme karşı esnek, enerjik, erdemli, muhkem, müteyakkız ve stratejik direnç göstermek kadar iç cepheyi sağlam, sağlıklı ve zinde tutmak da beka düzeyinde önceliğimiz olmalıdır.

Bu konuda herkes peşin hükümlere aldırmadan titizlik göstermelidir.

'TERÖRLE VARILACAK BİR MENZİL YOKTUR'

Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan her kardeşimiz, büyük Türk milletine mensup olan her insanımız bölücü terörden ileri düzeyde şikayetçidir.

Artık terörü kalıcı olarak hayatımızdan çıkarmanın zamanı gelip çatmıştır.

Çünkü terörle varılacak hiçbir yer, erişilecek hiçbir menzil yoktur.

Kaldı ki geride kalan 41 yıllık zamanda bölücü terör örgütü sadece yakmış, yıkmış, katletmiş, kirletmiş, isyan ve şiddet eylemlerinde sürekli çıta yükseltmiştir.

27 Şubat 2025 tarihinde, terör örgütünün kurucu önderi tarafından yapılan “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” kapsamında PKK’nın silah bırakmasıyla birlikte örgütsel varlığının feshedilmesi istenmiştir.

Bu çağrı esas itibariyle talimatla bezenmiş ve belgelenmiş bir çağrıdır.

'SURİYE-PYD ANLAŞMASIYLA EŞİK AŞILDI'

Suriye Arap Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ile PYD/YPG elebaşının 10 Mart tarihinde Şam’da imzaladıkları 8 maddelik anlaşma metiniyle mühim bir eşik aşılmış, komşu ülke Suriye’nin siyasi ve toprak bütünlüğü tescillenmiştir.

Ülkemiz aleyhine beşinci kol faaliyeti yapan ücretsiz ajan provokatörlerin saptırmaları ve suyu bulandırma çabaları devamlı ilerleyiş halinde olsa da, malum ve vaki gerçek YPG/PYD/(SDG)’nin kendini feshederek silah bırakmış olmasıdır.

'KÜRT TOPLUMU SURİYE DEVRİMİNİN AYRILMAZ BİR PARÇASIDIR'

Suriye’nin kuzeydoğusundaki sivil ve askeri kurumların, sınır kapılarının, havaalanlarının, petrol ve doğal gaz sahalarının Suriye Arap Cumhuriyeti’ne entegre edilecek olması, Kürt toplumunun Suriye devletinin ayrılmaz bir parçası olarak tanınması ve geçici anayasanın kabulü edilmesi inkarı ve ihmali olmayacak ciddi gelişmelerden bazılarıdır.

PKK’nın ise derhal ve hiçbir şart ileri sürmeksizin 27 Şubat çağrısı doğrultusunda kongresini toplayarak feshini kararlaştırması, kanlı silahların teslimini bir an evvel yapması ertelenemez ve geciktirilemez bir gündem konusudur.

FEDERASYON, OTONOMİ, ÖZERKLİK... TÜRKİYE DÜŞMANLARININ DAYATMASIYDI

Geçmişte, PKK’nın kuruluş manifestosunda hedefi “Bağımsız Birleşik Kürdistan”a ulaşmaktır.

Federasyon, otonomi, özerklik, demokratik Cumhuriyete katılım gibi seçenekler o dönemde yoktur.

Bunlar müteakip yıllarda Türkiye düşmanlarının dayatma ve telkinleriyle alternatif seçenekler olarak tezahür etmiştir.

Bu karanlık ve hain hedeflere ulaşmak için yürütülecek strateji “uzun süreli halk savaşı”, buna ulaşmanın mekanizmaları “parti-cephe-ordu” yapılanması, hedefe ulaşmanın silahlı yöntemi ise sırasıyla “silahlı propaganda” ve sözde “gerilla savaşı”dır.

'İMRALI AÇIKLAMASI PKK'NIN FESHİNİN GEREKLİLİĞİNİ NETLEŞTİRDİ'

27 Şubat İmralı açıklamasıyla PKK’nin anlam yoksunluğu, aşırı tekrara yol açması, dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamladığı ve feshinin gerekli olduğu netleşmiştir.

Kurucu önder ifadesinden rahatsız olan, bu tanımlamayı istismar eden, üstelik Milliyetçi Hareket Partisi’ne haksız ve hayasız şekilde saldırıya geçenler evvelemirde bu sıfatın bize ait olmadığını, patentinin bizde bulunmadığını, örgütsel ve ideolojik bir adlandırmadan başka da bir manaya gelmediğini biliyor olsalar bile bilmezliğe yatan ucuzlaşmış ve koflaşmış şarlatan tiplerdir.

'ALENİ GERÇEK ÖCALAN'IN PKK'NIN KURUCU ÖNDERİ OLDUĞUDUR'

Nitekim PKK’yı kuran ve kumanda eden teröristbaşı Abdullah Öcalan, aynı zamanda örgütün kurucu önderidir.

Kim ne derse desin aleni ve aşikâr gerçek budur.

CHP’nin ve yandaş televizyon kanallarının terörsüz Türkiye hedefini sabote etme gayesi, diyalog kanallarını baltalama gayreti maalesef gözle görülecek kadar açıktır ve açıktadır.

Dil ve üslup çoraklığıyla birlikte fikri ve siyasi çarpıklık CHP’yi Türkiye’nin karşısında sivrilen bozguncu bir odağa dönüştürmüştür.

Bu nedenle CHP yönetimi aklıselim çizgiye gelmedikçe, maşeri vicdanın kabulleneceği makul ve muhterem bir siyaset ahlakına sahip olmadıkça Milliyetçi Hareket Partisi tarafından dikkate ve itibara alınması söz konusu olmayacaktır.

Demokrasi devriminden bahsedenler, icazetli tek kişinin oylanacağı, tek kişinin katılacağı karikatür mahiyetli bir önseçimi demokrasinin ilkeleriyle nasıl bağdaştırdıklarını, bunun neresinin demokrasi devrimi olduğunu izah etmeleri tutarlılık gereğidir.

'DEMOKRASİNİN GÖZ ALICI ÖRNEĞİ'

Türkiye Cumhuriyeti’nin yakın tarihindeki en göz alıcı yüksek demokrasi örneği bir yanda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin milli irade marifetince tescili, diğer yanda da Sayın Cumhurbaşkanımızın aldığı oy seviyesidir.

CHP Genel Başkanı ve çıkarcı yönetimi yine baltayı taşa vurmuştur.

Ne yapsalar beyhudedir, terörsüz Türkiye’nin doğuş müjdesini karartamayacaklardır.

DEM Parti heyetinin siyasi partilerle bir program çerçevesinde görüşmesi, terörsüz Türkiye mücadelesine destekleri takdire şayandır.

'YARIN GERÇEKLEŞECEK GÖRÜŞMEDE YER ALMAK İSTERDİM'

Hiç kuşkusuz DEM Parti heyetinin Milliyetçi Hareket Partisi’ne yarın gerçekleştireceği ikinci ziyaretinde de olmayı ve karşılık görüş alışverişinde bulunmayı arzu ederdim.

Fakat partimizi temsilen görevlendirilen arkadaşlarım inanıyorum ki şahsımı aratmayacaklar, düşüncelerimizi berrak ve temiz bir mizaçla muhataplarına anlatacaklardır.

Bu vesileyle değerli dava arkadaşlarımı ve DEM parti heyetini selamlıyor, terörsüz Türkiye seferberliğimiz kutlu olsun diyorum.

Yanlış anlamaları tetikleyecek, kırılgan ortamı hırpalayıp sarsacak her türlü açıklamadan özenle kaçınılması gerektiğini düşünüyorum.

Gideceğimiz daha uzun bir yol vardır.

Denizi geçip de derede çırpınmanın bir manası yoktur.

Birbirimize Çanakkale ruhuyla sarılmamız milli varlığımızın topluca muhafazası ve müdafaası adına manevi bir vecibedir, milli bir görevdir.

Önümüzdeki günlerde bir yanda Nevruz Bayramı, diğer yanda Ramazan Bayramı kutlanacaktır.

Allah’tan dileğim her günümüzün bayram olması, ülkemizin bayram yerine dönmesidir.

Kalpleri pırıl pırıl, adeta dalgasız deniz olan aziz millet evlatları yeni emperyalizmin kalleş pusularına ve kanlı tuzaklarına düşmeyecek, Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti milli birlik ruhuyla ve bin yıllık kardeşlik şuuruyla sonsuza kadar var olacaktır.

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
G-DT9JLG88B3