Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan ziyareti dönüşünde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Konuşmasında CHP lideri Özgür Özel'i hedef alan Erdoğan, "CHP Genel Başkanının söylediği sözler, kurduğu cümleler, yaptığı suçlamalar aslında kendi durumlarını tariften ibarettir. Krizden beslenme, kaostan medet umma, kavga çıkararak gündem olma alışkanlığının devamıdır" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, 29 Ekim resepsiyonuna katılmamasının ardından aralarının açıldığı iddia edilen MHP lideri Devlet Bahçeli ile ilgili soruya "Aramızda zaten herhangi bir sıkıntı söz konusu değil. Malum pazartesi günü 10 Kasım Ankara’dayız. Döner dönmez de irtibatlarımızı kurar, adımı atarız" dedi.
"Nüfus artış hızında şu anda maalesef 1,7’deyiz. Bu bir intihardır bunu çözmemiz lazım." diyen Erdoğan, "Türkiye’nin nüfus artış hızının böyle bir konuma gelmesi hazmedilemez. Boşuna en az 3 çocuk demiyoruz. Niye en az 4 çocuk olmasın, 5 olmasın? Bunu hızlandıralım." diye konuştu.
Gazetecilerin uçakta Erdoğan'a yönelttiği sorular ve Cumhurbaşkanı'nın yanıtları şöyle:
"Şu anda an itibarıyla Suriye’de geri dönüşler ne aşamada efendim? Bir de Türkiye’de tabii bu arada kalifiye eleman olan Suriyeliler var. Bu nitelikli eleman olan sığınmacıların kalması için mesela sanayide veya farklı sektörlerde çalışmalar var mı? Ben salı günü deprem bölgesinde, Hatay’daydım. Yapılar çok güzel tamamlanmış, bitecek. Bakanımız Murat Kurum ‘220 bin konteyner elimizde olacak’ dedi. Bu 220 bin konteyner boşa çıkacağı için Türkiye bunları Suriye veya Gazze’ye gönderir mi? Böyle bir çalışmanız var mı?"
"Sığınmacılar mevzusu Türkiye’nin en fazla istismar edilen konularından bir tanesiydi. Özellikle CHP bu konuyu çok çok istismar etti. Geçtiğimiz seçimde CHP ve Cumhurbaşkanı adayı tarihe utançla geçen ırkçı bir kampanya yürüttü. Bu ırkçı kampanyanın neticesinde de sonuç malum. Belki de bu zatın gidiş sebebi bu da olabilir. Çünkü bu konuyu çok istismar etti ve bu insanların ahını aldı. Ülkemize sığınan Suriyeli mazlumları düşmanlaştırdılar, hedef gösterdiler, 3-5 oy uğruna buradan netice çıkaracaklarını sandılar, ama istedikleri sonucu da alamadılar.
Biz ise bu meselede hep vicdanın, insanlığın, kardeşliğin ne demek olduğunu anlattık. Ne dedik? “Biz ensarız, onlar muhacir.” Dolayısıyla “Ensar olarak biz bu muhacirlerimizi kapı dışarı etmeyiz, edemeyiz” dedik ve sözümüzde de sonuna kadar durduk. Bugün de olsa yine dururuz.
Bu arada Suriye’nin kuzeyinde konut yapımlarına da başladık. Bunlar da devam ediyor. Suriye birlik ve beraberliğini huzur ve istikrarı tahkim ettikçe dünyanın çeşitli ülkelerine dağılmış sığınmacıların dönüşü de hızlanıyor. Bakın şimdi nereye geldik? Suriye’ye yaptırımlar kaldırıldı mı? Kaldırıldı. Ne oldu? Ne olacaktı? Siyasette mesele ufuk meselesidir, ufuk… Varsa ufkunuz, sorun çözersiniz. Ama ufkunuz yoksa, hiçbir şeyi halledemezsiniz.
2016’dan itibaren Suriye’ye dönenlerin sayısı 1 milyon 290 bine ulaştı ve bu sayı her geçen gün artıyor. Bunlar da bizim için sevindirici, güzel neticeler. Deprem bölgesinden bahsettiniz. Bu bölgedeki konteynerlerin de özellikle Gazze’ye sevk edilmesiyle ilgili hazırlığımız devam ediyor. Bunu ilgili arkadaşlarımız çalışmalarını sürdürüyorlar. Bu konteynerler ile bölgeye inşallah en üst düzeyde bir imkan sağlayacağız. Filistinlilerin yaşamaya devam edeceği yeni Gazze’nin inşa edilmesi sürecinde bu konteynerleri, kardeşlerimize inşallah vereceğiz.
"Cumhur İttifakı’nda sorun olmadığını ve Sayın MHP Lideri Devlet Bahçeli ile görüşmelerin her an olabileceğini belirtmiştiniz. Öncelikle bu görüşme ne zaman olacak? Bu tarih merak ediliyor. Çünkü biliyorsunuz çeşitli spekülasyonlar yapılıyor. Dolayısıyla Cumhur İttifakı ile ilgili spekülasyonlar için ne dersiniz, nasıl değerlendirirsiniz?"
"Tarih vermeyeyim ama bu hafta inşallah Ankara’ya dönüşümüzle birlikte Sayın Genel Başkan ile irtibatları kurup randevulaşmamız halinde, ya ben kendilerine bir ziyaret yaparım ya da kendilerini davet ederim. Onların bizi ziyaretini temin ederiz. Aramızda zaten herhangi bir sıkıntı söz konusu değil. Malum pazartesi günü 10 Kasım Ankara’dayız. Döner dönmez de irtibatlarımızı kurar, adımı atarız."
"Özgür Özel son günlerde bir kez daha sert, tehdit ve hatta hakaret içeren ifadelerle, söylemlerle kamuoyunun karşısına çıkıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Ana muhalefet, siyaseti seviyeli bir zeminde yürütemiyor da mı, tehditlere ve hakaret söylemine başvuruyor?"
"Biliyorsunuz bizde güzel bir söz var. “Testinin içinde ne varsa dışarıya o sızar.” Özgür Özel’in yaptığına karşı açtığımız davayı herhalde duydunuz. Şu anda dava açıldı. Avukatlarım da sağ olsun işlerini iyi takip ediyorlar. En son yine bu ara bir 200 bin lira davadan tazminat kazanmıştık. O da yerini bulacak. O da vakıflara gidecek. İnşallah bu 500 bini de kazanırsak çok daha güzel olur. Yorulmadan, usanmadan bu davaları kazanmak hakikaten isabetli oluyor. Şunu da ifade etmek isterim ki; CHP Genel Başkanının söylediği sözler, kurduğu cümleler, yaptığı suçlamalar aslında kendi durumlarını tariften ibarettir. Krizden beslenme, kaostan medet umma, kavga çıkararak gündem olma alışkanlığının devamıdır. Bu dil, ne devlet geleneğimize ne de milletimizin vakarına yakışıyor. Biz, asla CHP’nin bizi çekmeye çalıştığı bu seviyeye inmeyiz, inemeyiz. Bu düzeye inmeyi kendimize asla yakıştıramayız, milletimize de izah edemeyiz.
"Aile Yılı açılış programında ve farklı vesilelerle nüfus artış hızımızın eksiye yöneldiğini, öbür taraftan LGBT üzerinden aile müessesesinin yıpratılmaya çalışıldığını açıklamıştınız. Yıl boyunca 81 ilde 10 binden fazla farklı faaliyetler gösterildi. Hatta geçen Cuma hutbenin konusu da aileydi. Diğer taraftan evliliği ve çocuk sahibi olmayı teşvik edecek önemli düzenlemeler yapıldı. Netice itibarıyla Aile Yılı’nın sonuna yaklaşıyoruz. Geldiğimiz noktada aileyle ilgili tehdit noktasında ne durumdayız?"
"Aile, bizim medeniyetimizin köküdür, değerlerimizin taşıyıcısıdır, bizi biz yapan en kutsal müessesedir. Aile meselesi bizim için çok önemli bir konudur. Nasıl ülkemizin güvenliği için savunma sanayiini geliştiriyor, siber güvenlik konusunda tedbirler alıyorsak, yeni nesil saldırılar için de ailelerimizi korumak zorundayız. Aile Yılı içerisinde bizim için en önemli husus ailenin Türkiye’deki işlevini korumak. Bunun için de biz LGBT gibi sapkınlıklara asla imkan vermeyiz. Aile kurumu güçlü olan kuvvet kazanır. Bizim aile kurumlarımız güçlü. Öyleyse geleceğe de biz çok daha güçlü adımlarla yürüyeceğiz. Buradan savrulma olmaz ve böyle bir savrulmaya da müsaade edemeyiz. Nüfus artış hızında şu anda maalesef 1,7’deyiz. Bu bir intihardır. Bunu çözmemiz lazım. Türkiye’nin nüfus artış hızının böyle bir konuma gelmesi hazmedilemez. Boşuna en az 3 çocuk demiyoruz. Niye en az 4 çocuk olmasın, 5 olmasın? Bunu hızlandıralım ve ülkemiz inşallah nüfusumuzun artış hızının yükselmesiyle geleceğe çok daha güçlü bir şekilde ilerleyecektir."