802-508-7352
İstanbul Üniversitesi öğrencileri, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun diplomasıyla başlayan sürece ilişkin mektup yazdı. Öğrenciler, "Meselenin sadece bir diploma olmadığını, esas meselenin 23 yıllık AKP faşizminin son bulması gerektiğini anlatmak için forumlar ve atölyeler düzenledik. Bizler bu sürecin başından beri öfkemizi sokaklarda haykırıyoruz. Öfkemiz bir günlük ya da bir haftalık değil. Bizler AKP iktidarı döneminde doğanlarız. Bu yüzden de öfkemiz tam 23 yıllık bir öfke" ifadelerini kullandı.
İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin BirGün'e gönderdiği mektup şöyle:
"Sizleri, ülkede hayatın akış yönünü değiştiren İstanbul Üniversitesi’nden selamlıyoruz. İstanbul Üniversitesi ve Beyazıt Meydanı, ülke tarihi açısından her zaman ayrı bir öneme sahip oldu. Bu ülkenin iyiden, güzelden, doğrudan yana olan gençleri; 1958’de, 1968’de, 1978’de, hatta 1980 darbesi sonrasında Beyazıt’ta tarihî eylemler gerçekleştirmişti. Bu amfiler, fakülteler ve meydan, geçmişin sesini içinde taşır. O büyük tarih aynı zamanda bizim için bir kılavuz, bir yol haritasıdır. Beyazıt Meydanı’nda 19 Mart Çarşamba günü yaşananlar, bu tarihsel sorumluluğun bir sonucudur.
Bu mektubu, tüm ülkeye yayılan eylemlerin başladığı okulda okuyan öğrenciler olarak, yaşananları bir de bizden okuyun diye yazıyoruz. Elbette, televizyon kanallarında bizimle ilgili “kandırılmışlar, vandallar, dış güçlerin maşaları” gibi saçma sapan konuşmalar yapanların da okumasını istiyoruz. Nasıl başladığına gelince: 18 Mart Salı akşamı, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edildiğini öğrendik. Kulüpler olarak okulumuzun dâhil olduğu bu sürece reaksiyon vermeye karar verdik. Ardından, 19 Mart Çarşamba günü İmamoğlu ve beraberindeki yüzden fazla kişinin gözaltına alındığı haberi geldi. Adım adım inşa edilen fiilî diktatörlük rejiminin başka bir evreye geçtiğine tanık olduk. Öğrenciler olarak bu rejimin dayattığı haksızlık ve hukuksuzluklara karşı, çarşamba günü okulumuzda bir yürüyüş gerçekleştirmek istedik. Yürüyüşün başlamasının ardından önümüze bir polis barikatı kuruldu. Hep bir ağızdan “Barikatı aç!” sloganıyla önümüzdeki barikatın kaldırılmasını istedik. Ancak karşımıza adeta bir duvar örülmüştü. Arkadaşlarımızla kol kola girip önümüzdeki barikata yüklendik ve aştık. Basın açıklaması yapmak için aştığımız barikatla, insanların zihinlerindeki duvarı da yıktığımızın o an farkında değildik.
Bugün anlıyoruz ki yıkıp geçtiğimiz barikat sadece bir polis barikatı değildi. AKP iktidarının 23 senedir inşa etmeye çalıştığı öğrenci profilini de yıkmış olduk. Yaptığımız kitlesel eylemle hak arama mücadelesini unutmuş olan tüm öğrenciler bir şeyi hatırladı: Biz olduğumuz için bu üniversiteler var. Kimse bizi yok sayamaz. Bunun en önemli göstergesi, 21 Mart günü Beyazıt Meydanı’dır. 21 Mart’ta İstanbul’daki bütün üniversiteli arkadaşlarımızı, direnişin başladığı yer olan Beyazıt’a çağırdık. Beyazıt Meydanı’nda gerçekleştirdiğimiz kitlesel mitingle, son 40 yılın en büyük öğrenci hareketi başlamış oldu. Bugün yaşananlar ne olursa olsun, eminiz ki bu tarih tüm ülke için bir milat olacak.
Sadece bir günle sınırlı kalmadı. Gerçekleştirdiğimiz eylemleri okulların içine taşımak için, ODTÜ’de direnen arkadaşlarımızın çağrısıyla bütün okullarda akademik boykotu örgütlemeye başladık. Bu boykot sadece akademik bir boykot olarak kalmamalıydı. Aynı zamanda hayatı da durduracak bir boykot olmalıydı. Bu yüzden, 24 Mart Pazartesi günü yine İstanbul’daki bütün üniversiteli sıra arkadaşlarımızla Beşiktaş’ta buluşup Galata Köprüsü’ne yürüdük. Binler artık on binler olmuş, ülkenin iklimi değişmişti. Bundan sonraki süreçte meselenin sadece bir diploma olmadığını, esas meselenin 23 yıllık AKP faşizminin son bulması gerektiğini anlatmak için forumlar ve atölyeler düzenledik. Bu forumlarda öğrencilerin okuldaki sorunlarını, hukuksuzlukları, akademik açıdan yetersizlikleri ve okulumuzdaki fakülteler arası geçiş yasağının kaldırılması gerektiğini konuştuk. Bunun yanında, anayasal haklarını kullanıp eylemlere katılan ve bu yüzden tutuklanan arkadaşlarımızın derhâl serbest bırakılması ve aramıza dönmesi gerektiğini ifade ettik. Bizler bu sürecin başından beri öfkemizi sokaklarda haykırıyoruz. Öfkemiz bir günlük ya da bir haftalık değil. Bizler AKP iktidarı döneminde doğanlarız. Bu yüzden de öfkemiz tam 23 yıllık bir öfke.
Boykotumuzdan ve eylemlerimizden korkan AKP iktidarı, bayram tatilini 9 güne uzatıp bizim okula gitmemizi engellemeye çalışıyor. Unutulmamalıdır ki ne yaparlarsa yapsınlar, hangimizi alırlarsa alsınlar; üniversitelerde başlayan bu mücadele bitmeyecek, aksine büyüyerek devam edecek. Mücadeleyi başlatan öğrenciler olarak siz değerli okurlara ve sıra arkadaşlarımıza sesleniyoruz: Üniversiteliler meydanları doldurmaya ve birleşmeye devam edecek. Asla korkmuyoruz! Biliyoruz ki onlar azınlık, biz çoğunluğuz. Artık onlar güçsüz, biz güçlüyüz. Sizin aracılığınızla tüm üniversiteli arkadaşlarımıza diyoruz ki: Bu ceberut iktidarı üniversitelerden kovmak ve özerk-demokratik üniversite talebimizi gerçekleştirmek için mücadeleye devam edelim!"