Bolu Kartalkaya’da 78 kişinin hayatını kaybettiği otel faciasıyla ilgili soruşturma derinleşirken, otel yönetimindeki usulsüzlükler, denetim eksiklikleri ve sorumluluk kargaşası gün yüzüne çıkmaya devam ediyor. Olayın ardından tutuklanan yetkililerin ifadeleri, otelde ciddi bir yönetim zafiyeti olduğunu gözler önüne serdi.
Soruşturma kapsamında müdür olarak ifade veren Zeki Yılmaz, yıllardır otelde çalışmasına rağmen resmi olarak otel müdürü olmadığını iddia etti. Otelin genel müdürü olarak görev yapan Emir Aras ise yangın anında önce kendini ve ailesini kurtardığını, üstelik bu göreve damat olduğu için getirildiğini savundu.
Kartalkaya Otel'in müdürü olarak bilinen Zeki Yılmaz
Kartalkaya’daki otelin fiili müdürü olduğu belirtilen Zeki Yılmaz, soruşturma kapsamında verdiği ifadede otelde aslında müdür olmadığını, yalnızca gayriresmi bir şekilde bu görevi yürüttüğünü ileri sürdü.
“1988 yılından bu yana her yıl otelde çalışırım. Ancak resmi olarak müdür değilim. Sadece gayriresmi olarak otel müdürü olarak görev yaparım. Herhangi bir imza yetkim veya resmi sorumluluğum yok. Resmi kayıtlarda yalnızca resepsiyon personeli olarak görünürüm.”
Bu açıklama, otel yönetiminin resmi bir sorumluluk çerçevesinde hareket etmediğini ve yönetimde ciddi bir usulsüzlük bulunduğunu gösteriyor. Özellikle büyük yangın gibi kriz anlarında sorumluluk alması gereken kişilerin yetkisiz ve kayıt dışı olması, faciaya davetiye çıkaran faktörlerden biri olarak görülüyor.
Zeki Yılmaz, ifadesinde yangın sırasında otelin 9. katındaki odasında olduğunu, telefonla bilgilendirildikten sonra binadan çıkış yaptığını söyledi. Ancak diğer odalardaki misafirleri uyandırmak ve uyarmak yerine doğrudan kaçışı tercih ettiği ortaya çıktı.
Bu durum, yangın anında otel yönetiminin hiçbir organize tahliye planı uygulamadığını ve öncelikle kendilerini kurtardıklarını gösteriyor.
Yangının ardından tutuklanan otel genel müdürü Emir Aras, otel yönetiminin liyakatsiz yapısını gözler önüne seren bir itirafta bulundu. Aras, bu göreve yalnızca aile bağlantıları nedeniyle getirildiğini açıkladı.
“Yangın sırasında 7. kattaydım. Kat sorumlusu beni telefonla arayarak restoranda yangın çıktığını söyledi. Merdivenlerden inerek dışarı çıktım. Ancak panik içinde olduğum için ikaz butonlarına basmadım. O anda hiçbir şey düşünemedim.”
NTV'de yer alan habere göre; Aras’ın otel yöneticisi olarak görev yapmasına rağmen yangın alarm sistemini çalıştırmayı dahi aklına getirmemesi, otelde acil durum planlarının tamamen ihmal edildiğini gösteriyor.
Aras’ın şu sözleri ise liyakat eksikliğinin çarpıcı bir örneği olarak kayıtlara geçti:
"Otel müdürü olarak güvenlikten de sorumluyum. Ancak buradayım çünkü damadım. Bu görevi aile bağları nedeniyle yapıyorum."
Bu açıklama, Kartalkaya’daki otelin profesyonel bir yönetim anlayışından uzak, aile içi ilişkilerle yönetilen bir tesis olduğunu gösteriyor. Şirketin dört hissedarından biriyle evli olan Aras’ın, herhangi bir otelcilik deneyimi ya da liyakat kriteri olmadan bu göreve getirildiği ortaya çıktı.
Şirketin dört hissedarı olan Halit Ergül, Emine Murtezaoğlu Ergül, Elif Aras ve Ceyda Hacıbekiroğlu’nun otelin sahibi olduğu belirlendi. Yangın sırasında otelde hissedarlar arasında bulunan Ceyda Hacıbekiroğlu’nun da bulunduğu ve sonrasında sosyal medyada nasıl kurtulduğunu anlattığı ortaya çıktı.
Hacıbekiroğlu, sosyal medya paylaşımlarında ablalarının da otelde olduğunu ve yangından sağ çıktıklarını ifade etti. Ancak bu açıklamalar, otel yönetiminin misafirlerin güvenliği için neler yaptığına dair herhangi bir bilgi içermedi.
Yangının ardından yapılan incelemeler, otelin denetim süreçlerinde büyük eksiklikler bulunduğunu ortaya koydu. Emir Aras, ifadesinde Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 15 Aralık 2024’te oteli denetlediğini, ancak belediyenin herhangi bir denetim yapıp yapmadığını bilmediğini belirtti.
Bu durum, denetimlerde şeffaflığın olmadığı ve tesisin kamu kurumları tarafından yeterince sıkı bir şekilde kontrol edilmediğini gösteriyor.
Kartalkaya’daki otel yangını, yalnızca bir bina faciası değil, liyakatsizlik, denetimsizlik ve yönetim zafiyetinin yol açtığı sistemsel bir çöküş olarak tarihe geçti.