Sarıyer Belediye Başkanı Mustafa Oktay Aksu'nun, belediye iştiraki SAR-BEL üzerinden 12 CHP’li meclis üyesini maaşa bağlaması kamuoyunda tartışmalara yol açtı. Belediye meclis üyelerinin “huzur hakkı” adı altında aylık gelir elde etmesi, SAR-BEL’in zor durumdaki mali yapısıyla birleştirilince, karar eleştirilerin odağına yerleşti. Bu üyelerin SAR-BEL’e aylık maliyetinin 300 bin lirayı aştığı belirtiliyor.
Sarıyer Söz Gazetesi'nin haberine göre, Sarıyer Belediyesi’nin Aralık ayı meclis oturumunda AK Parti Grubu adına söz alan Abdullah Erol Akkuş, CHP’li üyelerin maaşa bağlanmasını eleştirerek, belediyenin şeffaf yönetim anlayışına aykırı bir tablo oluştuğunu dile getirdi. Akkuş’un eleştirilerine yanıt veren Oktay Aksu ise tartışmaları daha da alevlendiren bir açıklamada bulundu. Aksu, “Batık bir şirketi yeniden yapılandırmak için böyle bir yöntem izliyoruz. İsterseniz sizi de yönetim kuruluna alabiliriz” ifadelerini kullandı.
Aksu’nun bu çıkışı, SAR-BEL’in neden batık durumda olduğu sorusunu da yeniden gündeme getirdi. Belediyeden yapılan açıklamada, maaş değil, “huzur hakkı” ödemesi yapılacağı belirtilse de bu uygulamanın şirkete yıllık maliyetinin yaklaşık 3 milyon 600 bin lirayı bulacağı ifade ediliyor.
Tartışmalar sırasında AK Parti grubunun söz talebini reddeden Aksu, “Bu konunun burada tartışılmasının bir anlamı yok. İsterseniz bunu dışarıda yüz yüze konuşabiliriz” diyerek, eleştirilere kapalı kapılar ardında çözüm arayışı mesajı verdi. CHP’li meclis üyelerinin asgari ücret düzeyinde huzur hakkı alacağını belirten Aksu, “Katıldıkları toplantılar başına ödeme yapılacak. Hizmet etmek istiyorsanız, AK Parti grubunu da yönetim kuruluna alabiliriz” dedi.
Aksu’nun açıklamaları sırasında yanıt hakkı talep eden AK Parti üyelerinin mikrofonları açılmadı. Başkan Aksu, “Söz vermeyeceğim, burada konuşmaya gerek yok” diyerek tartışmayı sona erdirdi. AK Parti grubunun bu durum karşısında meclis oturumunun işleyişine dair eleştirileri dikkat çekti.
SAR-BEL’in mali durumunu iyileştirme gerekçesiyle atıldığı belirtilen bu adım, şirketin ekonomik geleceği kadar, yerel yönetimlerdeki şeffaflık ve hesap verebilirlik tartışmalarını da beraberinde getirdi.