CHP Sözcüsü Deniz Yücel, MYK toplantısının ardından yaptığı açıklamada, Sazlıdere Barajı çevresinde başlatılan 24 konutluk projeye tepki göstererek, "Buradan AKP iktidarına sesleniyoruz; Bu ülkede ne hukuk bıraktınız, ne adalet. İnsanları rahat bir nefes alamaz hale getirdiniz. Şimdi de halkın içtiği suya mı göz diktiniz?" dedi.
CHP Sözcüsü Deniz Yücel, MYK gündemiyle ilgili basın toplantısı gerçekleştirdi. Konuşmasına 23 Nisan ve "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" vurgusuyla başlayan Yücel, şunları söyledi:
"Bugün 21 Nisan, iki gün sonra 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 105. yıl dönümü… Vatan toprakları işgal altında, Mustafa Kemal bağımsızlık savaşımızı örgütlemek için 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkıyor. Ardından yayınlanan Amasya Genelgesi’yle vatanın bütünlüğünün, milletin bağımsızlığının tehlikede olduğu vurgulanıyor ve 'Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararlılığının kurtaracaktır” denilerek millet vurgusu yapılıyor.
Erzurum Kongresi’nde 'Her türlü işgal ve müdahaleye karşı millet topyekün kendisini savunacaktır ve direnecektir' yine millet vurgusu yapılıyor. Sivas Kongresi’nde ise; Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz, Manda ve himaye kabul edilemez, Mili gücü etkin, milli egemenliği hakim kılmak şarttır denilerek bu kez millet egemenliğine vurgu yapılıyor. Bu arada vatan topraklarının emperyalist güçlerce, parsel parsel paylaşıldığı Sevr anlaşmasının hazırlıkları yapılıyor.
Başkent İstanbul işgal altında, İzmir işgal altında, memleketin bir çok köşesi işgal altında… Ve bu olağanüstü koşullarda bile Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, millet egemenliğini hakim kılmak ve bağımsızlık mücadelesini yönetmek için Türkiye Büyük Millet Meclisini kuruyorlar ve diyorlar ki 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir'
Millet iradesinin üzerinde hiç bir güç yoktur. Hiçbir kişi, kurum ya da zümre milletin üzerinde değildir. Ancak bugün iktidar yetkisini kullanan, millet tarafından yetkilendirilip göreve geldikleri günden bu yana 'millet iradesi' lafını ağızlarından düşürmeyenler; Millet iradesini gasp etmekten, demokrasiye darbe yapmaktan, seçilmişleri yargı eliyle ama hukuksuz bir biçimde bertaraf etmekten çekinmiyorlar. İstanbul’un tam 3 kez seçilmiş Belediye Başkanına, Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Ekrem İmamoğlu’na, onun çalışma arkadaşlarına, ilçe Belediye Başkanlarımıza ve çalışma arkadaşlarına asılsız suçlamalarla, uyduruk delillerle, ısmarlama gizli tanık ifadeleriyle bir yargı darbesi yapmaları aslında bunu yapanların ve yaptıranların ne kadar büyük bir korku ve panik halinde olduklarını göstermektedir.
Bugün Sn. Ekrem İmamoğlu’na karşı adil ve demokratik bir yarışa girmeye cesaret edemeyenler, bu yaptıkları hukuksuzlukların onları kurtaracağını, iktidarda kalmalarını sağlayacağını zannediyorlarsa yanılıyorlar. Değerli arkadaşlar; 19 Mart Yargı darbesinden sonra bir şey söylemiştik. 19 Mart’tan sonra bu ülkede hiçbir şey eskisi gibi olmayacak demiştik. AKP iktidarı FETÖ terör örgütü ile yaptığı iş birliğiyle, OHAL koşullarında mühürsüz zarflarla yaptığı Anayasa değişikliğiyle, 2019 Yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptal etmesiyle ve daha birçok hukuksuz uygulamasıyla zaten meşruiyetini çoktan kaybetmişti.
Ancak hukuksuz bir şekilde diploma iptaliyle başlayan 19 Mart yargı darbesi süreci, AKP’nin haktan, hukuktan, adaletten, demokrasiden, millet iradesinden, sandıktan ne kadar korktuğunu ve her yönüyle meşruiyetini kaybettiğini tescillemiştir. Meşruiyetini kaybeden iktidarlara karşı, halkların direnme hakkı vardır.
İşte o yüzden Türkiye’nin dört bir yanında milyonlarca vatandaşımız yapılan haksızlıklara, hukuksuzluğa itiraz etmek için meydanlara çıkmışlardır. İşte o yüzden yüzbinlerce vatandaşımız Sn. Ekrem İmamoğlu’na sahip çıkmak için bir hafta boyunca Saraçhane’yi doldurmuşlardır. İşte o yüzde milyonlarca vatandaşımız Cumhurbaşkanlığı önseçiminde dayanışma sandıklarına koşmuşlardır.
Gençler direnmektedir. Dar gelirliler, asgari ücretliler, emekliler, emekçiler direnmektedir. Çiftçi direnmektedir. Vatanını seven, milletini seven, bayrağını seven, demokrasiye inanan, hukukun üstünlüğüne inanan, eşitliğe, özgürlüğe, adalete inanan milyonlar direnmektedirler. Bu hukuk tanımayan, demokrasi tanımayan, anayasa tanımayan, çeteleşen iktidarı gönderene kadar da direneceklerdir.
Ekonomik dengelerin alt üst olduğu, hukuk güvenliğinin tamamen ortadan kalktığı, hızla yaklaşan bir çöküşe karşı toplumun kenetlendiği bir dönemdeyiz. Ülkenin ve milletin geleceğine dair duyulan endişeler, ideolojik görüşlerin önüne geçti, demokrasi ve millet iradesini tehlikeye sokan her girişim karşısında millet bir bütün olarak hareket etti. On binler, yüz binler, milyonlar alanlarda, meydanlarda "demokrasi, hukuk ve adalet" etrafında birleşti...
Her gün daha da güçlenip, daha emin ve kararlı adımlarla yürüdüğümüz bu yolda, 2 hafta önce gerçekleştirdiğimiz olağanüstü kurultayımız sonrasında biz de Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nı başlattığı Samsun’dan yola çıktık. İlk mitingimizi Samsun’da büyük bir coşku ile yaptık. İkinci mitingimiz ise geçtiğimiz Cumartesi günü Yozgat’ta idi. Artan üretim maliyetleri karşısında ezilen, borcunu ödeyebilmek için tarlasını traktörünü satan, çiftçiliği bırakmak zorunda kalan vatandaşlarımızla birlikteydik. Yozgat’taki traktör konvoyu, tüm Türkiye’den görüldü, traktör kornaları ülkenin dört bir yanından duyuldu.
Buradan AKP iktidarına sesleniyoruz; Bu ülkede ne hukuk bıraktınız, ne adalet. İnsanları rahat bir nefes alamaz hale getirdiniz. Şimdi de halkın içtiği suya mı göz diktiniz!
Çekin ellerinizi insanların havasından, suyundan, toprağından. İstanbul’a gözü gibi bakan Ekrem Başkanın yokluğunda İstanbul’un su kaynaklarını heba etmenize müsaade etmeyiz. Bu rant ve talan projesinden ivedilikle vazgeçilmelidir.
Sayın Ekrem İmamoğlu'nun asılsız suçlamalarla, uyduruk iddialarla haksız ve hukuksuz bir biçimde tutuklanmasına karşı gerçekleşen eylemlere katıldıkları için tutuklanan 301 gencimizden, 57’si hala cezaevinde…. Suçları ne? Yürüyüş yapmak, slogan atmak, anayasadan kaynaklana protesto haklarını kullanmak…
Birçok kentte sokakları doldurdular ve hazırladıkları akıl dolu pankartlar, attıkları yaratıcı sloganlar ile eylemlere Z kuşağı imzasını attı. Öğrencileri sokaklara çıkmaya mecbur bırakan sadece Ekrem Başkan’a ve yol arkadaşlarına yapılan hukuksuzluklar değil aynı zamanda yaşadıkları gelecek kaygısıydı…
Kimi ev baskınında kimi eylemlerde gözaltına alındı. Hala netlik kazanmamış kötü muamele, işkence ve taciz iddiaları var… Bayramı ailelerinden ayrı bir şekilde cezaevinde tutuklu olarak geçirdiler. Tutuklanan gençlerin birçoğu üniversite öğrencisi olduğu için, bir temel hak olan eğitim hakları da elinden alınmış durumda… Birçok okulda vize haftası başladı, öğrenciler sınavlarına hazırlanamadı. Kimi öğrenciler sınavlarına giremedi."