AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK), Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı.
AK Parti Konferans Salonu'ndaki toplantı saat 16.10'da başladı.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, toplantı devam ederken basına açıklamalarda bulundu.
Ömer Çelik, Gazze'deki tarihi zirveye Netanyahu'nun katılımının engellenmesi ile ilgili olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu konuda net bir iradesi olduğunu söyledi. Çelik, "Cumhurbaşkanımız hiçbir şekilde Netanyahu ile aynı fotoğraf karesinin içinde olmayı kabul etmezdi. Aynı zirvede olmayı kabul etmezdi. Aynı masada olmayı kabul etmezdi" dedi.
"DÜNYANIN EN BÜYÜK KATLİAMLARINA İMZA ATTILAR"
"Orta Doğu'daki tüm sorunların temelinde Filistin meselesinin bulunduğuna işaret eden Çelik, şöyle konuştu:
"Nihai çözüm son tahlilde bir Filistin devletinin kurulmasıdır. 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan toprak bütünlüğüne sahip, bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin kurulmasından başka çözüme gidecek yol yoktur. O nedenle Filistin meselesi çözülmeden herhangi bir şekilde Orta Doğu'da diğer meselelerin çözülmesi de mümkün değildir. Filistin meselesinin çözüldü dediğimiz noktaya ulaşabilmek için de başkenti Doğu Kudüs olan toprak bütünlüğüne sahip, bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin kurulması çözümün yegane çerçevesidir.
Tabii o günden bugüne çok sayıda insan hayatını kaybetti. Netanyahu hükümetinin acımasız katliam politikalarının neticesinde ortaya çıkan tablo, insanlığın gördüğü en acımasız tablolardan bir tanesidir. Özellikle çocukları, kadınları, masum insanları hedef alan, açlığı sistematik bir biçimde bir soykırım aracı olarak kullanan, bütün uluslararası kurumların suçlu olduğu ama yine de uluslararası kurumların etkisizliği sebebiyle durdurulamayan bir soykırım makinesi ve bu şebekenin elemanları, Nazileri de çok çok geçen bir biçimde dünyanın en büyük katliamlarına imza attılar."
"PROVOKASYONA ÇOK AÇIK BİR SÜREÇ"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 7 Ekim 2023'ten beri bir numaralı meselesinin Gazze olduğunu belirten Çelik, ilk olarak ateşkesin sağlanması, sonra da kalıcı barışa ulaşacak mekanizmaların oluşması için çok büyük bir mücadele verdiğine vurgu yaptı.
Şarm el-Şeyh Barış Zirvesi Niyet Beyanı'nın Gazze için yeni bir aşamayı temsil ettiğine dikkati çeken Çelik, şöyle devam etti:
"Gazze'deki kardeşlerimizin bir nebze olsun da soluk alması, ateşkesin sağlanması, tutukluların ve diğer rehinelerin serbest bırakılması şeklinde takasın gerçekleşmesi süreciyle, dün ve bugün Gazze'ye bütün bu süreç boyunca en yüksek miktarda insani yardımın girmesi mümkün olmuştur. Ama bütün tabloya baktığımızda bunun herhangi bir şekilde yeterli denilebilecek bir durum olmadığının farkındayız. Daha gidilecek çok yol vardır. Netanyahu'nun kendi siyasi kariyerini ve siyasi geleceğini katliam yapmaya bağlamış bir siyasi figür olduğu son derece nettir.
Ama dediğim gibi daha gidilecek çok yol var, provokasyona çok açık bir süreç. Ama tüm bunlara rağmen Sayın Cumhurbaşkanımızın da Katar, Mısır ve Amerika Birleşik Devletleri ile imzacısı olduğu bu niyet beyanı, bu iki yıllık dönemdeki bu soykırım politikalarına karşı gelinen yeni bir aşamayı ifade etmektedir. Bu soykırım politikalarına karşı oradaki bulunan bütün liderlerle bir uluslararası irade net bir şekilde kendisini göstermiştir. Uluslararası bir garantörlüğün olması gerektiği net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Gelinen nokta itibariyle bundan sonrasında kalıcı barışın nasıl sağlanacağıyla ilgili anlaşma noktasında ilerlemenin yolu açılmıştır. "
Çelik, kalıcı barışın sağlanabilmesi için daha çok mesafe alınması gerektiğini vurgulayarak, "Bazı siyasiler de dillendiriyor. Ama biz şunu her zaman net bir şekilde söylüyoruz. Nihai amaç Filistin Devleti'nin kurulması olmalıdır." dedi.
"SÜRGÜN GİBİ PLANLAR KESİNLİKLE SÖZ KONUSU OLAMAZ"
Filistin halkının kendi topraklarında egemen bir şekilde yaşaması gerektiğini vurgulayan Çelik, şunları kaydetti:
"Filistinlilerin Gazze'den sürgün edilmesi gibi planlar kesinlikle söz konusu olamaz. Filistinlilerin Filistin dışındaki bir otorite tarafından yönetilmesi gibi bir takım yaklaşımlar da asla kabul edilebilecek yaklaşımlar değildir. Filistin yani hem Gazze, hem Batı Şeria, Filistinliler tarafından yönetilmelidir. Filistinlilerin siyasi varlığını, egemenlik haklarını, vatan haklarını ve varoluş haklarını onurlu, haysiyetli, izzetli bir şekilde yaşama haklarını elinden almaya dönük her planın, her girişimin biz sonuna kadar karşısında olacağımızı ifade ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu iki yıllık süre içerisinde verdiği mücadeleye biz çalışma arkadaşları olarak çok yakından şahidiz. Hangi badirelerle mücadele ettiğini, hiç geri adım atmadığını sürekli olarak ortaya koyduğu çerçevede ısrarcı olduğunu. Bunun kamuoyuna yansıyan tarafları var ama büyük kısmıyla da yansımayan tarafları var. Onun için bu mücadeleyi verirken bir an bile vazgeçmeyen, sonuna kadar bunu sürdüren ve bugün de MKYK'nın açılışında kapalı bölümde yaptığı konuşmayla bu iradesini bir kere daha hepimize beyan eden ve hepimizin de böyle davranması gerektiğini hatırlatan Sayın Cumhurbaşkanımıza bir kere daha şükranlarımızı sunuyoruz.
Tüm bu kırılganlığa rağmen bu sürecin herhangi bir şekilde bir provokasyonla karşılaşmadan yoluna devam etmesi için bütün gücümüzle çalışmaya, mücadele etmeye, Filistin konusundaki hassasiyetimizi yüksek tutmaya, her birimdeki arkadaşlarımızla birlikte Filistin davasını desteklemeye devam edeceğiz. Buradan bir kere daha Gazze'deki kardeşlerimize, Batı Şeria'daki kardeşlerimize en içten selamlarımızı, saygılarımızı iletiyoruz."
TERÖRSÜZ TÜRKİYE: ODAK FESİH VE SİLAH BIRAKMA
Çelik Terörsüz Türkiye çerçevesinde yürütülen süreç çalışmalarına ilişkin
gündemin odağının net olduğunu, PKK'nın fesih ve silah bırakmasıyla ilgili sürecin tamamlanması gerektiğini söyledi.
"Terörsüz Türkiye" hedefinin kararlılıkla sürdüğünü belirten Çelik, "Bir takım devletler veya odaklar tarafından sabote edilmesine müsaade etmeyeceğimiz gibi, Suriye'de SDG ve benzeri yapılardan gelen yaklaşımlar çerçevesinde de bu sürecin aksatılmasına, rayından çıkarılmasına ya da sabote edilmesine karşı duracağız" ifadesini kullandı.
Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu: "Bunun bütün şube ve uzantılarıyla hayata geçmesidir. Onun dışında buna başka gündemler eklenmeye çalışılması, bu gündeme zam yapılması ya da bu gündeme tenzilat yapılması gibisinden yaklaşımlar sürecin sağlıklı işlemesine karşı açık ya da örtük karşıt yaklaşımlardır. Bunların hiçbir şekilde mazur görülemeyeceğini, sürecin tanımı neyse o tanıma uygun olarak bu meselenin yürütülmesi gerektiği konusundaki hassasiyetimizi ifade ediyoruz. Görüldüğü gibi de bölgede çeşitli örgütlerin başka devletler tarafından vekil güçler kullanılarak aslında bölgeyi istikrarsızlaştırmaya dönük bir yaklaşım içerisine sevk edildiğini görüyoruz.
Nasıl ki Suriye'nin güneyindeki ayrılıkçılık peşinde koşan o Dürzi siyasiler ya da o Dürzi liderler, Dürzilerin ana iradesini temsil etmiyorsa, aynı şekilde Kürtlerin iradesini, Arapların iradesini, Türkmenlerin iradesini, Alevilerin, Sünnilerin, Şiilerin, Nusayirlerin, Ezidilerin iradesini temsil etmeyen bir takım yapıların da terör yoluyla bölgeyi istikrarsızlaştırma ve bütün bu bahsettiğimiz terörsüz Türkiye'nin organik devamı olan terörsüz bölge politikasını da herhangi bir şekilde yolundan çıkartmasına müsaade etmeyeceğiz."
"ÖZEL'İN SÖYLEDİKLERİ POLİTİK MAGAZİN"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in bugün gerçekleştirdiği konuşmaya yönelik Çelik, "Türkiye’ye ve Cumhurbaşkanımıza yönelik olarak yalnızca magazin düzeyinde değerlendirilebilecek, gerçekle hiçbir ilgisi olmayan bazı yaklaşımların üretilmeye çalışıldığını da görüyoruz.
Kendisi, Sayın Cumhurbaşkanımızın Filistin hassasiyetini sorgulamaya kalkıyor. Siz, CHP olarak, Hamas'a önce 'terör örgütü' dediniz, gelen tepkiler üzerine 'terör örgütü demek istemedik, terör eylemleri yapıyor demek istedik' dediniz. Sonuç olarak, sizin Filistin meselesindeki bu açıklamalarınız keşke olmasaydı. Keşke gerçekten Sosyalist Enternasyonalde yan yana oturduğunuz İspanya Başbakanı Sanchez'in doğru duruşuyla paralel bir çizgi takip etseydiniz. Sayın Sanchez'in durduğu noktada durabilseydiniz.
Bu derece politik magazinin, bir siyasi partinin genel başkanı tarafından dış politika değerlendirmesi gibi sunulması gerçekten dikkat çekici bir seviye düşüklüğüdür. Özgür Özel'in bugün grup konuşmasındaki söylediği her şey politik magazinle ilgilidir. Süreç olarak bir dış referansı içeriye argüman olarak sunmak gibi çarpık bir durum var. Güya Türkiye tehdit edilmiş. Dedikodu diyebileceğimiz dünyada kimsenin ciddiye almayacağı bir takım yaklaşımlar koyuyor. Siyonist bir dil kullanıyor.
Dış dünyaya Türkiye'yi şikayet etmeyi çok sevdiğiniz için dış dünyadan referans vermeye bağımlı hale geldiğinizi görüyorum. Onun için ben de size İspanya Başbakanı Sanchez'in çizgisiyle daha uyumlu bir çizgi takip edin diyorum" dedi.
"CUMHURBAŞKANIMIZ YENİ ÇALIŞMA TALİMATI VERDİ"
Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın MSB'ye talimat verdiğini aktararak, "Bütün bu etrafımızdaki tecrübelerden yola çıkarak, önümüzdeki dönemde özellikle Türkiye'nin milli güvenliği konusunda, Türk Silahlı Kuvvetleri konusunda hangi yaklaşımların güncellenmesi gerektiği konusunda bir çalışma yapma talimatı vermiştir. MSB de bu çalışmayı yapıyor. Askeri hastaneler konusu da bu değerlendirme gündeminin içerisindedir" diye konuştu.
"CUMHURBAŞKANIMIZ AYNI KAREDE YER ALMAZDI"
Ömer Çelik, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Çelik, Mısır'daki Gazze zirvesine Netanyahu'nun katılımının Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın girişimleriyle engellenmesine yönelik bir soru üzerine şunları söyledi:
Bütün bu zirvelere giderken birden çok senaryo çantamızda olarak gideriz biz. En başta Netanyahu'nun bu zirveye katılması gibi bir şey söz konusu değildi. Ama biz her türlü senaryoya hazır olduğumuz için. Sonuç olarak şunu söyleyebilirim size; Cumhurbaşkanımızın net iradesi çok kesindir. Cumhurbaşkanımız hiçbir şekilde Netanyahu ile aynı fotoğraf karesinin içinde olmayı kabul etmezdi. Aynı zirvede olmayı kabul etmezdi. Aynı masada olmayı kabul etmezdi. Bu kadarını söyleyeyim, bunla yetinmiş olayım."