802-508-7352
Nobel ödüllü dünyaca ünlü ekonomist Prof. Dr. Daron Acemoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından Türkiye’de başlayan protestoları ve ülkenin demokrasi mücadelesini küresel dengeler ışığında değerlendirdi. Sosyal medya hesabından İngilizce olarak yayımladığı kapsamlı analizde Acemoğlu, Türkiye’nin önünde tarihi bir dönüm noktası olduğunu vurguladı: “Bu fırsat heba edilmemeli.”
Acemoğlu’na göre, Türkiye’nin geleceği artık yalnızca iç siyasetle değil, küresel jeopolitik gelişmelerle de şekilleniyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın Batı ittifakını zayıflatan ve otoriter rejimlerle yakın ilişkiler kuran politikaları, Avrupa’nın kendi savunma ve demokrasi bloğunu oluşturma ihtimalini gündeme getirdi. İşte bu süreçte, Türkiye’nin bu yeni Avrupa bloğunun parçası olma fırsatı var.
“Türkiye bu gelişmeler karşısında bir seçim yapacak: Ya ABD-Rusya-Çin eksenine yaklaşacak ya da Avrupa'nın demokrasi ve savunma birliğinin bir parçası olmayı seçecek.”
Acemoğlu, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne ve Avrupa savunma paktına katılmasının sadece siyasi değil, aynı zamanda ekonomik bir devrim yaratacağını savundu. Türkiye ekonomisinin 2002-2006 yılları arasında AB üyelik müzakereleri sürecinde en yüksek verimlilik artışını yaşadığını hatırlattı ve ekledi:
“AB pazarları, Avrupa sermayesi ve en önemlisi teknoloji ortaklıkları Türkiye’nin verimlilik kapasitesini ciddi biçimde artırabilir.”
Ancak Acemoğlu’na göre bu fırsatın gerçekleşmesi için bir ön koşul var: Demokrasiye geri dönüş.
“Türkiye, demokratik kurumlarının çöküşünü tersine çevirmeye çalışacağına dair Avrupa’ya inandırıcı bir sinyal vermeli. Bu, sivil toplumu bastırmak yerine teşvik etmeyi, gençlerin siyasete katılımını desteklemeyi ve Avrupa’yı düşman değil ortak olarak görmeyi gerektirir.”
Acemoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçmişte şartlara göre yön değiştirme ve tabanını bu dönüşümlere ikna etme yeteneğini gösterdiğini kabul ediyor. Ancak bu seferki dönüşümün çok daha derin ve radikal olduğunun altını çiziyor.
“Bu dönüşüm, geçmişte Kürtleri sisteme entegre etme çabasından bile daha köklü bir zihniyet ve kurumsal değişim gerektiriyor.”
Acemoğlu, Erdoğan’ın bu değişime öncülük etme ihtimalinin düşük olduğunu belirtiyor ve bu durumda Türkiye siyasetinin daha da belirsiz ve çatışmalı bir sürece gireceği uyarısında bulunuyor:
“Yeni bir liderin bu büyük dönüşüme öncülük edip edemeyeceği ya da buna izin verilip verilmeyeceği belirsizliğini koruyor.”