Tarih: 14.03.2025 11:50

Türkiye yaşlanırken, yoksullaşıyor

Facebook Twitter Linked-in

Türkiye’de yaşlı nüfus oranı giderek artıyor ve bu demografik değişim, ekonomiden sosyal güvenliğe, iş gücü piyasasından sanayiye kadar birçok alanda köklü dönüşümleri zorunlu kılıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2024 yılı verilerine göre, 65 yaş ve üzeri nüfus 9 milyon 112 bine ulaştı. Bu rakam, 2019’daki 7,6 milyona kıyasla önemli bir artışı ifade ederken, toplam nüfus içindeki yaşlı oranı da yüzde 9,1’den yüzde 10,6’ya yükseldi. Uzmanlar, nüfusun giderek yaşlandığını ve bu durumun Türkiye’yi ciddi ekonomik ve sosyal zorluklarla karşı karşıya bırakabileceğini belirtiyor.

2030’DAN SONRA TÜRKİYE “GENÇ ÜLKE” KATEGORİSİNDEN ÇIKACAK

TÜİK’in projeksiyonlarına göre, Türkiye 2030 yılı itibarıyla “fırsat penceresi” olarak tanımlanan genç nüfus yapısından çıkacak. 2030’da yaşlı nüfus oranının yüzde 13,5’e, 2040’ta yüzde 17,9’a, 2060’ta ise yüzde 27’ye ulaşması bekleniyor. Doğurganlık hızındaki düşüş eğiliminin devam etmesi halinde bu oranların daha da yükselmesi muhtemel.

Bu demografik değişim, Türkiye’nin ekonomik büyümesi ve kalkınma politikaları açısından kritik bir eşik anlamına geliyor. Ekonomi yönetimi, sık sık “nüfus yaşlanmadan zenginleşme” hedefini vurgulasa da, bu hedefin halen gerçekleştirilemediği görülüyor.

YAŞLI YOKSULLUĞU ENDİŞE VERİCİ BOYUTTA

Ekonomim'in haberine göre TÜİK verileri, yaşlı nüfusun ekonomik açıdan giderek daha büyük bir risk altında olduğunu gösteriyor. 2024 itibarıyla yaşlı nüfusun yoksulluk oranı yüzde 24,2’ye ulaştı. Bu, yaklaşık 2 milyon 123 bin yaşlının yoksulluk sınırının altında yaşadığını ortaya koyuyor.

Yaşlı yoksulluğu, genel yoksulluk oranıyla paralel bir seyir izlerken, düşük ücretli çalışan kesimlerin emeklilik döneminde de maddi zorluklar yaşadığı görülüyor. 2015 yılında yüzde 34 olan yaşlı yoksulluğu oranı, 2018’e kadar azalma eğilimi gösterse de, 2019’dan itibaren sürekli bir artış trendine girdi.

YAŞLILARIN İŞ GÜCÜNE KATILIMI ARTIYOR

Yaşlı nüfusun iş gücüne katılım oranı da dikkat çeken bir diğer veri. 2019’da yüzde 12 olan 65 yaş üstü nüfusun iş gücüne katılım oranı, 2023 sonunda yüzde 12,2’ye, 2024 itibarıyla ise yüzde 13’e yükseldi. Bu durum, emeklilik yaşındaki kişilerin geçimlerini sağlamak için çalışmak zorunda kaldıklarına işaret ediyor.

Yaşlı nüfusun sektörel dağılımı incelendiğinde, tarım sektörünün hala en büyük istihdam alanı olduğu görülüyor. 2021’de yaşlı çalışanların yüzde 64,3’ü tarım sektöründe yer alırken, bu oran 2023 itibarıyla yüzde 57,7’ye geriledi. Buna karşın, hizmet sektöründe çalışan yaşlıların oranı yüzde 27,3’ten yüzde 32,1’e yükseldi. Sanayi ve inşaat sektörlerindeki yaşlı çalışanların oranı ise sırasıyla yüzde 7,3 ve yüzde 2,8 seviyesinde.

TÜRKİYE SOSYAL GÜVENLİK KRİZİNE HAZIR MI?

TEPAV Kalkınma Programı Direktörü Ekrem Cünedioğlu, Türkiye’nin hızla yaşlanan bir nüfusa sahip olduğuna dikkat çekerek, sosyal güvenlik sisteminin bu değişime ayak uydurması gerektiğini vurguladı. Birleşmiş Milletler projeksiyonlarına göre, 2080 itibarıyla Türkiye’de yaşayan her üç kişiden biri yaşlı olacak.

Cünedioğlu, yaşlı bağımlılık oranının hızla artmasının ciddi ekonomik sonuçlar doğuracağını belirterek, “Eğer BM tahminleri gerçekleşirse, 2055 yılında ABD’yi, 2066’da ise Avrupa Birliği ortalamasını geçeceğiz. Bu da sosyal güvenlik sistemi açısından büyük bir mali yük anlamına geliyor” dedi.

Türkiye’nin mevcut emeklilik sisteminin uluslararası standartlarla karşılaştırıldığında oldukça zayıf kaldığını vurgulayan Cünedioğlu, Mercer ve CFA Enstitüsü tarafından yayımlanan Küresel Emeklilik Endeksi’ne göre Türkiye’nin emeklilik sisteminin D harf notu aldığını belirtti. 48 ülke arasında 45. sırada yer alan Türkiye’nin, sosyal güvenlik reformlarına acilen ihtiyaç duyduğuna işaret etti.

KISIR DÖNGÜ RİSKİ: DÜŞÜK ÜCRET, DÜŞÜK EMEKLİLİK, YOKSULLUK

Ekrem Cünedioğlu, düşük ücretli çalışanların düşük emekli maaşlarıyla yaşlılıkta da yoksulluk içinde kalmaya devam ettiğini, bu döngünün kırılmaması halinde gelecekte emeklilik sisteminin sürdürülebilirliğinin büyük risk altında olacağını ifade etti.

“ABD ve Avrupa ülkeleri, yaşlanan nüfuslarını yönetebilmek için emeklilik yaşını yükseltme ve emeklilik fonlarını destekleme gibi önlemler alıyor. Türkiye’nin de bu doğrultuda adımlar atması gerekecek” diyen Cünedioğlu, sosyal güvenlik sisteminin yanı sıra iş gücü piyasasının da yaşlanan nüfusa uygun şekilde yeniden yapılandırılması gerektiğini vurguladı.

Cünedioğlu ayrıca, özel sektörün de bu dönüşüme hazırlıklı olması gerektiğini belirterek, “Firmalarımız değişen tüketici profilini dikkate alarak, yaşlı nüfusun ihtiyaçlarına yönelik yeni ürünler ve hizmetler geliştirmeli. Endüstri ve hizmet sektörü, yaşlanan nüfusun taleplerini öngörerek kendini uyarlamalı” dedi.

TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ İÇİN ACİL ÖNLEMLER GEREKLİ

Türkiye’nin hızla yaşlanan nüfusu, ekonomik kalkınma, sosyal güvenlik ve iş gücü piyasası açısından önemli bir dönüşüm sürecini zorunlu kılıyor. Mevcut sistem, uzun vadede yaşlanan nüfusun getirdiği yükü kaldıramayacak gibi görünüyor. Uzmanlar, nüfus yaşlanmadan gerekli önlemlerin alınması gerektiği konusunda hemfikir.

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
G-DT9JLG88B3