Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı verilerine göre, pandemi sürecinde başlayan sosyal yardımlardaki artış, 2021 yılındaki yüksek enflasyonla birlikte daha da hızlandı.
Türkiye'de yoksulluk ve sosyal yardım arasındaki çelişkili tablo, TÜİK ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı verileriyle bir kez daha ortaya çıktı. Asgari ücretin açlık sınırının altında kalması, IMF'nin sosyal yardımlara dikkat çekmesi ve TÜİK'in yoksulluk verileri, ülkedeki sosyal eşitsizlikleri gözler önüne seriyor. TÜİK verilerine göre, maddi ve sosyal yoksunluk oranları azalsa da, sürekli yoksulluk oranında önemli bir iyileşme görülmüyor. Bu durum, yoksulluğun kuşaklar arasında aktarıldığını gösteriyor. Ailesi yoksul olan bireylerin, yetişkinlikte de yoksulluk riskini daha yüksek taşıdığı belirtiliyor.
Maddi ve sosyal yoksunluk, hanelerdeki otomobil sahipliği, beklenmedik harcamaları yapabilme, bir haftalık tatil masrafını karşılama, kira, konut kredisi ya da iki günde bir et, tavuk, balık içeren yemek yiyebilme, evin ısınma ihtiyacını karşılayabilme gibi veriler üzerinden incelenirken, bu oran 2022 yılında yüzde 16,6 olurken, 2023 yılında yüzde 14,4 olarak tahmin edilmişti.
Sürekli yoksulluk ise eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 60'ına göre son yılda ve aynı zamanda önceki üç yıldan en az ikisinde de yoksul olan fertleri kapsarken, 2023 yılında 2022 yılına göre 1 puan azalırken, 10 yıl önceki değerini koruyor.
Ekonomim'in haberine göre, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı verilerine bakıldığında, sosyal yardımlardan faydalanan ailelerin sayısının arttığı görülüyor. Düzenli olarak sosyal yardım alan hane sayısı 2013 yılında 2 milyon 266 bin 500 olurken, 2023 yılında bu sayı yüzde 96 artışla neredeyse ikiye katlayarak 4 milyon 444 bin 73 haneye çıkmış durumda.
Sosyal yardım alan aileler ve enflasyonla birlikte artan harcamalar da GSYİH içinde sosyal yardımların payını da artırıyor. Özellikle pandeminin ardından 2021 yılında tavan yapan yardım oranı 2023’te yeniden yükseliyor.
Düzenli sosyal yardım alan hanelere yönelik harcamalardaki artış ise enflasyonu da ortaya koyuyor. 2013 yılında düzenli sosyal yardım harcaması 7,950 milyar TL olurken, 2023 yılında yüzde 1384 oranında artışla 156,981 milyar TL oluyor. Hane başına düşen harcama oranı ise bu verilerden yol çıkarak hanelerdeki artışla harcama artışını gerisinde kalarak yüzde 657 oranında artış gösteriyor.
2024 yılında ise düzenli yardım alan hane sayısında yılbaşına göre azalış görülürken, aktarılan tutar ise artmaya devam ediyor.
TÜİK’in Dezavantajların Kuşaklararası Aktarımı 2023 yılı düzeltilmiş verilerine göre, 14 yaşındayken ailesinin gelir düzeyinin, bireylerin yetişkinliğindeki gelir düzeyini de etkilediği biliniyor.
Ailesinin gelir düzeyi en yüksek olan gruptaki kişilerin yüzde 66’sı gelir düzeyi yüksek kesimde yer alırken, ailesinin gelir düzeyi en düşük grupta olan kişilerin yüzde 45,4’ü de gelir düzeyi en düşük iki grupta yer alıyor.
Sosyal yardım alan ailelerde çocukların da daha iyi eğitime ve beslenmeye ihtiyaç duyduğu anlaşılıyor.