İster güvenlik, ister adalet, ister sağlık, ister emniyet. Adı ne olursa olsun, bakanlık dediğimiz kuruluşların varlık sebebi, vatandaşlara hizmettir. Bir bakanlık, kurulduğu amaca uygun kamu hizmeti sunabilmek için çalışır. Devlet memurlarını bunun için kadrosuna alır. Binlerce kamu görevlisi her sabah binlerce binaya bunun için girer, mesai yapar, maaş alır.
Genel müdürlükler daireler vatandaşa daha iyi hizmet ulaştırmak için kurulur. Bir bakanlıktan vatandaşa hizmeti çıkardığınız zaman, geriye boş binalar ve hamaset kalır.
* * *
Bir bakanlık, Anayasa ve yasalar ile kendisine tanımlanan kamu hizmetlerini üretip vatandaşlara sunabilmek için mali kaynağa gereksinim duyar. Bu kaynak, bütçeden karşılanır. Her yıl bütçe yapılırken, ihtiyaçları ve öncelikleri doğrultusunda her bakanlık için belli tutarlarda ödenek teklif edilir. TBMM her sene hangi bakanlığın kaç lira ödenek kullanacağına karar verir. Bu karar kanunlaşır.
* * *
Güncel verilere göre, günümüz Türkiye’sinde, bütçeden ödenek kullanan kamu idaresi sayısı 41’dir. Bütçeden en yüksek ödeneği Hazine ve Maliye Bakanlığı kullanır. Ülkenin vergileri, gelirleri orada toplandığı, harcamalar oradan yapıldığı, iç ve dış borçlanmalar oradan karşılandığı için bu durum gayet tabiidir. Bütçeden en fazla ödenek kullanan ikinci bakanlık ise Millî Eğitim Bakanlığı’dır.
Bu arada bir hatırlatma yapmak gerekebilir: Bütçe, yüksek enflasyon sebebiyle bir süredir trilyonlar ile ifade edilmektedir. Hayır liradan altı sıfırın atıldığı dönemlere atfen çok kulllanılan ‘eski parayla’ değil, yeni parayla trilyon lirayla ifade edilmektedir. Trilyon 12 basamaklıdır.
Konumuza dönecek olursak, Millî Eğitim Bakanlığı’nın en yüksek tutarlı ödeneği kullanan ikinci bakanlık oluşu yeni bir durum değildir. Eğitim ve öğretim hizmetlerinin yaygınlığı, önemi, temel eğitim için hareket geçirilmesi zorunlu personel ve alt yapı düşünüldüğünde bu da tabiidir.
Hiç tabii olmayan durum, bu kadar yüksek bütçe kullanan bir bakanlığın, Anayasal bir hak olan eğitim hakkını, yine Anayasal bir hak olan sağlıklı bir çevrede kullandırma konusundaki akıl almaz kayıtsızlığıdır. Milyonlarca öğrenciyi ,40 yıl düşünsek akla gelmeyecek bir ortamda eğitim görmesinde ‘tasarruf gerekçesiyle” sakınca görmemek, öğrenci velilerinin, temizlik malzemesi alıp bilfiil okul temizliğine katılmak zorunda kalması gibi akıl almaz durumlar yaratılmaması için önlem almamak, anormal ötesi bir durumdur.
Bazı okullarda temizlik personeli eksikliği nedeniyle temizlik görevini veli ve öğretmenler üstleniyor
Hiç olmaması gereken bir durumun anormalliğini anlatmak zorunda kalmak da AKP iktidarının ülkeyi getirdiği gayrımedeni durumun bir sonucudur.
Değerli okurlar, geçen ay Orta Vadeli Program (OVP) açıklandı. Ülkenin gelecekteki üç yılına değişik perspektiflerle bakan OVP, bütçelere yön çizer, ışık tutar. Üç yıllık OVP’yee bakarak bütçeler hakkında fikir sahibi oluruz.
Yüzde 80 personele2025 yılı bütçesi, TBMM’ye bu ay gelecek. OVP’nin öngörüsüne göre, 2025 yılında Millî Eğitim Bakanlığı’nın ödenek teklif tavanları şöyledir: Personel Giderleri : 1.030.744.599.000 Sosyal Güvenlik Primi Giderleri: 131.441.299.000 Mal ve Hizmet Alım Giderleri : 116.553.046.000 Cari Transferler: 31.275.568.000 Sermaye Giderleri Toplam Ödenek: 141.254.495.000 -Deprem Kapsamındaki Ödenek: 66.547.016.000 Sermaye Transferleri Toplam Ödenek: 446.533.000 Toplam: 1.451.715.540.000 |
Bu verilere baktığınızda yaklaşık 1,5 trilyon liralık bir bütçenin yine yaklaşık yüzde 80’inin personel harcamasına gittiğini görmek mümkün. 1 trilyon 452 milyar liranın 1 trilyon 30 milyar lirası personel gideri için yazılmış zaten. Sosyal güvenlik primi giderleriyle birlikte düşündüğünüzde, büyük bir bakanlığın çok büyük bütçesinin yüzde 80’inin personele ayrıldığı anlaşılıyor.
Çocukları sağlıksız bir ortamda ve temel malzemeler açısından yoksun bırakılmasının izini de bütçeden izlemeye çalışalım. Ödeneklerdeki mal ve hizmet alım giderleri içinde ülke genelinde okulların fiziksel ihtiyaçları ve bu ihtiyaçları karşılamaya yönelik ihaleleri de yer almaktadır. OVP’deki 2025 yılı bütçe öngörüsünde Millî Eğitim Bakanlığı’nın mal ve hizmet alım giderleri için ayrılması düşünülen parasal tutar 116,5 milyar TL’dir.
Bu tutar da 1 trilyon 451 milyar liralık büyüklüğün yüzde 8’ine karşılık gelmektedir.
Personel giderleriyle karşılaştırınca aradaki makas çok büyük görünüyor.
Bu durum bize sorulara cevap bekleme hakkı veriyor:
- Nasıl rahat ediyorsunuz?
-Temizlik hizmeti verecek personeli neden önceliğiniz haline getirmiyorsunuz?
-1,1 trilyonluk personel giderleri içinde temizlik personeline neden yer açmıyorsunuz?
-116,5 milyar liralık mal ve hizmet alım ödeneği içine neden bütün okulları pırıl pırıl yapacak temizlik malzemesini katmıyorsunuz?
-Neden çocukların sağlıklı bir ortamda eğitim alması önceliğiniz değil?
-Neden yerel yönetimlerin okullara temizlik hizmeti sunmasından bu kadar rahatsız oluyorsunuz?
-Belediyelerin temizlik personeli sınıflarda temizlik yaparken giysilerinin üzerinde yazılı belediye ismi, merkezi yönetimin ihmalini, kayıtsızlığını hatırlatır da iktidar partisi oy kaybeder diye mi okullara “belediyeden destek istemeyin” talimatı gönderiyorsunuz?
-Çocukların sağlıklı ortamda eğitimi, iktidarın, bakanlığın önceliği değilse, bunu dert ve öncelik edinenlerin önünü kesmekten nasıl bir siyasi fayda umuyorsunuz?
Son soru, bütçeden en yüksek ödeneği kullanan Hazine ve Maliye Bakanlığı’na:
Bir bakanlık, bütçeden 1,5 trilyon lira ödenek kullanırken çocukların pislik içinde eğitime mahkûm edilmesi karşısında nasıl rahat ediyorsunuz? Bu tablo yabancı yatırımcının umurunda olmadığı için mi sizin de umurunuzda değil?
https://t24.com.tr/yazarlar/cigdem-toker/1-5-trilyon-butcen-olsun-okullarin-pis-olsun,46595