Arslan Bulut


ABD ve İsrail’in IŞİD senaryosu!

Sonuçta sıra devlet ilanına gelince, aynı siyasi kadro, Suriye’nin kuzeyinde ABD’nin SDG dediği PKK ordusunun, Şam’da yeni kurulan HTŞ devletinin ordusuna bireysel olarak katılmasını istedi. PKK ise ABD ve İsrail’in desteğiyle “biz askeri birliklerimizi dağıtmayız” diyor.


IŞİD, başlangıç olarak Irak ve Suriye’de birer Kürt devleti kurmak isteyen ABD ve İsrail’in beraber geliştirdiği bir terör örgütüdür. Sonuç olarak, Irak’ın de Suriye’nin de kuzeyinde birer devlet kurulmuş durumdadır.

Türkiye’yi yöneten siyasi kadro, IŞİD’in Obama döneminde ABD tarafından kurulduğu gerçeğini kamuoyundan saklamıştır. Trump, “İŞİD’i Obama kurdu” diyene kadar dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, canlı yayında "IŞİD radikal, terörize gibi bir yapı olarak görülebilir ama katılanlar arasında Türkler, Araplar, Kürtler vardır. Oradaki yapı, daha önceki hoşnutsuzluklar, öfkeler büyük bir cephede geniş bir reaksiyon doğurdu" demişti.

Oysa bu bir istihbarat operasyonuydu ve Irak-Şam İslam devletini ilan edecek teröristlerin büyük bir kısmı Türkiye üzerinden geçerek Irak ve Suriye’ye girmişti... ABD ise IŞİD terörü bahanesiyle, Suriye’ye de girdi ve sonunda rejimi de yıktı... El Kaide, IŞİD, El Nusra ve HTŞ, aynı fabrikanın ürünüdür ve hepsi ABD patentlidir...

***

Prof. Dr. Anıl Çeçen, 2014 yılında "Asıl oyun şimdi başlıyor" başlıklı makalesinde, emperyalistlerin kıtalar üzerinde egemen olabilme çekişmelerinin tarihçesini anlattıktan sonra "Dünya ülkelerinin ham maddelerine ve enerji kaynaklarına uluslararası tekeller el koyarken, çeşitli senaryolar ve komplolar sahneye konulabilmiştir." diyordu.

Çeçen, örnek olarak "Uluslararası bir bakır tekeli olan İTT şirketi, Şili'nin bakır madenlerine el koymak isteyince, sosyalist yönetimi iktidardan indirmek üzere darbe senaryosu düzenlenebiliyor, genelkurmay başkanı darbe senaryosuna direnince, onu bir trafik kazasıyla bertaraf edebilmenin yolu bulunabiliyordu. Asya ve Afrika ülkelerinin bütün yer altı kaynaklarına el konulurken, her ülke için ayrı bir senaryo hazırlanıyor, dünyanın bütün ülkeleri ile ilgili bilgiler toplanarak düşünce kuruluşlarında her ülke için en uygun senaryolar üretiliyor, bu gibi planları uygulayacak iş birlikçi politikacılar, ya mevcutlar içinden iş birlikçi kadrolar olarak seçiliyor ya da bu doğrultuda yetenekli gençler bulunarak Batı emperyalizminin çıkarları doğrultusunda yetiştirildikten sonra devreye sokularak yeni sömürge düzenleri bu tür taşeronlar aracılığı ile kurulabiliyordu" bilgilerini veriyordu.

***

Anıl Çeçen, “IŞİD isimli Neocon destekli aşırı terör örgütünün Musul'dan Türkleri tasfiye etmesiyle içine girilen yeni dönemde, merkezi coğrafyanın hem kuzey bölgesi hem de güney sahasında sıcak savaş tehlikeleri tırmandırılmaya başlanmıştır. Rusya'nın elinden eski hegemonya sahasını almak, Çin'in Avrasya bölgesine girişini önlemek, Türklerin yeni bir imparatorluğa yönelmelerine izin vermemek, Arap dünyasını eskisine oranla daha fazla parçalı bir yapıya getirmek, Hindistan'ı bulunduğu yarım adaya hapsetmek, diğer büyük devletlerin dünya ülkeleri üzerinde etkinliklerini artırma girişimlerinin önünü kesmek, bütün dünyayı ABD-İsrail ortaklığında yeni bir küresel imparatorluğa dönüştürmek üzere, yeni senaryolar hazırlanmakta ve şimdiye kadar oynanan büyük oyun, bu doğrultuda en büyük oyuna dönüştürülerek, bütün dünya, küresel sermayenin diktatörlük düzeni altına alınmaya çalışılmaktadır" şeklinde değerlendiriyordu.

***

Suriye ve Irak'ta oynanan IŞİD tiyatrosu ile enerji havzasındaki nüfus boşaltılırken milyonlarcası Türkiye’ye sürüldü.

Bütün bunlara, Türkiye’deki siyasi iktidarın, Suriye’de ABD ve İsrail projesini uygulaması sebep oldu. Türkiye’de seçmen, “Yeni Osmanlı oluyoruz” propagandası yetmeyince “ensar-muhacir” edebiyatıyla uzun süre aldatıldı. IŞİD ile mücadele gerekçesiyle, PKK grupları bile Irak’tan Suriye’ye Türkiye üzerinden geçirildi! Bölgede yaşayan halk, terör eylemleriyle korkutulup Türkiye’ye gönderilirken, boşalan yerde 100 bin kişilik PKK ordusu kuruldu! Bu sırada, Türkiye’yi yöneten siyasi kadro, ülke içinde çok az sayıda terörist kaldığını, bunları da ayakkabı numaralarına kadar bildiğini söylüyordu...

Sonuçta sıra devlet ilanına gelince, aynı siyasi kadro, Suriye’nin kuzeyinde ABD’nin SDG dediği PKK ordusunun, Şam’da yeni kurulan HTŞ devletinin ordusuna bireysel olarak katılmasını istedi. PKK ise ABD ve İsrail’in desteğiyle “biz askeri birliklerimizi dağıtmayız” diyor. Tutumunda ısrar eden Türkiye’ye karşı, Abdullah Ağar’ın ifadesiyle, “IŞİD şantajı” kullanılacağı anlaşılınca, yurt çapında operasyonlar başlıyor ve Yalova’da cephanelik haline getirilen evde çatışma çıkıyor, polisler şehit ediliyor, yaralanıyor...

Projenin orta vadedeki ilk hedefi, Dicle-Fırat havzasını Türklerin elinden koparmaktır...

https://www.yenicaggazetesi.com/abd-ve-israilin-isid-senaryosu-989366h.htm