Ankara'da kurulu Akkuyu Nükleer A.Ş'nin, yıllardır yönetim kurulunda yer alan Henri Proglio hakkında, vatandaşı olduğu Fransa'da açılan davada; ihalesiz danışmanlık sözleşmeleri yaptığı gerekçesiyle kayırmacılık suçlamasıyla 2 yıl hapis cezası istendi.
Fransız kamu Elektrik İletim Şirketi EDF'nin eski başkanı olan Proglio'nun yargılandığı davanın, geçen ay Paris Ceza Mahkemesi'nde yapılan duruşmasında, yargı makamları tarafından hapis cezasının yanı sıra 200 bin Euro da para cezası talep edildi.
Bugünün Akkuyu yöneticisi Proglio'ya yönelik suçlamalar, EDF başkanı olduğu yıllarda; hakimler, avukatlar, gazeteciler ve iş örgütlerinin eski yöneticileri ile ihale açmadan imzaladığı yaklaşık 36 milyon Euro'ya ulaşan sözleşmeler dolayısıyla yöneltiliyor.
Proglio, devlet şirketi adına ihalesiz imzaladığı 44 danışmanlık sözleşmesi ile birçok kişiye "lobicilik," "iletişim danışmanlığı", "stratejik danışmanlık", "istihbarat" gibi görevler karşılığında ödeme yapmakla suçlanıyor.
Proglio hakkındaki bu suçlamalar aslında çok yeni değil.
Mersin'deki nükleer santral yapımını sürdüren Akkuyu NGS şirketinin vergi cenneti olarak bilinen yerlerde kurulmuş şirketlerle karşılıklı para transferi yetkisi aldığını ve bu konuya ilişkin şirket operasyonunu 2019 yılında Sözcü gazetesinde duyurmuştum. Bu yetkiyi almak için genel kurul yapıldı. O tarihten bu yana Akkuyu NGS şirketinin vergi cennetleride yaptığı parasal işlemler ne denetlenebiliyor ne de Türk Maliyesi bu işlemlerden herhangi bir vergi alabiliyor.
Zaten, beş dakikalık bir karar ve bir imzaya bakmasına rağmen Türkiye'nin yıllardır vergi cenneti olarak bilinen ülkeleri resmen ilan etmemesinin sebebi bu. Bu ilan sonucunda, Hazine'ye vergi gelirleri akabileceği halde, iktidara yakın şirketlerin kollanması motivasyonuyla bu hayati adım atılmıyor.
Gelelim asıl konuya…
Yukarıda bahsettiğim Sözcü'de "Akkuyu'da vergi cenneti operasyonu tamam" başlığıyla (6 Ocak 2020) yayımlanan o yazımda Proglio ile ilgili bölüm şöyle:
"Henri Proglio, Fransa'nın kamu elektrik şirketi EDF'nin uzun yıllar genel müdürlüğünü yapmış bir isim. Onu oraya atayan kişi de "arkadaşı" Sarkozy. Bay Proglio, EDF öncesinde de su yönetimi ve atık kontrolü şirketi Veolia Environnement'in yöneticisi. Sarkozy'den EDF için teklif alınca, Veolia'daki maaşını bırakmak istemiyor. Bir süre hem kamu hem özel şirketten yüksek tutarlarda çift maaş alıyor. (Ne kadar tanıdık değil mi) Bay Proglio'nun Fransa'nın yanı sıra farklı ülkelerdeki enerji şirketleriyle bağlantısı var. Onun EDF'deki görevi sırasında usulsüz işlemler yaptığı, yolsuzluklara karıştığı, sahne sanatçısı eşinin (Rachida Khalil) performanslarına EDF ile sözleşmesi olan tedarikçi firmaların sponsor olduğu, banka müfettişleri eşinin hesabında 1.8 milyon Euro saptayınca kaynağını araştırdığı ve Fransa Sayıştayı'nın, Proglio dönemindeki şirket sözleşmelerinde usulsüzlükler saptandığına ilişkin, sonraki EDF yönetimine yazı gönderdiği haberleri başta Financial Times, Capital ve Reuters olmak üzere uluslararası medyaya yansımış."
Bu yazımın üzerinden geçen 4,5 yıl içinde Akkuyu NGS şirketinden de Türkiye'deki yetkililerden de herhangi bir açıklama gelmemişti. Proglio o günden beri Akkuyu'nun yönetiminde.
Akkuyu A.Ş'nin yönetiminde yer alan Gennady Sakharov'un ise 28 Mart'ta, Moskova'da rüşvet suçlamasıyla tutuklandığını da dün Özgür Gürbüz imzasıyla Birgün'de yayımlanan yazıda okuduk. Sakharov'un 15 yıl hapis cezası alabileceği belirtiliyor.Gürbüz köşesinde, Akkuyu'nun 12 Mart'ta yaptığı son genel kurul çağrısını anımsatarak şöyle diyor:
"Ne gariptir ki, Akkuyu Nükleer'in 12 Mart'ta yaptığı son genel kurul çağrısının bir maddesi de Sakharov'a ayrılmıştı. Gennady Sakharov'un Yönetim Kurulu üyeliğinden istifa talebinin 29 Mart'ta yapılacak genel kurul toplantısının gündem maddelerinden biri olması kararlaştırılmıştı. Sakharov muhtemelen başına gelecekleri biliyordu ve istifaya zorlandı ya da gündeme kibarca 'istifa etti' notu düşürüldü. Bir başka olasılık da Moskova'daki sürecin basına geç aksettirilmiş olması. Bu yazı hazırlanırken Akkuyu Nükleer'in sitesinde hâlâ Sakharov'un ismi Yönetim Kurulu üyesi sıfatıyla yer alıyordu. Ticaret sicil kayıtları da değişmemişti."
Biri tutuklu, iki yönetim kurulu üyesi kendi ülkelerinde (Rusya, Fransa) rüşvet, kayırmacılık ve yolsuzluktan yargılanan bir şirketten söz ediyoruz:
Adı Akkuyu A.Ş. Öyle bir şirket ki limanı var… Vergi cenneti ülkelerde denetimsiz para transferleri yapabiliyor. İnşaatı süren Akkuyu Nükleer Santrali bittiğinde 15 yıl süreyle, Türkiye'ye kilovatsaati 12,35 Cent'ten elektrik satacak.
Ve bu durumun Türkiye'yi yöneten kimseyi rahatsız etmediği de ortada. Bilakis şirkete rahat rahat bu işlemleri yapabilsin diye yetkiler tanınmış. Muhtemelen güç koşullarda çalıştırılan işçiler dışında herkes hayatından memnun.
Aslında bu ttablo, ülke yönetenlerin geçen hafta duyurduğum OECD Rüşvetle Mücadele Grubu'nun hazırladığı Türkiye raporuna neden yokmuş gibi davrandığını da açıklıyor.
Zaten bu bin anlık bir gelişme de değil…
Bir iktidarın vergi cenneti diye tanımlanan ülkelerin listesini yıllarca açıklamaması; bütçesine katkıda bulunacak milyarlarca liralık vergi tahsilatı yapabilecekken bundan vazgeçmesi anlamına geliyor. Zamana yayılacak şekilde, alabileceği vergiden yıllarca feragat etmenin, mutlaka bilmediğimiz nedenleri vardır.
Yolsuzluğu umursamayan, rüşveti yok sayan, istatistik kurumu yargıya saygı duymayan, sırf memura emekliye düşük zam vermek için riyakârca zamları birkaç gün ötelemenin hesabını yapan bir anlayış yönetiyor ekonomiyi.
Bu yanı şaşırtıcı olmayabilir. Ama gözümüzün içine baka baka, çalışandan, emekliden, yoksuldan zenginlere bu kadar rahat servet transferi yapılabilmesi, vatandaşı ezmekten başka bir anlama gelmiyor.
https://t24.com.tr/yazarlar/cigdem-toker/akkuyu-yonetiminde-yolsuzluk-bitmiyor,45495