Yavuz Gezer


Aldatmak... III

Şu an için Öcalan'ın "Umut Hakkına" sahip olduğu ve bu değerlendirmenin 15 Şubat 2024 tarihinde yapılacağına dair görüşün hem mevcut kanuni düzenleme ve hem de yukarıda verdiğimiz kısa açıklamalar nedeniyle mümkün olamayacağı tartışmasızdır. Detaylı bilgi için, Prof. Dr. Ersan ŞEN’in 18.12.2021 tarihli makalesine bakabilirsiniz.


Şu CEHAPE, PKK terör örgütünün parlamentodaki uzantıları ile beraber yürümüyor mu? Ve terör örgütlerinin kandildeki ağa babaları oradan talimat veriyor mu?

Bunlara 14 Mayıs'ta hep birlikte ders veriyor muyuz! (Alkışlar Alkışlar) Recep Tayyip ERDOĞAN Cumhurbaşkanı

İmralı heyetinin 28 Aralık'ta İmralı'ya yaptığı ziyarette PKK lideri Öcalan'ın kamuoyuna yansımayan mesajlarına dair ilginç detaylar DEM Parti kaynaklarınca paylaşıldı. BBC News Türkçe - Ayşe SAYIN hanımefendinin 10 Ocak 2025 tarihli haberi

Öcalan kamuoyuna açıklanan ve 7 maddede özetlenen mesajlar çerçevesinde bir değerlendirme yaptı.

Buna göre Öcalan İmralı heyetini dinlemedi ve "benim planlarım var. Gelecek sefer sizi dinlerim" diyerek dış aktarımlara kapalı olduğunu belirtti.

Heyete siyasi partileri ziyaret etmesini ve görüşlerini almalarını isteyen Öcalan, kendisinin ise barışı sağlamaya dönük adım atma konusunda güç ve inisiyatife sahip olduğunu vurguladı.

Öcalan'ın, MHP lideri Devlet BAHÇELİ’nin çağrısını "Türkiye ve iktidar açısından tarihi fırsat ve şans" olarak yorumladığını belirten parti kaynakları "bu sorunun çözülmesi gerektiğini çok net olarak ifade ediyor. Bu fırsat kaçırılırsa herkesin kaybedeceğini söylüyor. Aslında BAHÇELİ ve Öcalan'ın bu anlamda söyledikleri aynı yorumunu" yaptı.

Bölgemizde çok hızlı ve ani gelişen Suriye yönetiminin, Milli Suriye Ordusu tarafından ele geçirilmesi ve taraflar arasında görüşmelerin başlaması ve bu görüşmelere müdahil olmamız gerektiği hususu düşünülerek mi Devlet BAHÇELİ bu süreç başlamadan ön alarak Apo konusunu gündeme getirdi!

"Teröristin yeri Türkiye Büyük Millet Meclisi değil, demir parmaklıklar arkasıdır" derken

"Terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin (meclise) DEM Parti grup toplantısında konuşsun"a evrildi...

Daha önceden de bildiğimiz kadarıyla Marksist- Leninist bir düşünceyi benimseyen Apo’nun emperyalist düşünceyi reddettiği ve onlarla hareket etmeyeceği söylemleri mevcut. Fakat kendisi bu düşüncesini kurumsallaştırdığı yapıya benimsetebilmiş değil...

Dönelim Apo-DEM görüşmesine;

Bahçeli 22 Ekim 2024'te PKK'ya silah bırakma çağrısı yaparken Öcalan'ı da "Umut Hakkından" yararlanarak mecliste konuşmaya davet etmişti. Bu mümkün olabilir miydi ?..

Hukuk Prof. Dr. Ersan ŞEN'e göre 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitap Dördüncü Kısım "Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar" başlıklı dördüncü bölüm "Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar" başlıklı beşinci bölüm "Milli Savunmaya Karşı Suçlar" başlıklı altıncı bölüm altında yer alan suçlardan birinin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi dolayısıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkumiyeti halinde, koşullu salıverilme hükümleri uygulanmaz "

Ancak 107. maddenin 16. fıkrasının yürürlükten kaldırılması neticesinde, mahkûm olunan hapis cezasının infazı sırasında koşullu salıverilme müessesesinin tatbiki gündeme gelebilir.

Abdullah Öcalan'ın mahkumiyetine esas suçunun silahlı terör örgütü kapsamında işlendiğinden, koşullu salıverilme açısından m.107/4'ün uygulanması gündeme gelecek, yani koşullu salıverilmeden yararlanabilmesi için cezasının en az 36 yılını ceza infaz kurumunda geçirmesi gerekecektir. Bu görüşe göre 15 Şubat 1999 tarihinde yakalanan Abdullah Öcalan'ın diğer şartların varlığı halinde 15 Şubat 2035 tarihinde koşullu salıvermeden faydalanması mümkün görünmektedir.

Bir diğer görüşe göre 9 Temmuz 2013 tarihli İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin Winter ve diğerleri - Birleşik Krallık kararında bu süre 25 yıl olarak belirlenmiş olup, Türkiye'de de azami 25 yıllık sürenin kabul edilip uygulanması gerekir.

Ancak kabul etmeliyiz ki bu görüş tavsiye niteliğindedir. Çünkü iç hukukumuzda, işlediği suçun niteliği itibariyle Öcalan'ın koşullu salıverilmeden yararlanamayacağına dair kabulün kanuni dayanağı sabittir.

 Şu an için Öcalan'ın "Umut Hakkına" sahip olduğu ve bu değerlendirmenin 15 Şubat 2024 tarihinde yapılacağına dair görüşün hem mevcut kanuni düzenleme ve hem de yukarıda verdiğimiz kısa açıklamalar nedeniyle mümkün olamayacağı tartışmasızdır.

Detaylı bilgi için, Prof. Dr. Ersan ŞEN’in 18.12.2021 tarihli makalesine bakabilirsiniz.

Konumuza dönersek; Anlatımlara göre Öcalan görüşmede, silah bırakma çağrısına ilişkin bir yorum yapmadı. (İsmail Saymaz - Ali Kemal Özcan görüşmesinde, Ali Kemal Özcan "Öcalan silah bırakma çağrısı yapmaz. Çünkü on yıl önce her iki tarafta da süreci bozan isimlerin yine iş başında olduğunu savunarak, "aynı tuğlalarla yeni bina yapılmaya çalışılıyor" diyor ve ekliyor "tanımlanması olmayan sorunun çözümü nasıl olur? Mümkün değil" diye konuşuyor.

Munzur Üniversitesi Sosyoloji bölümünden Ali Kemal Özcan.

2019 yılı tekrar edilen İstanbul seçimlerinden iki gün önce İmralı dönüşü yaptığı açıklama ve beraberinde getirdiği mektupla HDP seçmenlerine özetle "CHP'ye oy vermeyin, tarafsız kalın." diyordu.

Fark 13 binden 809 bine çıktı.

"Bugün İmralı'ya gidip Öcalan'dan mektup getirir misiniz?" sorusuna kısa ve net yanıt veriyor.

"Hayır" ve ekliyor.

"Bize umut veren bir uzlaşma olsa, en azından taraflar sürecin adıyla ilgili uzlaşmaya gelirler. O da yok. Bir binayı temel olmadan yapamazsınız. Temel, uzlaşma ile olur"

Devam ediyor "bizim PKK diye bildiğimiz şu an PYD.")

Evet bizler de biliyoruz ki PKK lağvedilerek PYD ve akabinde YPG aklanmış olacak.

Şimdi Dr. Nihat Ali ÖZCAN'n konuyla ilgili değerlendirmelerine bakalım.

Konuya daha temkinli yaklaşıyor Dr. Nihat Ali ÖZCAN; PKK lideri Öcalan'ın yaptığı çağrıya karşın, örgütün tümüyle silahlı mücadeleye son vermesinin, kısa vadede ihtimal dahilinde olmadığı görüşünde. Nihat Ali ÖZCAN’a göre, bundan sonraki süreçte Suriye kritik öneme sahip olacak.

"Dışarı çıkan militanların silah bırakacaklarını sanmıyorum. En azından Türkiye ile pazarlık sürecinin devam etmesi açısından mevcut pozisyonlarını koruyacaklar.  Koruduklarının yanı sıra ağırlıklarını bundan sonra Suriye'ye vereceklerini düşünüyorum. Bu mesele tabii ki bölgedeki dinamikler ve küresel gelişmelerle de çok yakından ilgili.

Dolayısıyla Suriye'deki mevzu çözülmeden PKK meselesini çözemezsiniz. Çünkü PKK şu anda Suriye'de önemli bir aktör."

(Dr Nihat Ali Özcan, akademisyen, araştırmacı yazar, terör ve güvenlik uzmanı)

Görüşmede Öcalan, süreçte rol alanların güvenliğini sağlamaya dönük hukuki düzenleme önerdi.

DEM Partililerin anlatımına göre Öcalan bu konuyu" bir pazarlık meselesi olarak öne sürmedi, toplumsal kabulün sağlanması için gereklilik olduğunu" vurguladı.

İmralı heyetinin, ziyaretlerinde bu görüşü iktidar partisi temsilcilerine de ilettiği belirtildi.

DEM Parti'ye, sürecin topluma anlatılması mesajı gönderen Öcalan, tutuklu siyasetçilerin de sürecek katkı sunmasını istedi.

Eski HDP eş başkanları Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş ve eski Milletvekili Leyla Güven'in ismini de anarak tutuklu siyasetçilerin ziyaret edilmesi ve mesajlarının iletmesini istedi.

Öcalan, avukatları ve ailesinin yanı sıra, sürecin ilerleyen döneminde mesajlarını iletebilmek için örgütle iletişim zemininin sağlanması gerektiğine işaret etti.

Kısaca Öcalan, "İmralı seçim hareket merkezi haline getirilsin ve ben süreci buradan yöneteyim" demek mi istiyor!..

Yazıyı kaleme aldığım süre içerisinde görüşme sonrasında konfederasyonun gündeme geldiği haberleri televizyon kanallarından dillendirilmeye başlanmıştı. Konuyla ilgili görüşlerimi bir sonraki yazımda aktarmaya çalışacağım. (DEVAM EDECEK)