Ferman Karaçam

Aleviler özelinde Türkiye'nin eski yüzü - 18

Masaya: “Cumhuriyet tarihinin en çapsız dışişleri bakanı” dediği Davutoğlu’nu, “Yüce divana göndereceğim” dediği Babacan’ı ve Sivas’ta yakılarak öldürülen alevi-solcu yazar ve sanatçıların katili olarak suçlanan Karamollaoğlu’nu, FETÖ’nün çantacısı ve masa ile irtibatçısı olduğu söylenen Uysal’ı aldı.


Ferman Karaçam


Aleviler özelinde Türkiye'nin eski yüzü - 18

Masaya: “Cumhuriyet tarihinin en çapsız dışişleri bakanı” dediği Davutoğlu’nu, “Yüce divana göndereceğim” dediği Babacan’ı ve Sivas’ta yakılarak öldürülen alevi-solcu yazar ve sanatçıların katili olarak suçlanan Karamollaoğlu’nu, FETÖ’nün çantacısı ve masa ile irtibatçısı olduğu söylenen Uysal’ı aldı.


“Bir Yüce Divanlık, Bir çapsız, bir FETÖ Çantacısı Olduğu İddia Edilen Kişi ve Bir de Madımak Sorumlusu”

O can alıcı sorumuzu sormaya ve cevap beklemeye hakkımız olduğunu var sayarak soralım:

Nerede bu Kemalist yazarlar, çizerler, şairler, düşünürler, akademisyenler, emekli elçiler, generaller, yargı mensupları.. bunların neden sesi çıkmıyor?

Zira Kemal Bey’in taklacı olup olmama meselesi çok önemli değil; cumhuriyetle yaşıt olan bir partiyi bukalemuna çevirdi Kılıçdaroğlu.

Nerede bu İdris Küçükömer’in, Attila İlhan’nın, Kemal Tahir’in, Mümtaz Soysal’ın yazdıkları ile yetişen ulusalcı, Kemalist-Laik kitle?

Bu CHP Kılıçdaroğlu’nun elinde; HDP ve PKK ile kucak kucağa oturan bir CHP oldu. Ardından işaret ve küçük parmağını havaya kaldıran ve milliyetçi olduğunu söyleyen bir kadınla masaya oturdu.

Masaya: “Cumhuriyet tarihinin en çapsız dışişleri bakanı” dediği Davutoğlu’nu, “Yüce divana göndereceğim” dediği Babacan’ı ve Sivas’ta yakılarak öldürülen alevi-solcu yazar ve sanatçıların katili olarak suçlanan Karamollaoğlu’nu, FETÖ’nün çantacısı ve masa ile irtibatçısı olduğu söylenen Uysal’ı aldı.

“ Akıl ve Vicdan Yokluğu Taştan Katıdır”,

Ve bunlara CHP oyları ile yaklaşık 40 vekil verdi.

14 Mayıs akşamı masa hezimet yaşayınca, bu kez Kılıçdaroğlu vatana, bayrağa, bekaya ve milli değerlere sarıldı.

Aslında bunda bir beis yok.

Kılıçdaroğlu hangi rengi istiyorsa ona boyanabilir, kaç takla atarsa atsın hiç önemli değil.

Fakat CHP gidiyor elden, görmüyor musunuz?

Siz bu CHP’yi artık fabrika ayarlarına zor döndürürsünüz.

Eğer gerçekten buharlaştınızsa, buna da bir diyeceğim yok; benim kişisel olarak zaten Sosyalizm, Kemalizm, Ulusalcılık, Laiklik gibi kavramlarla ve taraftarlarıyla da bir ilgim yok.

Çünkü ben biliyorum ki, Allah korusun siz iktidara gelecek olsanız genetiğiniz bir şekilde fışkırır ortaya çıkar.

Hem de öyle oldu ve daha birkaç ay önce Gürsel Tekin demedi mi; “İktidara gelince ilk işimiz bu medyayı susturmak olacaktır”.

Dahası, Milli Şef İsmet İnönü de Cumhuriyet Gazetesini bile, gazetenin sahibi Yunus Nadi’ye kızdığı için 1940 yılında kapatmıştı.

Ayrıca Hava Durumu yayınladığı ve “yarın hava güzel olacak” diye yazdığı için hem fırça yemiş, hem de haberin kaynağı olarak gösterilen Ankara radyosunun yayını engellenmişti.

Benim üzüldüğüm ve demek istediğim şudur: Siz de biliyorsunuz ki, 28 Mayısta Kılıçdaroğlu, gireceği bu seçimi de, diğer seçimler gibi kaybedecek.

Fakat, ABD ve Batılı elçilerin aklıyla CHP’yi HDP ile birleştirip iktidar yapma uğruna kulvarından çıkaran Kılıçdaroğlu, aldığı oyları bahane ederek iyice şımaracak, partiyi yönetmeye devam edecek.

Yani oy verseniz de 28 Mayısta kaybedecek olan Kılıçdaroğlu Parti’yi bir daha size vermez.

Nitekim bunca seçim kaybettiği halde partiyi elinden alamıyorsunuz.

Emin olun CHP öyle bir dönem yaşıyor ki, bunu ne fırıldakla, ne takla ile, ne döneklikle ne de bukalemunlukla anlatmak çok güç.

Eğer oralarda bir yerlerde iseniz; vitrin mankenleri ya da akvaryum balıkları gibi tavırlar takınmayın, ortaya çıkın.

Biliyorsunuz, Kemal Tahir: “ Akıl ve vicdan yokluğu taştan katıdır”, demiş.

Aklınızı kullanın ve Attila İlhan’nın sık sık vurguladığı şu gerçeği görün artık: “Bir ülkenin başına çorap örülmek istendi mi, nüfusunun etnik kesimi ele alınır”.

Aslında bu konu ile alakalı olarak söyleyeceklerimizden bir kısmını söylemiş, Kılıçdaroğlu’nun Aleviliğini yıllardan beridir gizlemiş olmasının bir hata olduğunu dile getirmiştik.

Fakat ben, bunun bir sosyal gerçeklik olduğunu düşünmüştüm.

Ne var ki, bir insanın mezhebinin ve meşrebinin “siyaset malzemesi” yapılacağını akıl edememiştik (!).

İşi, gücü Türkiye üzerine mühendislik hesabı yapmak olanlar, zamanının geldiğini var sayarak Kılıçdaroğlu’na , “Ben Âleviyim” dedirtmişlerdi.

Anlaşılan muhalefeti iktidara getirmek için takla üstüne takla attırıyorlar, bunu anladık da; sizin ulusalcı damarlarınız da kurudu mu eyy CHP’nin ulusalcı Kemalistleri?

Şu ana kadar CHP’nin beyaz yakalı, ulusal-solcu ve Kemalistlerinden hiç bir ses çıkmadı, bundan sonra çıkar mı , bekleyip göreceğiz.

(Devam Edecek)

https://www.haber7.com/yazarlar/ferman-karacam/3431415-aleviler-ozelinde-turkiyenin-eski-yuzu-18