Ferman Karaçam

Aleviler özelinde Türkiye'nin eski yüzü - 5

Hanefi ve Şafiler pasif bir direnişle Latince harflerle yapılan eğitimi protesto ederken, Aleviler bu yeni harflerle yapılan eğitime daha fazla katılmışlardı.


Ferman Karaçam


Aleviler özelinde Türkiye'nin eski yüzü - 5

Hanefi ve Şafiler pasif bir direnişle Latince harflerle yapılan eğitimi protesto ederken, Aleviler bu yeni harflerle yapılan eğitime daha fazla katılmışlardı.


CHP Mağaralarda Boğduğu Alevilere Mavi Boncuk Dağıttı 

Değil mi ki rejim zaten Sünnilerin de nasıl ve ne kadar Sünni olacaklarına kendisi karar vermiş ve sadece dinine bağlı olanlarımızın namazlarını kılacakları bir camiler müdürlüğü mesabesinde “diyanet “ oluşturmuştu. 

Alevilerin neye ve nasıl inanacaklarına, neden fikir babalığı yapmasın ki?

Kaldı ki bu süreçte zaten Hanefi ve Şafilerden çok, Aleviler okumaya yazmaya meyletmişlerdi, çünkü rejimini destekleyecek, onu ayakta tutacak hiç bir toplumsal kesim kalmadığı için CHP Alevilere yanaşmış, kendisine bir taban oluşturmak için onlara şirin görünmeye başlamıştı.

Hanefi ve Şafiler pasif bir direnişle Latince harflerle yapılan eğitimi protesto ederken, Aleviler bu yeni harflerle yapılan eğitime daha fazla katılmışlardı.

Böylece rejim, Alevilere mavi boncuk dağıtma sürecini 1961’den itibaren iyice hızlandırdı
Aleviler de kişilik ve değer yargıları ile oynanmış, örselenmiş olan bu milletin her parçasının yapacağı gibi başının okşanmasıyla birlikte bu “munis ve babacan “yaklaşıma cevap verdiler ve 27 Mayıs 1960 darbesinin hemen ardından belirgin bir şekilde CHP ‘ye yaklaştılar.

Elbette Alevilerin bu yönelimi çeşitli kesimler tarafından şiddetle eleştirildi, bu eleştirilerden birçoğu Alevileri “celladına aşık” olmakla suçladılar ve bu suçlamalar hala devam etmektedir.

Diğer taraftan Alevlerin kendi içlerinden de hatırı sayılır bir kesim, o günden bugüne kadar hala CHP’ye oy veren Alevileri kıyasıya eleştirmeye devam etmektedirler. 

1960’lı Yıllardan Sonra Alevilerin CHP’ye Yönelimi Artıyor

Tabi görünürdeki CHP ‘ye yaklaştıkça karşılığını da almaya başladılar. 

Özellikle üst hukuk kurumlarında; Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay gibi kurumlarda yoğun olarak yerleştiler, yerleştirildiler. 

Gerçi, derin devletin, yer altına çekilen kollarından bir diğeri olan askeri bürokrasi de fazla yüz bulamadı Aleviler ama olsun üst hukuk kurumları da derin devletin çok önemli yerlerinden bir tanesi idi.

1960’ lı yıllardan sonra yapılan seçimlerde ufak tefek sapmalar haricinde, Aleviler oylarını CHP’ye veya CHP zihniyetine vermişlerdir. 

Yine Tunceli’yi esas almak durumunda olduğumuza göre; 
1965’de % 35 ile CHP, 
1969’da % 23 ile AP, 
1973’te % 69 ile CHP, 
1977’de % 66 ile CHP, 
1983’te % 63 ile HP, (Halkçı Parti),
1987’de % 54 ile SHP, 
1991’de % 57 ile SHP, 
1995’de % 23 ile CHP (ayrıca HADEP’de önemli bir oy aldı), 
1999’da % 20 ile bağımsız, 
2002’de % 32 ile DEHAP, 
2007’de % 59 ile sol bağımsız adaylar Tunceli’de seçimi kazanmışlardır.

Burada çok önemli bir şeye daha dikkatinizi çekmek istiyorum; ileride kısa kısa anlatmaya çalışacağım Alevi/Sünni toplumsal olaylarının tarihlerine dikkat edin lütfen. 
Olaylar köpürtüldükçe Aleviler CHP’ye, dolayısıyla sisteme, rejime yanaşıyorlar. 

Yani, Derin Devlet toplumsal olayların mimari planlamasını yapıyor, olaylar tezgâhlanıyor, acılar yaşanıyor sonra kin ve öfke kanalize edilip sonuç alınıyor. 

Bu sonuç, Alevileri bir sosyal taban olarak diri tutmak olduğu gibi istenen, desteklenen sağcı ya da solcu adayların seçim kazanması şeklinde de olabilmektedir. 

Bir makale çerçevesinde toparlayabildiğim kadarı ile Türkiye’de Alevilerle ilgili tüm toplumsal olayları en azından isim ve tarihleri ile zikretmek istiyorum. 

Bu olayları yukarıda birleşenlerini andığım (askeri ve sivil bürokrasi–yargı–istihbarat, devlet beslemeli sermaye ve dış güçler) derin devletin planlayıp uyguladığından herkes, hepimiz eminiz, ama karanlık olan tek taraf şudur; acaba bu olaylardan hangisini derin devletin sağ kanadı, hangisini sol kanadı uygulamıştır? 

Bunu olaylara ve sonuçlarına detaylı bakarak, araştırarak bulmamız mümkün. 
Mesela Erzincan olaylarını bizzat yaşadığım, sonuçlarını da bildiğim ve biraz da ilgilendiğim için, derin devletin hangi kanadının olayları planladığı konusunda elbette bir fikrim var. 

Alevilerin doğrudan veya dolaylı olarak karıştığı / karıştırıldığı olayları 1960 sonrasından başlatmak lazım.

Çünkü 1960’lara kadar rejimin Alevilere bakışı başka idi, 1960 sonrası daha başkadır. 
Tarih sırasına göre, Alevilerin katıldığı ya da karıştırıldığı belli başlı toplumsal olayları şöyle sıralayabiliriz. (devam edecek) 

https://www.haber7.com/yazarlar/ferman-karacam/3389777-aleviler-ozelinde-turkiyenin-eski-yuzu-5