17 Nisan 1978 Hamit Fendoğlu (Hamido) Olayları
Gerek Malatya ilimiz, gerekse Malatya’nın Alevilerle Sünnilerin karışık yaşayan ilçeleri, 1970 yıllarında en çalkantılı, en gergin ve en çok huzursuz edilen il ve ilçelerimizdendir, ne yazık ki.
Derin yapı, birçok uygulamayı, yani birçok kanlı olayı amaçlarına uygun gördükleri o şehirlerimizden biri olan Malatya’da sahnelemiştir.
Yerel yönetimlerde 70’lı yıllara kadarki dönemlerden gelen
CHP-Solcu /Alevi üstünlüğü, diğer Alevi-Sünni karışık yaşayan bazı şehirlerimizde olduğu gibi acılı ve kanlı bir şekilde el değişmiştir, özellikle Alevilerin çoğunlukta olduğu bu mahallerde bir yandan yerel yönetimler el değiştirilirken, diğer taraftan iki farklı mezhep grubunu birbirine düşman etmek için kullanılmıştır.
Öte yandan şunu da açıkça görüyoruz ki, bu tür uygulamaların kaynağı ve felsefi temeli tamamen ırkçılığa dayalıdır.
Kavmiyetçilik adeta kolay ateş alan gazlı bir paçavra gibi kullanılmış, her zaman olduğu gibi yıkım, parçalanma, kargaşa, huzursuzluk ve kanlı eylemlerin faili yapılmıştır.
Irkçılık İttihat ve Terakkiden devr alınarak ülkemizde cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte şekil değiştirerek derin devlet felsefesi yani “şiddet” felsefesi haline gelmiştir.
İşte bu anlamda ne yazık ki ülkemiz hiçbir zaman kalıcı bir huzur görmemiştir.
Hamido olayı profesyonelce bir katliamdır.
Hamit Fendoğlu-Hamido- sağ görüşlü, Aşiret mensubu, çevresinde sevilen bir kişiliktir.
Ve 1977 yılında bağımsız olarak girdiği Malatya Belediye Başkanlığını kazanır.
Başkanlığının birinci yılında, kendi adına Ankara’dan PTT ile bir koli gelir, koliyi 17 Nisan 1978 günü, yanında gelini ve iki torunu bulunduğu sırada açar.
Kolide; açılınca patlayan bomba düzeneği vardır.
Başkanla birlikte gelini ve iki torunu olay yerinde feci bir şekilde ölürler.
Malatya epey zamandan beri gergindir, ama derin güçler istediği sonucu alamamış olduğu için Hamido katliamı yapılmıştır.
1968 yılının başında Kemal Abbas Altunkaş olayı, 1968’in sonunda Hekimhan olayları, 7 Kasım 1975 yılında Akçadağ olayları, TÖBB-DER olayları… yaşanmıştır.
Şehir uzun zamandır huzur yüzü görmemiştir.
Hamido’nun katledilişi üzerine Malatya’da büyük çaplı toplumsal olaylar başlar ve 18,19,20 Nisan 1978 gününün geç saatlerine kadar üç gün boyunca devam eder.
8 kişi hayatını kaybeder, çoğu kullanılmayacak halde olmak üzere bine yakın ev, iş yeri ve araç tahrip edilir, çok sayıda insan yaralanır.
Olaylardan sonra Malatya’dan birçok aile evini barkını bırakarak göç eder.
Böylece Alevilerle Sünniler arasına bir kalın duvar daha örülmüş olur.
Artık birbirlerini duyamazlar, yani kökü dışarıda olan, geçmişte Osmanlıyı parçalayan sinsi İngiliz Aklının maksadı cumhuriyet Türkiye’sinde de başarılı olur.
Zafer emperyalizmin, acılar ise; kanı akıtılan ve bir ülke için en değerli olan genç insanlarını toprağa veren, halkımızın olmuştur.
4 Eylül 1978 Sivas Olayları
1970 yıllarını benim gibi yaşı 50’nin üzerinde olanların hepsi yaşamışlardır, bilirler.
O yıllar günde ortalama 20 genç insanımızı toprağa verdiğimiz yıllardı.
Toplumun her kesimi ideolojilere göre bölünmüştü; başta işçi, memur, polis ve öğretmenler olmak üzere bunların bir sağcısı, bir de solcusu vardı. Ayrıca bölünme üniversitelerde, liselerde tamamlanmış, ortaokullara kadar inmişti.
1950-60 arasında Aleviler oylarını sağ partilere vermişti, bunu daha önce seçim sonuçlarını tek tek inceleyerek görmüştük, ne var ki 1961 den itibaren Aleviler kendilerini kitlesel halde katleden CHP ‘yi ve sol partileri tercih etmişti.
Bunun sebebi; CHP’nin Alevileri kendi sosyal tabanı olarak kullanması için her türlü yolu deneyerek onlara devlet imkanlarını sunmasıdır.
Bunun için Aleviler CHP ve sol kesimin içinde en aktif, en uç, en hareketli, hatta en militan ve örgütlü kesimi oluşturuyordu doğal olarak. 1970’lerde bu örgütlü militan kesimle sağ kesimin militan gençliği çatıştırılıyordu.
Sivas ise Malatya gibi, sürtüşme ve çatışmaların o dönemde sık yaşandığı şehrimizden biridir.
4 Nisan günü Alevilerin yaşadığı Ali baba mahallesinin bir semtine patlayıcı atılır ve zaten gergin olan sokaklar hareketlenir.
O dönemin gazetelerine, dergilerine, STK temsilcilerine, siyasi parti temsilcilerine bakarsanız her biri, olayları bir diğer tarafın çıkarttığını iddia etmektedir.
Bu mini yazı dizimizde benim amacım olayların kimin eli ile çıkarıldığı değil, olayları, kimin çıkarttırdığıdır.
Ben olayları çıkartanların 12 Eylül 1980 günü sabahı tankları cadde ve sokaklarımıza çekenler ile iş birliği halinde “ Türkiye’de çocuklar başardı” diyenler olduğuna parmak basmak niyetindeyim.
Sivas olaylarında, ne yazık ki, 11 kişi hayatını kaybetti, yüzlerce ev, iş yeri ve araç tahrip edildi, yakıldı kullanılamaz hale geldi.
Yüzden fazla insanımız yaralandı ve bunların bir kısmı sakat kaldı.
Daha önce de Sivas’ta 1974-78 yılları arasında meydana gelen ve gene Alevi- Sünni gerginliği kökenli 5 ölüm olayı ve yaralanmalar olduğu bazı süreli/süresiz mevkutelerde yer almaktadır.
Anadolu’nun muhtelif şehir ve kasabalarında yaşanan Alevi-Sünni olaylarından biri olan ve 3-7 Eylül 1987 yılında kayıtlara geçen bu kanlı olay da, devletin derin katmanlarında tarihi karanlığa gömülmüştür.
(Devam Edecek)
https://www.haber7.com/yazarlar/ferman-karacam/3403912-aleviler-ozelinde-turkiyenin-eski-yuzu-8