G-XKX1J2WR62

Işıner Güngör

Almanya Başbakanı Scholz’un Ziyaretinden Kalanlar

Avrupa Birliği’nin en önemli ülkesi ve 3,5 milyon Türk vatandaşımızın yaşadığı Almanya ile ilişkilerimiz tarih içerisinde dalgalı seyir izlediği dönemler olsa da hiçbir zaman kopma noktasına gelmemiştir.


Işıner Güngör


Almanya Başbakanı Scholz’un Ziyaretinden Kalanlar

Avrupa Birliği’nin en önemli ülkesi ve 3,5 milyon Türk vatandaşımızın yaşadığı Almanya ile ilişkilerimiz tarih içerisinde dalgalı seyir izlediği dönemler olsa da hiçbir zaman kopma noktasına gelmemiştir.


Türk ve Alman halkları arasında siyasi ilişkiler 18’inci yüzyılda Osmanlı Devleti ve Prusya Krallığı döneminde başlamıştır. İlişkiler ilerleyen zamanda askeri iş birlikleriyle devam etmiştir. Birinci Dünya Savaşı’na müttefik olarak giren iki devlet, o tarihlerde demiryolu projeleri de geliştirmiştir. Daha sonra Türkiye Cumhuriyeti ve Weimar Cumhuriyeti ismini alan devletler 3 Mart 1924 tarihinde Dostluk Anlaşması imzalamıştır. Almanya’ya giden misafir Türk işçilerle resmî ilişkilere kültürel etkileşim boyutu da eklenmiştir. Yıllar içerisinde yükselen bir ivmeyle ekonomik, sosyal ve siyasi ilişkiler iyi bir noktaya erişmiştir.

Avrupa Birliği’nin en önemli ülkesi ve 3,5 milyon Türk vatandaşımızın yaşadığı Almanya ile ilişkilerimiz tarih içerisinde dalgalı seyir izlediği dönemler olsa da hiçbir zaman kopma noktasına gelmemiştir. Ticarette, turizmde ve dış politikada birbirlerini tamamlayıcı özellikler çoğunlukla var olmuştur. Zaman zaman konulara farklı açılardan bakılsa da iki ülkenin temsilcileri aradaki diyaloğun gelişmesi için çaba göstermiştir.

ABD Başkanı Joe Biden’ın Atlantik-Avrupa eksenli politikaları pekiştirmek amacıyla gerçekleştirdiği Almanya ziyaretinin bir gün sonrasında Almanya Başbakanı Olaf Scholz’ün Türkiye’ye gelişi diğer ülkeler tarafından dikkatle takip edildi. Bu yıl içerisinde Alman Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ile başlayan ziyaret, Başbakan Scholz ile devam etmiştir.

NATO’da müttefiklik, ülkemizin Avrupa Birliği’ne adaylık süreci, 50 milyar dolarlık dış ticaret hacmi, Almanya’dan 6 milyon turist, yurt dışında en çok Türk vatandaşının yaşadığı ülkenin Almanya olması gibi sebepler ikili ilişkilerin önem seviyesini yükseltmektedir. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Olaf Scholz’ün görüşmesinde bölgesel ve küresel ölçekte birçok önemli mesajlar verildi ve hedefler belirlendi. Avrupa Birliği’nin öncü ülkelerinden biri olması sebebiyle Almanya’yı ve AB’yi ilgilendiren talepler Scholz ile paylaşıldı. Bu taleplerden bazıları; terör örgütlerine geçit verilmemesi ve İsrail’in saldırılarına dur demenin gerekliliğiydi. 

Terör örgütlerine karşı mücadeleye yeşil ışık yakan Başbakan, İsrail’in saldırılarıyla ilgili olarak “Herkesin kendini savunma hakkı var” diyerek, meseleye bizden farklı baktığını dile getirmiştir. Kendi önceliklerinin Ukrayna’daki savaş olduğunu belirterek, Rusya’nın Avrupa için bir tehdit olduğunu iddia etmiştir.

Görüşmede dikkat çeken diğer konu ise Türkiye-Almanya arasındaki ticaret hacminin 60 milyar dolara çıkarılması amacının vurgulanmasıydı. Bugünkü şartlarda mevcut Gümrük Birliği Anlaşması güncellenmese bile bu hedefe rahat ulaşabilmek mümkündür. Her ne kadar Almanya’da resesyon endişeleri bulunsa da refah devleti spesiyalitesiyle ve kalabalık nüfusuyla mal ve hizmetler açısından büyük bir talep kaynağıdır. Türkiye’nin takip ettiği ihracatı teşvik edici ticari anlayışıyla ve inovatif üretim altyapısıyla Almanya’ya ihracatımızı artırabiliriz. 

Bilindiği üzere Gümrük Birliği Anlaşması 28 yıl önce devreye girmiştir. Toplantıda Cumhurbaşkanı Erdoğan güncelleme gerekliliğinin altını çizmiştir. Seneler içerisinde ülkeler arasındaki rekabet yapısı haliyle değişiklik göstermiştir. Ülke olarak katma değeri fazla ürünler ihraç etmeye başlamışızdır. Konuyla alakalı olarak yaklaşık üç ay önce AB ile yüksek düzeyli diyalog toplantıları başlatılmıştır. 

Anlaşma, AB ve Türkiye arasında karşılıklı fayda prensibiyle imzalanmıştır. AB’nin üçüncü ülkelerle imzalayacağı serbest ticaret anlaşmalarını eğer Türkiye olarak bahsi konu üçüncü ülkelerle imzalayamazsak, sektörlerimizin zarar görme riskini barındırdığı bilinmektedir. 

Bazı üçüncü ülkeler bir yükümlülük ilişkisi olmadığını iddia ederek serbest ticaret anlaşması müzakerelerini ağırdan işletebilmektedir. Türkiye AB üyesi olmaması sebebiyle bu ülkelere yaptırım uygulayamamaktadır. Ticari kurumsal altyapımızı modernleştiren ve ekonomik yetkinliğimize katkı sağlayan Gümrük Birliği Anlaşmasının üçüncü ülkeler bağlamında bize dezavantaj yaratan hususunu bir an önce güncellenmek ekonomimiz için mühim bir durumdur.

 

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.