Taha Akyol

Anayasa tarihimizde Zühtü Arslan

Öncelikle “anayasa” ve “otorite karşısından özgürlükler” kavramının önemini belirtmek gerekir sanıyorum.


Taha Akyol


Anayasa tarihimizde Zühtü Arslan

Öncelikle “anayasa” ve “otorite karşısından özgürlükler” kavramının önemini belirtmek gerekir sanıyorum.


Anayasa Mahkemesi Başkanı Prof. Zühtü Arslan, on yıllık süresini tamamlayarak görevinden ayrıldı.

Öncelikle “anayasa” ve “otorite karşısından özgürlükler” kavramının önemini belirtmek gerekir sanıyorum.

Bugün ağzımızdan kolaylıkla çıkan bu iki kavram için hem dünyada hem bizde büyük emekler sarf edilmiş, hatta acılar çekilmiştir. 1946’da çok partili hayata geçiş kararı verdiğimizde, “kuvvetler birliği”ne dayalı 1924 anayasasında, iktidarı sınırlayacak değişiklikler yapılmadı. Bunu Celal Bayar engelledi. Celal Bayar hâlâ “kuvvetler birliği”ne bağlıydı.

Anayasa hukukumuzun öncü isimlerinden merhum Prof. Ali Fuat Başgil’in Demokrat Parti kongresi vesilesiyle, Vatan gazetesinde 19-21 Haziran 1949 günlerinde yazdığı uzun makaleyi okuyanlar, sonraki müessif olaylar karşısında, keşke bir anayasa değişikliği yapılmış ve kuvvetler ayrılığı içlere sindirilmiş olsaydı demekten kendilerini alamazlar.

Bugün hala kuvvetler ayrılığı yeterince içlere sinmiş değildir.

HAK EKSENLİ HUKUK

Zühtü Arslan, yayınlanan ilk kitabından, AYM Başkanı olarak attığı son imzaya kadar, daima kuvvetler ayrılığı, iktidarın hukukla sınırlanması, anayasanın yorumunda hak ve hürriyetlere öncelik verilmesi çizgisinin en üst akademik standartta savunucusu oldu. Bunu “hak eksenli yorum” olarak tanımladı. Bu kavramı anayasa hukukumuza yerleştirdi.

Kendisinin başkanlığından sonra da “hak eksenli” yorum yaklaşımını AYM kararlarında göreceğimizi düşünüyorum. Belki kritik konularda azınlıkta kalacak ama karşı-oy yazılarında “hak eksenli yorum” mutlaka görülecektir. Arslan’ın tanımı şöyledir:

“Hak eksenli yorum, bir davada yargıcın temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilip edilmediğini tespit ederek, onların korunmasından yana tavır almasını / karar vermesini gerektiren yaklaşımdır.” (Anayasa Teorisi, s. . 6, 21, 234, 242)

Akademisyen olarak 2005’te kaleme aldığı kitabındaki bu hukuk anlayışını, AYM üyesi ve başkanı olarak da sürdürdü.

Özellikle siyasi iktidarın kesin ve baskıcı tavırlar aldığı konularda “hak eksenli” yorumda sebat etmek kolay değildir. Zühtü Arslan, azınlıkta kaldığı zamanlarda karşıoy yazılarıyla “hak eksenli” çizgisini sürdürdü, eğilmedi.

HUKUK OKUYANLAR

Arslan’ın görevden ayrılması münasebetiyle, onunla uzun süre birlikte çalışmış bazı AYM üyeleri bir “Zühtü Arslan’a Armağan” kitabı yayınladılar, iki cilt toplam iki bin sayfa. Hem anayasa hukuku literatürümüze hem yarın bu dönemi yazacak tarihçilere sunulmuş değerli bir eser.

Zühtü Arslan’ın bütün “karşı oy” yazıları da bu kitapta yer alıyor. Karşı oy yazılarına okuyanlar, gerek norm denetimi denilen kanunların anayasaya uygunluğu konusunda, gerek “bireysel başvuru” konularında hukukun üstünlüğü ve hak eksenli yorum anlayışının değerini göreceklerdir. Bu yorum azınlıkta kaldığında, insanlar haksız yere hapse, hem de müebbed hapse mahkum edilebilmişlerdir.

Kitapta çok sayıda hukukçu akademisyenlerin makalelerinin bulunması, hukuk tedrisatındaki bütün sorunlara rağmen, hukukun üstünlüğü ve hak eksenli hukuk anlayışı konusunda daha iyi bir neslin gelmekte olduğu umudunu veriyor.

Arslan da artık hukuk profesörü olarak hukuka hizmetine devam edecek.

ULUSLARARASI İTİBAR

Çağımızda ekonomi ve diplomasi gibi hukuk alanında da uluslararası ilişkiler çok gelişmiştir. Milletlerin artık “evrensel hukuk”a sırt çevirmesi eskisi kadar kolay değildir.

Anayasa hukukunda da ortak uluslararası değerler, standartlar gelişiyor. Bunda AİHM’nin rolü büyüktür.
Bizde AYM’nin uluslararası özgürlük değerlerine yönelmesi, Haşim Kılıç döneminden beri Türkiye’nin itibarını yükseltiyor. Arslan zamanındaki durumu, Pakistan Anayasa Mahkemesi’nden Qaisar Abbas, şöyle yazmış:

“Prof. Dr. Arslan’ın Türk Anayasası’nın hükümlerini uluslararası standartlar ışığında yorumlama eğilimi, Türk yargısının uluslararası arenadaki güvenilirliğini ve meşruiyetini güçlendirme amacına da hizmet etmektedir. Bu doğrultuda, Arslan, Türk Anayasa Mahkemesinin uluslararası insan hakları standartlarıyla uyumlu olduğunu ortaya koyarak Türkiye’nin bu hakları hem ulusal hem de uluslararası düzeyde koruma ve destekleme konusundaki taahhüdünün altını çizmektedir.”

Arslan’ın yeni akademik hayatında yeni eserler yazması diliyorum.

https://www.karar.com/yazarlar/taha-akyol/anayasa-tarihimizde-zuhtu-arslan-1599637