Arslan Bulut


İmamoğlu'na ''organize kötülük'' ne işe yarayacak?

İmamoğlu'na ''organize kötülük'' ne işe yarayacak?


Ekrem İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Saraçhane'deki merkez binasında 6'lı masanın hukukçu genel başkan yardımcıları ile aynı masada bir basın toplantısı yaptı. Toplantıya köşe yazarları da davet edilmişti.

Toplantının genelinden ilk izlenimim şöyle: İmamoğlu, AKP'nin elinden İstanbul gibi bir rant merkezini halkın oylarıyla 'söküp aldığı için' kendisine duyulan kin sebebiyle başına her türü belanın sarılabileceğini, görevden alınabileceğini ve yerine kayyım atanabileceğini öngörüyor ama mücadele ederek kazanmaya odaklanmış durumda...

***

İmamoğlu, kendisine açılan soruşturmada, ceza hukukunun, evrensel nitelikteki 'suçların ve cezaların şahsiliği' ilkesinin nasıl yok sayıldığını ve nasıl hukuk, akıl, mantık, ahlak ve vicdan dışı yollara başvurulduğunu örneklerle tek tek anlattı.

Bu yüzden sadece İçişleri Bakanı'nı değil, ona bu görevi veren Cumhurbaşkanı'nı da sorumlu tutuyor ama Tayyip Erdoğan'a çağrı yaparak, 'Olmadı bu adam. İktidarı da rezil etti' diyerek Süleyman Soylu'yu görevden almasını istiyor. Öyle ki 'Yüzünüzü kızartmayacak bir kişiyi İçişleri Bakanlığı'na atamalısınız' diyor...

***

İmamoğlu, sadece 'ahmak davası'ndaki ilk hâkimin değil, terör soruşturmasındaki müfettişin de değiştirildiğini, başmüfettişin Ankara'ya çekilerek, yerine AKP'den milletvekili adayı olmuş 'Arif Yıldırım adlı zatı muhteremin' getirildiğini bildiriyor. Bu zatın Beylikdüzü Belediye Başkanı iken hakkında 28 soruşturma açtığını, hiçbirinden sonuç çıkmadığını, İBB Başkanı seçildikten sonra bile aynı zatın Beylikdüzü Belediyesi ile ilgili bir soruşturmadan dolayı kendisini ifade vermeye çağırdığını anlatan İmamoğlu, 'Belirli bir takvim ve disiplin içinde hareket ediyorlar. Bu haksız sürece direnen, ister hâkim olsun ister müfettiş olsun, hemen görevden alıyorlar.' diye bir durum özeti daha yapıyor.

Kamu görevine alınacak olanlarla ilgili olarak Anayasa Mahkemesi'nin güvenlik soruşturması ve arşiv çalışması yapılmasını durdurduğuna dair kararı üzerine İçişleri Bakanı'nın valiliklere resmi yazı gönderdiğini ve güvenlik soruşturması yapılmaması talimatı verdiğini hatırlatan ve o resmi yazıları gazetecilere dağıtan İmamoğlu'Bize, yapmayın dedikleri güvenlik soruşturmasından dolayı soruşturma açıyorlar. Bizim belediye olarak emniyet teşkilatımız mı var?' diye soruyor ve 'Bizden önceki altı aylık Mevlüt Uysal'ın başkanlığı ve valimiz Ali Yerlikaya'nıın kayyımlığı dönemine işe alınanlar da soruşturmaya dahil edilmiş midir?  Edilmişse o zaman bir diyeceğim olmaz...' diyor.

İmamoğlu, 'OHAL yasası, İçişleri Bakanı'na belediyelerdeki sakıncalı personelin işine son verilmesi için 31 Temmuz 2022'ye kadar yetki vermişti. 31 Temmuz'a kadar sekiz ay geçtiği halde bunların işine neden son vermediler? ' diye soruyor.

***

İmamoğlu'nun konuşmasının genelinden, süreç ilerledikçe, kendisinin de bazı hamleler yapacağı sonucunu çıkardım... İmamoğlu, kurdun, suyun aşağısında olan kuzuya 'Suyumu bulandırıyorsun' diyerek onu yeme kararlılığında olduğunu da hatırlatıyor ama 'Ben kuzu değilim, hakkımı yedirmem' diyor...

İmamoğlu, kendisine yönelik saldırıları, 'organize kötülük' olarak nitelendiriyor. Hakkındaki kararı veren hâkimden önce aynı mahkemede görevli bulunan hâkimin, mahkûmiyet kararı vermeyeceği anlaşılınca görevden alınarak Samsun'a gönderilmesi konusunda HSK'nın suskunluğuna işaret ediyor, 'Samsun'daki hâkimin görüşlerine niçin başvurulmuyor. Niçin davet edilerek ifadesi alınmıyor? Bunlar yüzkarası işler. Bu bir mağduriyet davası değil haysiyet davasıdır' diyor...

Benim gördüğüm şu ki, İmamoğlu'na yönelik hukuk dışı uygulamalar, onu daha da güçlü hale getirecektir. Erdoğan ise bir süre sonra olayları kontrol edemez hale gelecek ve bu yükseliş sürecini hızlandırmış olacak!

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/imamogluna-organize-kotuluk-ne-ise-yarayacak-612807h.htm