Ahmet DURKAYA

Tarih: 02.03.2018 18:33

İçimizdekiler!..

Facebook Twitter Linked-in

Zeytin Dalı operasyonu başarıyla devam ediyor. Bu zamana kadar zayıf ve güçsüz gördükleri kendilerinden olmayan Müslüman ülkelerin kanını emen, yer altı yer üstü kaynaklarını sömüren küresel güçlerin, Türkiye’nin güney sınırlarında bir terör koridoru açıp yapay bir devletçik üretme hayalleri her geçen gün iyice hız kazanıyor. Türkiye oynanan oyunları birer birer bozuyor. Batılılar, geçtiğimiz yüzyılda Osmanlı’ya taktıkları “Hasta adam” nitelemesini bize de uygulamaya çalışıyor. Sürekli büyüyen, gelişen ve bağımlılıktan kurtulan kendi tankını, topunu, gemisini yapan bir Türkiye istemiyorlar. Bunu anlayabiliyoruz. Çünkü bütün kazanımlarını başkasını sömürerek elde etmiş olan Batı, kendisine bağımlı olmaktan kurtulma çabası içerisinde olan bir Türkiye’yi arzu etmeyecektir.

Ancak içerideki bazı kesimlerin adeta Batılı merkezlerin siyasal sözcüsüymüş gibi davranmaları bizi üzüyor. Hani derler ya, ‘Ağaca balta vurmuşlar; sapı bendendir’ demiş. Balta darbelerine maruz kaldığı halde, baltanın verdiği acıdan çok sapının kendisinden olmasına yanmış ağaç. Bunun gibi Mehmetçiğimiz, polisimiz, sivil vatandaşımız, kadın-erkek, çoluk-çocuk denilmeden terör örgütünün alçakça eylemleriyle şehit edilirken “barış” kelimesini ağzına almayanlar, terörü ve teröristi bir kere bile lanetlemeyenler, Zeytin Dalı operasyonu başladığından beri barış havarisi kesildiler. Tamamen Batıyla senkronize hareket ediyor gibiler. Mesela, geçmişte farklı coğrafyalarda yapılmış insan hakları ihlallerine ait fotoğraf ve videoları kullanarak Mehmetçik aleyhine kara propaganda yapıyor; bölgede sivil vatandaşların zarar görmemesi için hassasiyetle davranan Mehmetçiği yıpratmaya çalışıyorlar.

İşte tam da böyle zamanlarda kimin ak, kimin kara, kimin yerli, kimin yabancı olduğu ortaya çıkıyor.

Başta ABD ve Rusya olmak üzere Ortadoğu’da kandan beslenen devletler ve çok uluslu şirketler Müslüman coğrafyasına musallat olmuş durumda. Bunlar bu coğrafyadaki piyonlarının eliyle bölgede uzun zamandan beridir tam anlamıyla bir savaş atmosferi oluşturmuşken, onlara karşı içimizdeki anlaşmazlıkları bir kenara bırakıp birlikte hareket edemeyişimiz nasıl izah edilebilir ki? Hangi feraset ve hangi basiretle açıklanabilir?

Algı operasyonlarının en mühim savaşlardan daha etkili bir silah olduğu biliniyor. Ve bilinen bir şey daha var o da, Medya gücünü elinde bulunduranın, algı operasyonlarında daha etkili olduğu. Şimdi, hiçbirimiz savaş meydanlarında bulunmuyoruz. Barış masalarında da vatandaş olarak bizler yokuz. Sadece medyanın bakmamızı istediği noktaya bakıyor ve onun verdiği, bizim de hiçbir şekilde doğrulayamadığımız malumatlarla yetiniyoruz.

Fakat detaylarda olandan daha mühim bir şey var. Bizim kendileriyle aynı inancı taşımadığımız devletler, NATO ve AB hiçbir zaman bize dost olmayacak, Müslümanların müreffeh olması için de kılını kıpırdatmayacaktır.

Onlar bugün buradalarsa bu mutlaka, onların menfaatine ve Müslümanlar olarak bizim aleyhimizedir. Bu görebilmek gerek.

Yeni bir yazıda birlikte olmak dileğiyle Allah’a emanet olunuz.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —
G-DT9JLG88B3