Ahmet DURKAYA


Olmazsa olmazı olmalı insanın!

Olmazsa olmazı olmalı insanın!


Yazılı, görsel ve sosyal medyada sürekli özensiz ve ilkesiz bir karmaşadan var. Bu mecrada bir şekilde arz-ı endam eden söz sahibi (!) insanlardan bazılarının kaynağını araştırmadan belki bu konuda gerekli hassasiyeti göstermeden ya da kasıtlı olarak ve belli bir konuda algı oluşturabilmek için yalan yanlış haber, bilgi ve değerlendirme paylaştıklarına şahit oluyoruz. İnsanların bir çoğu doğruluğu şüpheli ve yalan ihtimali daha yüksek yığınla malumata maruz kalıyor. 

Eğer bu doğruluğu şüpheli haberleri paylaşanlar, kaynağını doğrulamadan ve bu konuda gerekli hassasiyeti göstermeden yapıyorlarsa, tam bir sorumsuzluk örneği gösteriyorlar demektir. Zira internetin adeta bir çöplük haline geldiği ve orada bulunan bilgilerin her zamankinden daha fazla doğrulanma ihtiyacının olduğu bir dönemde, önüne çıkan bir haberi, bilgiyi, değerlendirme ya da tavsiyeyi doğrulamaksızın paylaşmanın bir sorumsuzluk örneği olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. 

Şayet bu tarz bilgileri paylaşanlar bunu kasıtlı ve belli bir konuda algı operasyonu oluşturabilmek için yapıyorlarsa, bunların hiçbir şekilde iyi niyet ve ahlaki endişe taşımadıkları söylenebilir. Medya ve sosyal medya, bu tarz manipülatif konular için biçilmiş bir kaftan. Bir konuda algı oluşturmak isteyenler bunu özellikle sosyal medya üzerinden yapıyorlar. Son yıllarda hem ülkemizde hem de yurtdışındaki seçimlerde bile sosyal medyanın ne kadar etkili olduğu ve bunu etkin kullananların rakiplerine nasıl fark attıklarını gördük. Sosyal medyanın bu konudaki etkinliğini teslim etmek gerekir. Bugün artık sosyal medyanın, insanı vezir de, rezil de edeceği hepimizin malumu. 

Güncel bir örnek olması hasebiyle son haftalarda küresel bir salgın haline gelen ve Dünya Sağlık Örgütü’nün pandemi ilan ettiği coronavirüs vak’ası ile ilgili olarak, toplumu teskin etmeye çalışanları, bundan kişisel fayda temin etme çabasında bulunanları ve toplumda panik havası oluşturma gayretinde olanları da gördük. 

Hayatımızı kontrol altına almış olan dijital dünyanın en önemli özelliklerinden biri hiç şüphesiz, oraya konulan bir noktanın bile hiçbir şekilde yok olmayacağı gerçeğidir. Yani paylaştığımız, insanların dikkatine sunduğumuz ya da doğru bilgi/tavsiye olarak aktardığımız herhangi bir malumat bir şekilde karşımıza konulabilecek bir özellik taşımaktadır. Her paylaşımımızın altında isim ve imzamızın olduğu da bir başka gerçektir.

Esasında yukarıdan beri ortaya koymaya çalıştığımız tabloda ciddi bir ahlak sorunundan bahsetmeye çalışıyoruz. 

İnsanı, insan yapan en önemli unsur inançtır. Sonra ahlaktır. Ve ahlak, insan için de toplum için de olmazsa olmazdır. Toplum, bireylerden müteşekkil olduğuna göre, insandaki ahlaki noksanlıklar, toplumun bozulmasının temel nedenini oluşturur. Ahlaklı olma noktasındaki hassasiyet ise toplumu daha erdemli kılar. Çünkü  ahlaki değeri olan yalan söylemez, kimseyi bile bile aldatmaz. Kul hakkı yemez. Helal kazanmak için çalışır. Emanete hıyanet etmez. Adildir. Doğru sözlüdür. Kendisinin ve yakınlarının aleyhine bile olsa yalan söylemez. Hiçbir surette yalan yere şahitlik yapmaz. Feraset sahibidir ve toplumu bozucu herhangi bir yapının parçası olmaz. Eliyle, diliyle, kalemiyle, paylaşımlarıyla fitne ve fesat çıkartmaz ve yayılmasına kat’i surette müsaade etmez. Kötüyü teşvik etmez. Yanlışı süsleyip doğru olarak gösterme gayreti içerisinde olmaz. Her sözünün ve her paylaşımının sorumluluğunu bilir. 

Çünkü bir insan olarak, kendisini değerli ve erdemli kılabilecek olmazsa olmazları vardır. Ve bunlar maddi hiçbir şey ile kıyaslanamayacak kadar kıymetlidir. Bu sorumluluk ile hareket edildiğinde yazılı görsel ve sosyal medyada yanlışın ve şerrin değil, doğrunun ve hayrın sesinin daha gür çıkacağını görürüz. Bu da bizim daha erdemli bir topluma doğru evrilmemizi sağlayacaktır. 

İyi ahlak üzerinde kalmak ve yeni bir yazıda buluşmak ümidiyle Allah’a emanet olunuz.