Ferman Karaçam


Hz. Ali Diyor ki-4

Hz. Ali Diyor ki-4


İstiklal şairimiz merhum Mehmet Akif Ersoy’un çevirisi ile Türkçeye kazandırdığı ve Seha Yayınevinin “Hz. Ali’den Devlet Adamlarına Öğütler” başlığı ile Arapça, İngilizce ve Türkçe bir arada yayımladığı kitaptan, aralıklı olarak birer makale boyutlarında sizlerle paylaşmayı sürdürüyoruz.

Büyük ölçüde kitaba sadık kalmakla birlikte, genç nesillerin daha iyi anlayabilmesi için ufak tefek müdahaleler yaptığımı da söylemeliyim.

Topluma Karşı Sorumlulukların

Şunu iyi bil ki, bir yönetici halkın her kesimine karşı sorumludur.

Sen, şerefli bir geçmiş, güzel bir itibar ve iyi hallere sahip ailelerin mensupları ile devamlı ve yakın bir şekilde ilgilen.

Şecaat sahibi ve yüksek meziyet sahibi kimselere iltifat et.

Çünkü bunlar, iyilikleri kendilerinde toplanmış olan fazilet ve kerem sahibi kimselerdir.

Kendilerine gösterdiğin ilgi, senin nazarında fazla bile olsa, bunu asla büyütmeyesin ve sana karşı gösterdikleri minnet ifadeleri az bile olsa, gözüne katiyen hakir görmeyesin.

Böylece iyi davranıp olumlu hareket etmen, onların da sana karşı sadakat ve ihlaslarına, keza hüsnü zanda bulunmalarına mucip olur.

Bir de bu ailelerin büyük işlerini görüyorum diyerek, küçük işlerini yapmaktan ve takipten geri durma.

Zira ister büyük, ister küçük olsun her iş bir karşılığı ve bir mihneti hak eder, senin lütfuna onların karşılık vermesi ise aranızdaki samimiyeti arttırır ve bu da devletin işlerinde sana kolaylık ve iyilik olarak geri döner.

Askerlerin Durumu

Askerlerin başına öyle birini getir ki, Allah’a, Resûlüne ve devlet başkanına karşı diğer hepsinden daha sadık, kalbi hepsinden temiz ve aklı başında olmak itibariyle diğerlerinden üstün bulunsun.

Kızgınlık anında ağır davransın.

Özürleri ve dertleri sükûnetle dinlesin.

Zayıflara acısın.

Kuvvetlilerden uzak dursun.

Öfke ile kalkıp, çaresizlikle oturan biri olmasın.

Ordunun başındaki şahıs diğerleri arasında en iyisi olmalı ki, askerlere iyilikte bulunsun.

Ayrıca hem onları, hem de ailelerini sıkıntıya düşürecek işler yapmasın.

Öyle ki, düşmana karşı savaşırken hepsinin düşünce ve duygusu aynı şekilde birleşsin.

Ayrıca, askerin senin hakkındaki samimiyet ve bağlılığı ancak kumandanlarından memnun olmaları ve onu basit ve aciz görüp bir an evvel başlarından çekilmesini istememeleriyle mümkündür.

Sen de askere ümit sahası aç, övgüye layık olanları övmekte ve büyük olaylarda başarı göstermiş olanların kahramanlıklarını anıp onları taltif etmekte kusurlu davranma.

Zira, bunların kahramanlıklarını sık sık anman, diğer cesaret sahiplerini de coşturur, düşmanla savaşma konusunda istekli ve gayretli olurlar.

Ayrıca birinin hizmetini de ötekinin hizmetiyle beraber zikretme ve her birinin kahramanlığının ölçüsünde kendilerini mükafatlandır.

Sakın bir askerin mevkisinin küçüklüğü, senin ona kıymet vermemene sebep olmasın.

Altından kalkamadığın işlerde Allah’ın emirlerine ve Resûlü’nün sünnetine bak, zira, Cenâb-ı Hak doğru yola gitmesini istediği bir topluma: “Ey iman edenler Allah’a itaat edin, Peygamber’e ve içinizden olan yöneticilere itaat edin. Şayet bir konuda anlaşamazsanız onu Allah’a ve Resûl’üne gönderin” buyuruyor. Allah’a gönderin demek, kitabındaki sağlam ve kuvvetli olan delillere sarılmak demektir.

Resûle göndermek demek, Onun toplayıp birleştiren ve ayrılıkçılığa meydan vermeyen uygulamalarına sarılmak demektir.

En Büyük Saadet

Yönetici için bir ülkede adaletin ayakta durmasından ve halkın yöneticiye karşı sevgi göstermesinden daha büyük bir saadet ve huzur vesilesi yoktur.

Zira, yürekler salim olmadıkça sevgi göstermez.

Böylece sakın halkından uzak da durma.

Çünkü yöneticinin halktan uzak veya gizli kalması hem halkta yanlış kanaatlere sebep olur, hem de kendi işlerine vukufunda azalma olur.

Yöneticinin perde arkasında olması, perdenin dışında dönen işlerden haberdar olmasına engel olur.

Bunun sonucunda ise onların gözünde, işin büyüğü küçük, küçüğü büyük görünür; güzeli çirkin, çirkini de güzel görünür, böylece Hak ile batıl karışır.

Yönetici de en nihayet insandır, halkın, kendi nazarından gizli kalan işlerini nasıl bilebilir, Hak’kın üzerinde nişaneler yok ki, ona bakarak doğruyu yalanın her türlüsünden ayırabilsin?

Yukarıda dediğimiz gibi, aralıklı olarak bu konuya devam edeceğiz.

Sağlık ve afiyet dileklerimle.

Haber 7