Çiğdem Toker


Bedeli ücretliye ödetmek

Bu noktada kabul edelim ki uluslararası arenada da demokratik değerler ve hukukun üstünlüğüne saygı alanında yaşanan erozyon, bu taahhütlerin ihlaliyle ilgili gerçekliği de değiştirdi.


TÜİK verilerine göre bile yüzde 60’lara ulaşan enflasyonun, dar gelirli üzerindeki yıkıcı etkisini umursamayan iktidar, sermayenin talepleri için kamu kaynaklarından aktarımı simgeleyen kırmızı halılar seriyor

gelir adaletsizliği

Türkiye, kara para ile mücadelede yetersiz seviyeyi ifade eden gri listeden çıkalı epey oldu. Ancak art arda savcılık iddianamelerine dönüşen, akıllara durgunluk veren diploma skandalları, e-imza sahtekarlıkları, ülke açısından üstlenilmiş uluslararası taahhütlerin neresinde yer bulacak, izleyip göreceğiz.

Bu noktada kabul edelim ki uluslararası arenada da demokratik değerler ve hukukun üstünlüğüne saygı alanında yaşanan erozyon, bu taahhütlerin ihlaliyle ilgili gerçekliği de değiştirdi.

Üye ülke ihlalleri eskisi kadar sorun edilmiyor. Uluslararası ilişkiler açısından “baş ağrısı” oluşturmuyor.

Ancak liyakatsizlik ile kurumsal çöküşün iç içe geçtiği, nepotizmin yüceltildiği, tarikatların malvarlıklarının miras kavgalarına konu olduğu bir ortamda; ekonomi yönetiminin enflasyonu düşürme beyanlarının gerçekten “iş yaptığını” düşünmesi de tuhaf. Aslında onlar da biliyor muhtemelen inandırıcı olmadıklarını ancak “programın çalışması” için ezberin sürdürülmesine mecburlar. Daha kötüsü ise bu ezbere göre attıkları adımların, milyonları sefalete sürüklemesini hiç umursamıyor olmaları.

50 aylık performansa yakışıyor!

Umursuyor olsalar, 8. Dönem Toplu Sözleşme’de, 2026 yılının ilk altı ayı için yüzde 10, ikinci altı ayı için yüzde 6 teklif getirirler miydi? Üstelik refah paysız. Taban aylığa zamsız. Memleketteki enflasyonun yol açtığı yıkımı hiçe sayan bu teklifin toplu sözleşme masasına “yakışmadığı” açıklandı. Ama, Şimşek programının 50 aylık performansına bakılırsa gayet yakışıyor.

AKP’nin geçen ay yaptığı Kızılcahamam Kampı’ndaki toplantıda Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e atfen aktarılan kulis haberlerini anımsıyor musunuz? Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi yazısında aktarmıştı: Partili milletvekillerinin, asgari ücrete, memur, emekli maaşlarına artış yapılması yönündeki görüş ve önerilerine, Şimşek’in “Maaş artışı yapabiliriz ama köklü sorunlar çözülmeden, bunlar kısa sürede erir” yanıtını veriyor ve enflasyon kontrol altına alınınca “sisteme reset atmış olacağız” diyor. Sanki enflasyonu bu hale getiren başka bir iktidarmış gibi. Ama mesele bu da değil.

Hemen erise bile fark yaratacak artış

Mesele tam olarak ne biliyor musunuz? Şimşek’in “Bunlar kısa sürede erir” diye özetlediği yaklaşımdaki sorunlu bakış. O kısa sürede erir mantığıyla yapılmayan artışın, sefalet sınırındaki milyonlarca vatandaşa kısa süre de olsa büyük rahatlama sağlayacağı gerçeği ve o kısacık ömürlü rahatlamanın bile borca batmış beslenemeyen bu ülke insanı için bir bardak süt, yarım kilo kıyma anlamına geldiğini göremeyen, bunun ne kadar hayati olduğunu anlayamayan zihniyet. Hadi diyelim anlasa dahi, ülkeyi yönetme sorumluluğu taşıyan kamu görevlileri olarak bunu asla derdi saymayan kafalar.

TÜİK verilerine göre bile yüzde 60’lara ulaşan enflasyonun, dar gelirli üzerindeki yıkıcı etkisini umursamayan bu zihniyet, sermayenin talepleri için, aslında yine kamu kaynaklarından aktarımı simgeleyen kırmızı halılar seriyor. (Zeytinlik ve maden yasası bunun son örneği...)

Dolayısıyla mesele, bütçede kaynak olmaması değil, bütçede memura, emekliye kaynak olmaması, asgari ücret artışını teşvik edecek motivasyonun bulunmamasıdır. Enflasyonu ücretleri sürekli baskılayarak, çalışanı, emekliyi ve emekçiyi harcayamaz hale getirerek düşürülmesinin mümkün olup olmadığını, ola ki düşürülürse de hayrının ne olacağını hep birlikte izleyip göreceğiz.

https://t24.com.tr/yazarlar/cigdem-toker/bedeli-ucretliye-odetmek,51127